Havalar değişti.
Baharda yaz havası.
Kış hiç yaşanmadı.
Yağış desen etkili değil.
Bu durum nasıl açıklanabilir?
Tabii ki iklim değişikliği.
Artık iklim değişikliği bir gerçek.
Aynı zamanda iklim değişikliğini daha önce düşünülenden daha hızlı gerçekleştiği konusunda çoğu kişi hem fikir.
Elbette bu değişikliklerin etkileri çok yönlü.
Tarım, yağışlar, sağlık, gıda, yaban hayatı ve bütün börtü böcekler.
İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini olacaktır.
İklim değişikliği başta enerji kullanımını, ekonomik kalkınmayı, konutu, ulaşımı, tarımı ve su tasarrufunu etkileyecek.
İklimin değişmesi ile bazı vektörler hortlayacak.
Kene ile bulaşan hastalıklar ve
Sıtma da artışlar görülebilir.
Geçen yaz havalar çok sıcaktı.
2024 en kurak geçen yıl olduğu bildirildi.
Yıllık ortalamanın üzerindeki sıcaklıklarla, sıcak çarpmaları ve ölümler, milyarlarca değerinde ürün ve hayvan kaybı, orman kaybı ve orman yangınları topyekün hayatımızı tehdit edebilir.
Türkiye’nin güney komşularında çöller var.
Çöle çok yakınız.
Başta Güneydoğu Anadolu bölgesinde hızlanan çölleşme ve İklim değişikliği kronik rahatsızlıkların sıklığını ve şiddetini de etkileyecektir.
Mesela çöl tozları memleketimizde sık görülmeye başlandı.
Toz ve polenlerin havadaki artışlar sonucunda astımlıların sorunlarının artması muhtemeldir.
Muhtemel sonuçlardan en önemlisi de
Artan gıda enflasyonu ve gıda güvensizliği olacaktır.
Tüm bu faktörler, neredeyse her ülke ve
Dünyanın her yerindeki ekonomik istikrarı ve büyümeyi etkileyecektir.
İklim değişikliğinin başlıca nedenlerinden biri olan enerji tüketimi aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur.
Herkesin ve başta yetkililerin enerji tüketimini küresel bir acil durum olarak düşünmesinin zamanı.
ACİLİYET VE DAYANIŞMA
Hem yeni hem de bilinen insan ve hayvan bulaşıcı hastalıkları için daha iyi gözetim sistemleri kurulmalı ve geliştirilmeli.
Ayrıca, orman yangınları ve sıcak hava dalgaları gibi doğal afetler için daha iyi acil müdahale sistemlerine ihtiyacı var memleketimizin.
Yaz yaylarında ormanlarımız cayır cayır yanarken ciğerlerimiz de yanıyor.
Hele özellikle de coğrafya veya sağlık durumu nedeniyle en savunmasız kişi ve gruplara özel dikkat gösterilmesi gerekiyor.
Ancak her zaman olduğu gibi
Türkiye’de en çok ihtiyaç duyulan şey, aciliyet duygusu ve dayanışmadır.
Bu durum için en geçerli afetlerden biri malum deprem.
İklim değişikliği konusunda
Aciliyet duygusu ve dayanışma düşüncesi; her birimizin yaşadığımız çevre hakkında farklı yaşamasını ve düşünmesini gerektiren ortak bir sorumluluk duygusu ve bilincidir.
Söz konusu sağlık olunca;
Toplum sağlığında, gerekli çok sektörlü değişimi savunmak yapılandırmak ayrıca kamu sağlık kuruluşlarını bu yaklaşan krize müdahale etmedeki rolleri için sorumlu kılmak için zaman kaybetmeden yetkilerinin planlama yapması kaçınılmaz.
Bu nedenle sağlık sistemimiz olası felaketler için yeniden yapılandırılması gerekebilir.
Kovidden aldığımız çok büyük dersler var.
Toplum sağlığının olası biyoterörizm, grip pandemisi ve diğer yeni bulaşıcı hastalıkların tehdidine karşı kontrol etmek için önemli roller verileceği zamanlar olabilir.
Bu nedenle sağlık kuruluşlarının performansının ve yeteneğinin değerlendirilmesi ve sürekli kalite iyileştirmesi için açık seçik izlenebilen, daha şeffaf bir sistem yapılanması şarttır.
Artık iklim krizini her alanda yaşıyoruz, sağlığımız da tehlikede.