Bu hafta başyazar Arif Arslan değindi.

Batman’da Tekstil sanayii SOS veriyor diye.

Bin bir emekle ve teşvikle kurulan

OSB ve sanayiler zor durumda anlaşılan.

Artan girdi fiyatları, yüksek maliyetler, vergiler ve arz-talep dengesizlikleri…

Bir de şöyle düşünmeden edemiyor insan;

Esasen bir yerde kapanan ya da kapanacak bir fabrikanın maliyeti sadece işsizlikle ölçülemez.

Kapanma süreçleri toplu işten çıkarmalar başta pek çok alanda dalga etkisi yapar.

Dalga etkisi ile sosyal alanlarda da büyük tahribatlara yol açabilmektedir.

Çalışan bir işçinin bir an için işsiz kaldığını düşünelim.

İşçiler iktisadi imkânlarını, sosyal güvenlik ve sağlık bakım imkânları kaybedebilirler.

İşsiz kalanlar, aileleri ile birlikte tüketim alışkanlıklarını değiştirmesine yol açabilir.

Ayrıca ipotekli ev veya araba aldıysa kredisini geri ödeyemeyerek arabasını-evini kaybetmesine neden olur.

Yoksullaşması başlı başına sorun olur.

Belki de ocaklar söner.

İşsizlik ve yoksullaşma psikolojik sorunlar başta birey ve ailesi üzerinde ciddi etkiler yaratır.

Yönetimlerde gerek fabrika ve firmalardan elde ettikleri gerekse nüfustan elde ettikleri vergi benzeri gelirlerini kaybederler.

O şehrin /yerleşmenin başta perakende ticareti, o fabrika ile çalışan diğer müşterek işletmeler zarar görür.

Bir fabrikanın kapanması ile tüm yerleşme ve yaşayanları üzerinde büyük bir tahribat oluşturur.

Kısaca sanayisizleşmenin sonuçları ekonomide, istihdam yapısı ve üretim alanında ciddi değişiklikler doğurur.

Bununla birlikte işsizlik, yoksulluk, nedeniyle göç etkisi sonucu nüfusun yapısı da değişebilir.

Bütün bu sonuçlar aynı zamanda sosyal ve mekânsal kutuplaşmayı da ürettiğinin örnekleri çoktur.

Çatışmalar ve toplumsal hareketler görülür.

Yıllarca petrol tesisleri ile istihdam yaratılan ve zenginleşen Batman’ın şimdiki halini gördükçe neler kaybedildiği çok daha net fotoğrafı görülecektir.

Gidenin yeri her zaman boş kalmaz doldurulur ama nasıl?

O nedenle kentlerdeki sanayileri

gözümüz gibi korumalı ve geliştirmeliyiz.