-Kış mevsimi yaklaşıyor. Yağışlı havalar kapıda. Şehrin çevresindeki dağ ve tepelerden yağmur suyu çanak şeklinde Batman Ovası'na doğru akar. Kimi zaman sakin, kimi zaman delice… yağmur ve mekanı bir arada düşününce ister istemez İluh Deresi’nin taşma tehlikesi akla geliyor. O yüzden şimdiden önem almanın tam zamanı…

-Son 17 yılda o dere bizden tam 15 can aldı. 2006 Sel felaketinin üzerinden çok geçmeden daha geçen yılın 20 Kasım’ın da 3’ü çocuk 4 vatandaşımız sel sularına kapılarak yaşama veda etmişti. Buradan bir kez daha hatırlatmayı görev biliyoruz; Doğa’nın öngörülmezliğini mutlak surette göz önünde bulundurmak gerekiyor. İşte bu öngörülmezliktir; yıkan, yok eden ve can alan. Henüz yoğun yağmurlar gelmeden alınacak önlemler hemen alınmalıdır. Bu yazı, buradan yetkililere çağrımız olsun…

O BÖLGEYİ DOLAŞTIM, DUYGULANDIM…

Aslında bu şehrin çekirdeğini İluh Deresi'nin etrafındaki eski yerleşim birimleri oluşturuyor.

Site Mahallesi ile komşu olan Akyürek, Çarşı, Karşıyaka, Ermi ve Petrolkent’te oturan eski semt sakinlerinin çoğu petrol emekçileridir.

30-40 Yıl öncesinde TPAO’da yapılan tüm etkinliklerdeki sesleri bu semt sakinleri duyardı.

TPAO’nun etrafını kale gibi saran mahallelerdeki davul-zurnalı vb gibi renkli düğünlerin sesleri de Site semti sakinlerine giderdi.

Şimdilerde TPAO da komşu mahalleler de suskun.

Tek-tük yapılan eski düğünler de yok artık.

Her şey teknolojiye yenik düştü ya da eski coşkular yok artık.

İluh deresi 70-80 yıl önce berrak, gümüşsü ve tertemiz, hatta dere içindeki balıkları avlayanlar bile olurdu.

Şimdi o dere hem mikrop saçarak insanların sağlığını etkiliyor, delice aktığında ise insanların yaşamına mal oluyor. 

2006’da 11 canımızı alan o dere geçen yılın Kasım’ında 3’ü çocuk 4 vatandaşımızı aramızdan almıştı.

Gece yarısı bardaktan boşalırcasına yağan o yağmur Batman’ı teslim almış, sonrasında ağır bir fatura çıkarmıştı Batman’a.

16 Yıl aradan sonra yeni sel felaketinde 4 canımız daha ecele dönüşen dereye kapılıp, sürüklenerek sonsuzluğa doğru akmıştı.

Bugün bunları neden yazdığımızı merak ettiyseniz eğer; can alıcı, aslında kolay ama bir türlü çözme becerisi gösterilmeyen soruyu tekrar soralım!

O iki felaketin yaşandığı o bölgedeki vahim tablodan ders çıkarılabilindi mi?

GÖZYAŞLARIN SEL OLDUĞU O BÖLGE

Tarih, 19 Kasım 2023.

Saatler, 02.00’yi gösteriyordu.

Güneykent eski Mahalle Muhtarı Deniz Demir’in çalan telefonuyla kendimi İluh Deresi'nin kenarında buldum.

Şehrin karşı yakasına geçmek mümkün değildi.

Diz boyu seviyesindeki noktadan, sular içinde ulaşabildiğim Seyitler Mahallesi’nin 3062 sokağı… Aslında sokak değildi, dere yatağıydı.

O dere yatağındaki evlerin zemin katları çamur doluydu.

Manzara korkunçtu.

Üçü çocuk, 4 kişinin cansız bedeni 16 yıl sonra aynı kaderin, daha doğrusu aynı ihmalin kurbanı oldu.

Sabahın ilk Işıkları korkunç manzarayı aydınlatmıştı.

Çamur içinden çıkarılan cansız bedenler… Evdeki eşyaları, ahırdaki küçük baş ile kümesteki kümes hayvanlarını sele kaptıran o çaresiz insanların yürek yakan halleri bizi günlerce o bölgeden ayırmamıştı.

Sayısız haber ve yorumlarla o felakete dikkat çekmiştik.

Evet neredeyse o felaketin üzerinden bir yıl geçecek.

Halen sel felaketinin izlerinin olduğu o sokakta ciddi bir çalışmanın olmadığını gördük.

Şimdi de diğer bi soruyu soralım; kim, kendi yakınını o halde görmek ister?

Bu sorunun yanıtını 50-60 yıldan beri, süregelen ihmallerde sorumlu olanlar dahil herkesin, ‘Kimse görmek istemez!’ cevabını alacağımız kesin.

İşte her nedense o kimseler bu yakıcı, can alıcı sorun karşısında hem kör hem de sağır olmayı nasıl becerdiklerini biz de anlamakta zorluk çekiyoruz.

Oysa sabırlı doğa, aradan yıllar geçse de intikamını alır ve doğal akışını her ne bozarsa bozsun, intikam günü mutlaka gelecektir.

Her felaketten sonra ihmalleri ve alınmayan önlemleri tartışıp duruyoruz.

Bir kış mevsiminin daha arifesindeyiz.

Eğer 17 yılda bu dere ve çevresindeki dereciklerin sonsuza sürükleyip götürdükleri 15 canımızı hatırlatmak istiyorsak… şimdiden önlem almanın zamanı.

Özetle; Dün gezdiğimiz o bölgede tek-tük binanın yıkımı dışında bir şey yoktu.

Üzülerek belirtmeliyiz ki o dere içinde eski yapılarda yaşam, bir sonraki felaketi bekler gibi, yaşamlarına ürkekçe devam ediyor hala.

Umarız pek yakında, o unutulan evlerden yükselen seslere sağır ve kör olan bazı yetkililer, kapılarını çalıp, gönülleri kadar sıcak çaylar eşliğinde sorunlarını dinler ve kısa zamanda çözüm bulurlar.

Aslında yapılacak belli!

Ortasından koca nehir geçen Eskişehir’e gidip görmeleri yeterli olacaktır.

Bütün dünyada, ortasında akarsu geçen şehirlerin iki yakasında zevkle ve insan onuruna yakışan yaşam inşa edilmiştir.

Bu yönüyle o şehirler günümüzde şanslı şehirler kategorisinde yerlerini almışlardır.

İluh Deresi ve çevresiyle o şehirleri kıyaslayabilecek cesur yöneticiler var mı?

Varsa hep birlikte onların ardından koşacağımızı beyan ediyoruz.

Umarım Batman halkı, onların adına da bu beyanı sunduğum için beni affederler.

Gelin hep birlikte hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan, Batman’ın utancı olan bu dereyi ıslah edelim ve çevresinde mimari harikalar yaratalım.

Sağlıcakla kalın…