İmandan sonra en önemli ibadet namazdır. Çünkü namaz, yaratıcı ile yaratılanlar arasındaki mesafeyi belirler.  Hicretten bir buçuk yıl önce farz kılındı. Bütün Peygamberler döneminde namaz kılma şartı vardı. Müşrikler de Allah'ın varlığını kabul ettikleri halde namaz kılmadıkları için şirk ve küfürden kurtulamıyorlardı.  Aynı zamanda namaz imanın pratiğidir. Namazla, şirk ve diğer beşeri nizamlar retedilir. Çünkü namazla Allah'ın varlığı, büyüklüğü,egemenliği ve her sahada başvurulacağı  yegane merci olduğu kabul edilir. Namazda öz olarak İslam'ın diğer şartları da bulunmaktadır. Çünkü yeme içime ve cinsi temasın yasaklanmasıyla bir nevi oruç tutulur. Kıbleye yönelmekle Hac yapılır. Abdest almak ve dua yapmakla nefis arındırılır. Zaten zekat malı arındırır. Bir de kelime-i şehadet getirilir. Dolayısıyla da ''namaz ibadetlerin özüdür'' denilebilir.
         Namazın farziyeti kitap, Sünnet ve Ümmetin ittifakıyla sabittir. Bütün alimlerin ittifakıyla Namazın farziyetini inkar eden veya küçümseyen dinden çıkar. Onun için kendini Müslüman kabul eden birisinin namaz kılması şarttır. Namazsız din düşünülemez. Çünkü yüzden fazla ayette namaz geçer ve emredilir. Örneğin: Cenabı Allah buyurur ki: '' Ey Muhammed! Sana vahiy yolu ile indirilen kitabı oku ve namazı kıl. Hiç kuşkusuz namaz, insanı iğrenç işlerden ve kötülüklerden alıkoyar. Allahı anmak en büyük ibadettir. Allah ne yaptığınızı bilir.''(Ankebut: 45)
        Görüldüğü gibi namaz emredilmekle beraber, namazın kötülük ve iğrenç işlerden alıkoyacağı da vurgulanmaktadır. Bu ayet üzerinde iyi düşünülmelidir.Eğer bir kimsenin kıldığı namaz onu kötülüklerden, çirkin işlerden, zulümden ve İslam dışı uygulamalardan alıkoymuyorsa, o namazın geleneksellikten öteye geçmeyeceğini tartışmaya açmak gerekir. Neden namaz kıldığım halde dininden,ırkından, ifadesinden ve fikrinden dolayı insanları öldürüyorum, işkence ediyorum, cezaevine koyuyorum, sürgüne gönderiyorum ?  Neden memleketleri tahrip ediyorum? Neden uyuşturucu, fuhuş, kumar, faiz,ırkçılık ve diğer İslam dışı uygulamalarla Allah'ın düzenini bozup kokuşturuyorum? Neden kendim için istediğimi kardeşim için istemiyorum? İslam coğrafyası neden bu kadar kaynıyor? Neden Türk- Kürd kardeşliği sağlanamıyor. Neden Kürtlerin anadilde eğitim ve öğretimi yasaklanıyor?  Neden Arakan Müslümanlarına sahip çıkılamıyor? Neden Suriye'deki Kürtler ve Müslüman kardeşler birlikte Esad diktatörüne karşı saf olamıyorlar? Neden Mazlum durumunda olan sünni araplar, Kürtlerin bir kavim olarak varlıklarını kabul etmiyorlar ve mazlumiyet durumunda zalimlik durumuna düşüyorlar?
      İşte kılınan namaz şuurluca ve kulluk bilincine uygun kılınsaydı, bunların hiç birisi olmazdı. Çünkü Namazda her rekatta fatiha okunur ve denilir ki: '' Ey rabbimiz! Ancak ve ancak sana ibadet ediyoruz, bizi doğru yola ilet!'' Yukarıda sayılan fiil ve sözlerin hiç birisi ne gerçek ibadette ve ne de doğru yolda bulunması mümkün değildir. O halde namaz kılmayanların şuurluca namaz kılmaları, şuurdan yoksun ve geleneksel olarak kılanların da tövbe etmeleri gereklidir. Bundan dolayı Resulullah (sav) buyurur ki:'' gerçekten kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.''(Müslim). 
      Şuurluca namaz kılmamakla ilgili tehditler in ağırlığına bakın! Kılmayanlar şirk ve küfürle vasıflandırılmaktadırlar. Ayette buyrulur ki: '' Onlar, suçlulara sorarlar: Sizi sakar Cehennem'ine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: ''Biz namaz kılanlardan değildik'' (Müddesir: 40-43)
      Bazıları namazı önemsemeyip onun yerine başka iyilikleri yaptıklarını söylerler. Bunlar kuruntulardır. Bu gibi kuruntulara aldanmamak gerekir. Yoksa şeytanla arkadaş olursun. Çünkü şeytan da namaz kılmaz. Mal makam ve çocuklara aldanmamak gerekir. Onlar yüzünden namaz terk edilmemelidir. Çünkü Cenabı Allah buyurur ki:'' Ey iman edenler! mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan (beş vakit namazdan) alıkoymasın, kim bunu yaparsa,işte onlar ziyana uğrayanlardır.'' (Münafikun: 9)
        Görüldüğü gibi korkunç bir tabloyla karşılaşmaktayız. Namaz kılmayan veya doğru dürüst kılmayanların cehennemlik olacakları açık bir şekilde ifade edilmektedir. Onun için kılmayanların kılmaya tövbe etmeleri, geleneksel ve şuursuzca kılanların da şuurluca kılmaya çalışmaları gerekir. Şuurluca kılmanın yolu da fatihayı iyi anlamaktan geçer. Zira fatiha süresinin özü şudur:
        '' Ey Rabbim! tağut ve islam dışı otoritelerin adıyla değil, belki senin adınla başlarım. Bütün övgü ve senalar sana layıktır. Sen Rahman ve rahimsin. Herkese rızık vericisin. Seni inkar etseler, karşı çıksalar ve nizamını kabul etmeseler bile dünyada onlara rızık verirsin. Ahirette de ancak sana gereği gibi namaz kılıp kulluk edenlere acırsın. Bütün rütbe, makam, padişahlık ve krallık gibi vasıfların geçersiz olacağı kıyamet günün sahibi ve malikisin. Ancak ve ancak sana ibadet ederiz, gönderdiğin ilahi nizamına bağlıyız, her türlü putçuluk ve kullara kul olmayı ret ederiz. Sıkıntı ve bolluk anlarımızda hep sana yalvarıp senden yardım dileriz. Türbe ve anıtlara adak vermekten, onlara yalvarmaktan, sıkıntı anlarımızda Allah'tan başkasından şifa dilemekten beriyiz. Bizi, Başta Hz. Muhammed olmak üzere bütün peygamberlerin mücadelesini verip başardıkları doğru yola, tevhit ve Şeriat yoluna ilet. Gazaba uğrayan Yahudiler'in ve sapıklığa düşüp yoldan çıkan Hıristiyanların gittikleri zülum,istibdat ve şehvetperestlik yoluna bizleri iletme! Amin! Allah'a emanet olun!