Toplumsal düzeni sağlayan temel normlar bulunmaktadır. Bu normlar veya değer yargıları sayesinde toplumun düzenli bir şekilde işleyişi sağlanmaya çalışılmaktadır. Toplum çoğunluğu tarafından bu norm ve kurallar kabul edildiğinden davranışların sınırlandırılması da bu sayede daha kolay sağlanabilmektedir. Bu kural veya normların dışına çıkma gayretleri de genellikle bu kurallar esas alınarak dışlanır ve kabul edilmez.

Toplumsal düzeni oturtmaya çalışırken kurul dışı hareketler inançsal anlamda haram/günah, devlet gücü anlamında yasa ve geleneksel ahlak açısından da etik değerlerle ölçülmeye çalışılır.

Bu kavramları biraz daha açıklamaya çalışalım.

Önce yasadan başlayalım. Devletin yasama gücünce belli biçimlere uyularak düzenlenen ve yürürlüğe girdikten sonra herkesin uyması zorunlu olan, uyulmadığı zaman belli yaptırımlarla karşılaşılan kurallara kanun ya da yasa denilmektedir. Belirlenin bu kurallara uymayanlara devletin kurmuş olduğu sistem içerisinde yaptırım uygulanmaktadır.

Yasalardan sonra bir de haramlar gelmektedir. Din kurallarına aykırı olduğu için yasaklanmış olan, yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi vb. uygun olmayan, dince yasak olan. Dini anlamda geçerli olan bu yasaklarda toplumsal düzenin sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu konuda değişik inançlardan dolayı yaptırımlar da farklılık gösterdiğinden daha çok genel ahlak çerçevesinde değerlendirilir ve yaptırımları da cezai kapsama girmiyorsa günah ve dışlanmak şeklinde kendini gösterir.

Toplumsal düzenin sağlanmasında kişileri bağlayan kurullardan diğeri ise etiktir. Genel anlamda etik veya ahlak felsefesi doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiği olarak tanımlanabilir. Hem dini hem de felsefik anlamda önemli bir kavramdır. Türk Dili Kurumu için, ‘ahlak ve ahlakla ilgili’ anlamları üzerinden ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Özellikle bir insan üzerinden ele alınan bu kelime kişinin herhangi bir durum karşısında gösterdiği ahlakı anlatmaktadır. Hem karakteri hem de yaptığı iş üzerinden bir insan için etik kelimesi duruma göre kullanılabilmektedir. Etik aynı zamanda bir insanın, birey ve toplumun bir üyesi olarak, ne yapması gerektiğine karar verme faaliyetidir.

Şimdi bu üç temel kavram çerçevesinde toplumsal düzenimize bir bakalım. Yasalara uyma, helal ve harama dikkat etme ve etik davranma konusunda ölçünün neresinde yer almaktayız? Kişinin toplumsal değer yargısı ne olursa olsun, hangi inançtan veya görüşten olursa olsun bu kavramlardan bir veya ikisi ile mutlak surette alakalıdır. Yasalara zorunlu yaptırımlarla kendini ortaya koyarken etik değerler ve haram kavramı ise toplumsal davranış ve ilişkilerle kendini ortaya koyar.

Yasalar ve etik değerlere göre hareket etmesi gereken temel yapılar gücünü yasalardan alan yapılar ve düzenler olmak zorunda. Mesela devletin kurum ve kuruluşları veya kanunlara göre kurulmuş ve yetkileri belirlenmiş olan kurum ve kuruluşlar yasalara veya yasalarla düzenlenmemiş olsa dahi etik değerlere uymakla mükelleftirler. Çünkü bu değerlerin aynı zamanda koruyucucu ve uygulayıcısı durumundadırlar. Kamusal hizmet yürüten kurumlar ve çalışanlar bu nedenle yasalara ve etik değerlere uymak zorundadırlar.

Kanunlar ve kanunla kurulmuş etik kurulunun varlığının sebebi de yukarıda zikrettiğimiz meseledir. Bu nedenle gerek resmi gerek özel olsun herkesin kurallara uyması toplumsal düzenin sağlanması açısından önem arz etmektedir. Yönetimdekiler başta olmak üzere her bireyin kişisel ve kamusal özelliklerinden azada olmak üzere yasalara ve etik kurallara uyması gerekmektedir. Herkes kendisine teslim edileni korumak ve belirtilen değerler çerçevesinde kullanmak zorundadır.

Devlete inanıyorsak yasalara, Dine inanıyorsak haram ve helale, Toplumsal ahlaka inanıyorsak etik değerlere sahip çıkmalıyız.