Bu haftanın ilginç konularından biri iyi niyete bağladığımız bir gelişme ya da öneri oldu. Batmanlı milletvekili Ferhat Nasıroğlu, Adıyaman ve Şırnak milletvekilleri ile birlikte Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmazı ziyaret ederek bölgeden çıkan Petrolden petrol çıkan illere yardım yapılması veya pay verilmesi talebinde bulunmuşlar.

Bu masumane isteklerini dile getirirken de Maden Kanunundaki ocaklardan çıkarılan madenlerden alınan %4’lük devlet hakkını örnekleyerek aynı adımların petrol için de altılmasını talep etmişler.

Olaya sadece gelir ve gider mantığı ile bakıldığında göze de kulağa da cebe de iyi geliyor. İyi ya petrolün maden şirketlerinden alınan devlet payında olduğu gibi %4’lük bölümü alınır ve bu bölümün yarısı ilgili vilayetin bütçesine eklendiğinde o ilin refah düzeyinin artması kaçınılmaz olur. Mesela bizim güzel ilimiz Batman belki de Türkiye birinciliğini paylaştığı işsizlik ve hava kirliliği konularında bu istenmeyen birinciliği başka yerlere havale eder. Yatırımlar artar, ilimiz cazibe merkezi olur. Yeni tren rayları döşenir. Hatta Tren rayları Kurtalan’ı aşarak Irak sınırına kadar ilerler…

Peki, bizler ilin sakinleri olarak bunu istemez miyiz? Elbette isteriz.

Madden ocaklarından firmaların çıkardıkları madenlerin durumu ile Petrol kanununda belirtilen petrolün çıkarılması meselesi ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

Mesela Petrol meselesi aynı zamanda stratejik bir güvenlik meselesi olarak kayıt altına alınmakta ve değerlendirilmektedir. Petrolün özel şirketler eliyle çıkarılması meselesi bile hayli karışık ve tartışmalı bir konu…

Üstelik doğal kaynakların sahipliği konusunda devletin milli güvenlik bakış açısı da bilinenden bir hayli daha detaylı bir durum.

Sayın vekillerin talebi basına düştükten sonra kıyamet koparılmamasının nedenlerinden biri de bulundukları siyasal konumları olsa gerektir. Aksi durumda petrol gelirlerinin tamamı veya bir bölümünün yerele bırakılması talebi çok farklı şekillerde de değerlendirilmeye müsait bir konu olurdu.

Bunu neden mi söylüyoruz?

Batmanlı duyarlı çevreler bilirler. Bundan birkaç yıl önce Belediye biriken yaklaşık 15 milyarlık elektrik borçlarını Dicle Elektrik Dağıtım şirketine ödeyemeyince şirket ile Belediye arasında bir tartışma çıkmıştı. Şirket Kente su sağlayan Su Pompalarının bulunduğu bölgenin elektriklerini kesmeye kalkışınca kıyamet kopmuş ve zamanın Belediye yöneticileri elektriğin bedava verilmesi gerektiği fikriyle Batman Barajından elektrik sağlanması konusunu gündeme taşımışlardı.

Bu bakış açısına göre Batman çayı üzerine kurulan barajdan elde edilen elektrik halka bedava verilmeliydi. Tabi konu anında başka boyutlara taşındı ve mecrasından çıkıverdi. Bedava elektrik ise sadece rüyada görülen bir vaka olarak kaldı!

Aynı durum diğer doğal zenginlikler için de geçerli.

Şimdi ise sayın vekiller petrol çıkan yerlere gelirin bir bölümünün verilmesini önermektedirler. Fikri her ne kadar uygun görsek de koşulların buna pek el vereceğini de tahmin etmiyoruz. Hangi dağda kurt ölmüş de bize çıkan petrolden pay verilecek.

Diyeceksiniz ki çıkan petrolden bizim de hakkımız yok mu?

Var elbette ama sayın büyüklerimiz derler ki gelen bu gelir ülke bütçesine aktarılmakta ve bölgeler arası dengesizlikler de gözetilerek ülkeye dağıtılmaktadır. Bunu örneklerken de uygulanan politikalardan azade olarak Marmara bölgesinden toplanan vergiler ile bölgemizden veya ilimizden toplanan vergiler karşılaştırılarak bütçeden ayrılan pay ile kıyaslamaktalar. Sonuçta her ne kadar petrol zengini olarak görünsek de toplamda yapılan hesapla borçlu duruma düşmek gibi bir durum ortaya çıkarılmaktadır.

Her şeye rağmen atılan bu adımı olumlu gördüğümüzden elbette destekliyoruz.

Gelen çağrıya kulak vererek de gündemimize taşıyoruz.

Dileriz ve umarız bu talep uygun görülür de ilimizin ekonomisinin gelişmesine katkı sunar.