*Sessiz ve derinden akan Garzan çayının çevresinde Ortaçağ’dan kalma Erzen şehrinin kalıntılarından birçok eseri görebilmek mümkün. Üç tepenin hakim olduğu o verimli ovaya hayat veren Garzan’ın kenarındaki sıra tepeler bir zamanların ‘Kale-Şehir’ini oluşturmuş…

*O kale şehrin etrafında, Müslümanlar kadar bir zamanla aynı yoğunlukta azınlıklar da yaşamış. Ezidi, Ermeni ve Süryaniler Mezopotamya coğrafyasının kadim topluluğudur. Bu topluluklar bizi bütünleyen tarihsel gerçekliğimizdir..

KALE ŞEHRİN ÇEVRESİ

Mezarlıklar, tarihin sessiz tanıkları ve tarihsel zenginliğimizin en büyük göstergesidir.

Onları korumak öncelikli görevimiz olmalı.

Gömülme hakkı ve bir mezara sahip olmanın kutsallığı binlerce yıldır süregelerek devam eden bir olgudur.

Bir toprakta kimlerin yaşadığı, ancak mezarların korunarak bugüne gelmesiyle bilinir.

Bu yüzden mezarlıklar tarihin sessiz tanıklarıdır. Bu tanıklık, geleceğe taşınmalı ve yaşatılmalı.

Son 2 yılda yeniden hayat bulan Uğurca-Qorix yeni konutlarla bir başka olmuş bu baharda… İkiköprü ile Uğurca arasındaki tepenin zirvesinde badem ağaçlarının olduğu bölge Ermeni’lerin mezarlığı… Az ötede Müslümanların mezarlığı… Qorix köyünün yanı başında da Ezidilerin mezarlığı… Üç mezarlık ayrı ama birbirine yakınlığı geçmişte kardeşçe bir arada yaşadıklarının en büyük göstergesidir.

Batman-Siirt il sınırındaki Ortaçağ kenti Erzen’in bir diğer adı ‘Kale Şehir’di.

O kale şehir, Garzan çayına sıfırdı…

Akarsuyun adı da tarihte ‘Erzen Çayı’ olarak geçiyor.

Bu ortaçağ yerleşim yerleri, üç tepenin hakim olduğu bölgedeydi.

Çevresindeki sıra tepelerde onlarca höyük ve eski yerleşim birimi var.

Ortaçağ’ın Erzen’ine yaşlılar, ‘Yıkılan Şehir’ Kürtçe ‘Xırap bajar’ der.

Garzan çayının çok yakınındaki eski yerleşim birimlerinden biri de Qorix köyü…

Son yıllarda gurbetçilerin tersine göçü muhteşem oldu.

20’ye yakın modern konut ve tadilat gören evlerini şu günlerde görmeye gelen gurbetçilerin sevinci görülmeye değer.

1978 Yılında vatani görevini yaptıktan sonra soluğu Almanya’da alan gurbetçi Hüseyin Tulan, iki yıl önce köyünde yaptığı iki katlı villasında kalıyor şimdi.

“Bahar mevsimi geldi mi çocuklarım baba haydi köyümüze gidelim” diyor ve ekliyor Tulan;

“Bir iki ay kaldıktan sonra diğer yakınlarım geliyor derken boş kalmıyor evimiz.”

Bahar mevsiminin harika bir manzaraya dönüştürdüğü Uğurca’nın çevresinde polen toplayan arıların peşine düşen sarı-yeşil renkteki kuşların sesi eşliğinde, bir zamanlar gürül gürül akan, şimdilerde ise kaynak suyunun yetmediği o derenin çevresini kendi imkanlarıyla düzenlemeye çalışan gurbetçiler çocukluklarının geçtiği o eski şen köyünde nostalji yaşıyorlar.

KÖYÜN KARŞISI ERMENİ MEZARLIĞI

Uğurca ile İkiköprü beldesi arasındaki tepelik alan; Ermeni mezarlığı.

Badem ağaçlarının içinde olduğu ‘Ermeni Mezarlığı’na bakıp eski günlere giden Hüseyin Tulan, anlatıyor;

“Eskiden mezarlık alanı çok daha genişti. Şimdi gördüğünüz gibi bir kaç mezar kalıntıları ile badem ağaçlarının olduğu alan kalmış. Çocukluğumuzda badem toplamak için Ermeni mezarlığına giderdik. O eski mezarlığı unutmamız mümkün mü?”

Tulan ile sohbet ederken Almanya’dan tatillerini memleketlerinde geçirmeye gelen Ahmet Tapu’nun çocukları Didar ve Sidar’la ayaküstü sohbet ediyoruz.

İlk kez geldikleri baba ocağında hasret giderdiklerini söylüyorlardı;

“Almanya’da doğduk, büyüdük. Buralar çok güzel. Tatilimizi toprağımızda geçirmenin mutluluğu içindeyiz.”

Almanya’da doğup büyüyen gurbetçi gençlerin izlenimlerini bir başka yazıda değerlendireceğiz.

Sohbet koyulaştığı sırada yanımıza gelen ve Uğurca’nın bugünlere gelmesini sağlayan İbrahim Korkmaz, modern konutların karşısındaki tepelikteki yeşillikler içindeki mezarlık alanını gösterdi;

“Köyümüzün hemen karşısındaki Ermeni mezarlığı var. Kaderine terk edilmiş. İhata duvarı yok. Ziyaretgahla ilgili bir düzenleme yapmak bizim görevimiz. Tabi ki sadece Ermeni mezarlığı değil, Müslüman kardeşlerimizin de bizim köyümüzün yanı başındaki mezarlığımıza da el atmak istiyoruz.”

Korkmaz, bu yıl gurbetçilerin yeni yapacakları evlerin yerini gösteriyor bize;

“Şu günlerde çevre düzenlemesine ihtiyacımız var. Kendi imkanlarımızla köyün etrafını toparlamaya çalışıyoruz ama yapacağımız bir başka çalışma da köyümüzün hemen karşısındaki Ermeni mezarlığının yanı sıra Müslüman kardeşlerimizin mezarlığı ile yine köyümüzün diğer mezarlıklarının çevresini de elden geçirmek istiyoruz.”

Kale şehrin çevresinde hoşgörüyü eskisi gibi hakim kılmaya çalışan herkes çok büyük takdiri hak ediyor.

Ayrıca gurbetçilerin kendi topraklarında yeniden yaşam kurmaları, Müslüman, Ermeni ve Ezidilere ait mezarlıkları koruma altına alması çok değerli bir adımdır.

Azınlıkları ilgi duyarlılığıyla ve etkinliklerinde bulunarak, yanlarında olduğunu hissettiren yörenin kanaat önderi Eşref Tarhan’ın özel bir teşekkürü hak ettiğine inanıyoruz.

Biz de Batman Çağdaş olarak teşekkür ediyoruz.

Şehrimiz azınlıkların geri dönüşüyle daha çok renklenecek ve bizim de onlarla çoğalacağımız, hoşgörülü bir yaşamın hakim olduğu günler dileğiyle.

Sağlıkla kalın.