*Yenipınar (Keverzo) köyü sınırlarında olan Kıra Dağı’ndaki 4. Yüzyıla ait devasa yapıt Mor Kiryakus Manastırı’na bakan boynu bükük 250 yıllık bir rivayete göre Süryaniler’in, başka bir rivayete göre Ermeni kilisesini Kahramanmaraş merkezli deprem neredeyse yerle bir etmiş…

*Şu günlerde ayağa kaldırılan ve turizme çok büyük katkısı olması beklenilen Mor Kiyakus Manastırı için geçenlerde yazdığımız bir değerlendirme yazısından İsveç ve yanı başımızdaki Süryanilerden övgü dolu sözler aldık. Sağ olsunlar…

BİR İKİ DUVARI KALDI

Keverzo Köyü’ndeki bağrı deşik kilise, kırgın bir sesle tedavi edilmek istediğini fısıldıyor.

Keverzo köyünün tepesindeki Süryani-Ermeni kilisesi, 30 yıl öncesine kadar, parçaları eksilse de Mor Kiryakus Manastırı gibi ayaktaydı.

Sadece kilisenin bahçesinde tonlarca çöp vardı. O, çöpler de dönemin Kültür ve Turizm il yöneticileri öncülüğünde  temizlenmişti.

2003 Yılında dönemin Valisi eski Bakan Efkan Ala idi.

Turizm kökenli olduğu için Vali Ala , tarihi eserlere tutkundu ve çok değer verirdi.

O tarihi yapıtların hayvan ahırı, samanlık ve de çöplüğe dönüştürülmesine en büyük tepki gösteren yine eski Valimiz Ala’ydı…

2000’li Yılların başında bu coğrafyaya en büyük ekonomik katkıyı yapacak sektörün turizm olduğunu hemen her yerde tekrarlayan Vali Ala,  duayen gazeteci Mehmet Ali Birand’ın programlarına bağlanarak bu coğrafyanın tarihi dokusuna vurgu yapardı.

Olabildiğince tarihi güzellikleri anlatırdı…

O yıllarda birlikte gittiğimiz Ezidi köylerine varmadan Keverzo’nun tepesindeki Süryani kilisesinin hali görünce dönemin yöneticilerine talimat veren Ala, tonlarca çöp ve atığı kilisenin  bahçesinde toplattırılmış ardından imha ettirmişti.

Bir kaç gün öncesi fıstık bahçelerini ziyaret ettiğimizde Keverzo’nun tepesindeki kiliseyi görünce gözlerime inanamadım.

Bir an rüyadaymışım gibi bir sanrıya kapıldığımı hissettim.

Kahramanmaraş depreminin vurduğu kilisenin bir iki duvarından başka bir şey kalmamıştı…

20 Yıl öncesinin o sağlam yapımın parça parça yok olduğunu görmek çok acıydı.

Keverzo Köyü'ndeki höyüğünün üzerindeki kilisenin geçmişi 250 yıl öncesine dayanıyor.

Bir rivayete göre… Bu höyüğün bulunduğu alanda çanak, çömlek imalatı yapılıyormuş.

Batman ovasının bitiş noktasındaki bu höyüğe komşu yerleşim birimleri Ezidi köylerinden ibaret…

Oğuz-Şımız köyünden Gedük-Deveboynu köyüne kadar geniş bir ovada bir zamanlar Ezidiler yaşıyordu.

Halen Avrupa’da yaşayan Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana da bir röportajında Batman ovasını şöyle özetlemişti;

“Gençliğimde, günün birinde Silvan’dan yolumuz Batman’a düşmüştü. Bir aile büyüğüm bana, ‘Bu ovanın üçte ikisinde Ezidilerin oturduğunu’ anlatmıştı.”

Batman ovası tahmin ettiğimiz gibi genç olmadığını, aksine bu ova kültürleriyle çok eski ve çok büyük zenginlik barındırdığını görüyor ve duyuyoruz artık.

80 Darbesi'yle birlikte Ezidiler ve Süryaniler göç edince geride bıraktıklarının yanında tarihi dinsel yapıları, ilgisizlikten dolayı tahrip oldu.

Defineciler de cabası ‘altın’ var deyip yerle bir etti o  tarihi ve dinsel mekanları.

Düne dair birçok yıkım yaşayan o dinsel mekanlar, son olarak Kahramanmaraş depremiyle de doğanın gazabına uğradı.

Umarız bir gün, bir çocuk gibi boynu bükük kiliseyi elinden tutup onu eski şen günlerine götüren kurum veya kişiler olur ve yitmeye yüz tutan zenginliğine tekrar kavuşur.