Her birimizin içinde acı veren duygular vardır.

Bebeklik dönemine bile dayanabilir.

Acıktım, beni besle; altım ıslak, bezimi değiştir; korkuyorum, beni kucağına al diye ağlayan bebeğe anne tepkisiz kaldıysa, bebeklikten itibaren hepimizin ihtiyaç duyduğu bir beceri olan “başka birinin bizim için endişelenmesini sağlama yetisini” öğrenememek hayatımızın akışını değiştirebilir.

O nedenle insanoğlunun her zaman sevgiye, ilgiye ihtiyacı vardır.

Hepimizin içinde bir parça da olsa acı veren duygular vardır.

Hepimiz acı veren duygularımızı bastırmaya, susturmaya çalışırız.

Oysa hiçbir şey hissetmemeyi başardığımız zaman, canımızı yakanın ne olduğunu ve niçin acı çektiğimizi anlamanın tek yolunu kaybetmiş oluruz.

Acı haber tez ulaşır denir, doğrudur.

Acılar da sevinçler gibi paylaşılmalı ki hiç olmazsa içimiz ferahlasın!

İçimize atmak insanı çıkmaz sokağa sokar.

Yarını bugünden biraz daha iyi hale getirebilmemiz için gerekirse yardım da almalıyız.

Bir sergi gezdim bence adı: Acılar sergisi.

Geçen haftalarda İstanbul’da Batmanlı hemşerimiz ünlü sanatçı, Ressam Ahmet Güneştekin’in sergisi açıldı Art İstanbul Feshane’de.

Serginin adı: Kayıp Alfabe.

Geniş bir salonda trajedi ile sanatın iç içe geçtiği bir sergi.

İzmir’deki Gavur Mahallesinde gördüğümüz bazı eserler de yer almış.

Serginin kataloğunda şöyle denilmektedir: …

“Kayıp alfabe sergisinin ortak noktası coğrafyası karışmış, coğrafyası değiştirmeye mecbur bırakılmış insanların belleklerini yoğunlaşarak üstlerinde taşıyan nesnelerden oluşan enstalasyonlar; izleyeni kişisel ve toplumsal geçmişin acı verici yüzleşmesiyle buluşturan hafıza çalışmaları ve tarihsel anlatının referans alanını genişleten mikro-ritmik yapılarla kurgulanmış video işler ve ses manzaraları günümüz dünyasının sayısız kırılmalarının bir görüntüsüdür”.

Dünya tarihi, bir savaş tarihi gibidir.

Pek çok yerde savaş Çanları, tamtamları çaldı.

Silahlar ateşlendi…

Bombalar patladı…

İnsanlar savruldu...

On yıldır da çok yakınımızdaki komşu ülkeler yandı yıkıldı.

Onca acılar yaşandı ve halen yaşanıyor.

Sergide beni en çok etkileyen eserlerden biri de; karışık teknik ve objelerle yapılmış büyük boyutlu NEVER THERE= YOKTUNUZ adlı çalışma.

Tam bir yıkım hali. Kıyamet.

Uygarlığın sonu gibi.

Kendimi bu çevresel felaketlerden, yıkımlardan sorumlu tuttum.

Acı duygumuz iyi ki var,

Acı duygumuz olmasaydı hayat daha acımasız olurdu şüphesiz!

Acı hissi insana verilmiş bir armağandır.

Ne de olsa; “ …başkalarının acısını yüreğinde hissetmeyen insanın, insanlığından geriye ne kalır!”

Acılarımızı hep beraber azaltalım,

Ne savaş, ne göç sadece barış ve sevgi olsun dünyamızda.