Sosyal sermaye denilen şey;
“sosyal hayatın belli bir ortak hedef doğrultusunda birlikte davranabilmesini sağlayan ağlar, normlar ve güven gibi nitelikleri”dir.
Sivil toplumun varlığı o kentin ve beldenin sosyal sermayesidir.
Sivil toplumunda katılımcısı insanlardır.
Türkiye’de sivil toplum hareketleri ile ilgili şahsi gözlemim, Türk Halkının gittikçe toplumsal hayattan çekildiği yönündedir.
Pek çok sivil toplum kuruluşu ne yazık ki kendi yağıyla kavrulmakta.
STK’ lar toplumdan arzu edilen destek ve katılımı sağlayamamaktadır.
Kentler değişim geçirmekte
Kent merkezi çevresinde sitelere ve banliyölere dönüşmektedir.
Pek çok etken yanında insan faktörü önemli.
İnsanların uyudukları ve çalıştıkları, bunun dışında çok az şey yaptıklarından bahsedilmektedir söylem olarak.
Çoğumuz belki farkındayız, gözlemliyoruz.
Metroda veya toplu taşıma araçlarına bir göz atalım.
İnsanlar işe gidiş gelişte tek başına video izlemekle, sosyal medyaya takılmakta veya müzik dinlemekle vakit geçirdiğini gözlemleyebiliyoruz.
Bu nedenle insanlar artık toplulukla ve gönüllü yapılar içinde, komşularıyla hatta aileleriyle sosyalleşemediklerinin yargısına varmak mümkündür.
Bu durum sosyal sermayenin ciddi oranda azaldığının göstergesi gibi.
STK’lara resmi üyeliklerin, sivil örgütlere katılımın, güvenin ve sosyal yardım ve bağışların azalmasının sosyal kaynaşmayı tehdit eden gelişmeler olarak değerlendirmek mümkündür.
Batman STK yapılanması yönünden mesela Batmanlı sporseverlerinin destek olabilecekleri bir takımı ve spor kulüpleri var.
Bir sosyal sermaye aracı.
Bunun dışında pek çok hemşeri-sosyal dernekler var.
Bu bağlamda, yatay şekilde örgütlenmiş gönüllü örgütlenmelerin güven ve dayanışma tesis edip, ortak yapılabilecek işleri kolaylaştırarak etkin bir demokrasi ve buna bağlı olarak da kentin ekonomik büyümesini katkı sağlayabileceği hatırlanmalıdır.
Yine Türkiye genelinde topluluk katılımı deneyimi olarak
Kent Konseyleri uygulaması vardır.
Kent konseyleri, Birleşmiş Milletlerin
1992 Rio Yeryüzü Zirvesi’nde gündeme gelen ve
Yerel Gündem 21 ismiyle uygulamaya geçirilen yapılanmanın
Türkiye’deki modelidir.
2005 yılında 5393 belediye kanunun 76. Maddesinde İşlevsellik kazandırılmıştır.
Kent konseyleri ne kadar aktif, katılımcı ve proje üretici olarak?
DEVAM EDECEK