Bugünden yarına hayatımızın en önemli konusu bence iklim değişikliği, gıda güvenliği ve beslenme meselesi.
Son 60-70 yılda Tarım devrimi yaşadı dünya.
Neredeyse tam bir yeşil devrim.
Toplum sağlığına etki bakımından dünya gıda üretimindeki artış büyük bir başarı.
Küresel gıda talebinde tarihi büyümeye yaşandı.
Ve yetersiz beslenme oranları da düştü.
Bu başarıda kısmen, daha yüksek verimli tahıl çeşitlerinin geliştirilmesi, suni gübreler ve pestisit üretimi kadar tarımda emeğin makineleştirilmesi gibi teknolojik yenilikler de etkili olmuştur.
Ayrıca, Dünya'nın doğal kaynaklarının büyük kısımlarının tarım için tahsis veya tahrip edilmesini gerektirmiştir.
Ovalar, ormanlık alanlar ve meralar talan edilmiştir.
Dünya'nın buzsuz kara yüzeyinin yaklaşık %40'ı tarım arazisi ve mera olarak kullanılmaktadır.
Tarım susuz olmaz.
Tarımda sulama, yıllık su tüketiminin yarısından çoğunu kullanır.
Suyun en büyük insan kullanımı tarımdır.
Bolluk, bereket yani küresel gıda bulunabilirliği arttı.
Ancak yetersiz beslenmenin önü alınamamıştır.
Araştırmacılara göre, iki milyar insanın bir veya daha fazla mikro besin eksikliği yaşadığını belirtilmiş.
Demek o ki; 5 yaşın altındaki 160 milyon çocuğun yaşına göre çok kısa olduğunu, beş yaşın altındaki 50 milyon çocuğun boyuna göre tehlikeli derecede zayıf olduğunu ve bir milyona yakın insanın günlük besin enerjisi alımının yetersiz olduğunu tahmin ediyor.
Yapılan veri analizlerine göre; yetersiz beslenmenin yılda üç milyon çocuk ölümüyle ilişkili olduğunu gösteriyor.
Bu rakam, dünyadaki çocuk ölümlerinin neredeyse yarısı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Bu yıl iklim değişikliğinin etkisini acayip hava durumları ile yaşadık ve çeşitli ülkeler de yaşadı.
İklim değişikliği artan sıcaklıklar ve daha aşırı yağışlarla ilişkilidir; ekili mahsuller, tabiattaki zararlılar, hastalandırıcılar ve yabani otlar arasındaki ilişkileri değiştirir.
Arılar ve tozlaşan böceklerde azalma, ve kuraklık…
Pek çok şey daha da kötüleşiyor sanki.
İklim değişikliğinin gelecekteki senaryolarına bakıldığında, en büyük etkilerinden bir tarımda.
Tahminler genellikle ısınmanın mısır ve buğday verimini düşüreceği öngörülmektedir.
Çiftçilerin şimdiden yeni iklim koşullarına uyum sağlama yolları aramalı, bulmalı.
Bu sayede tarımsal üretimdeki kayıplar azaltılmalı.
Mesela; belirli bir ürün yönetim sistemi içerisinde, çiftçiler ekim ve hasat tarihlerini değiştirebilir, ürün çeşitlerini değiştirebilir veya sulama uygulamalarını ayarlayabilir.
Elimizdeki gıdaların kıymetini bilmeliyiz.
İsraf etmek en büyük tehdittir.
Gıda güvenliği, piyasaların arz ve talep dinamiklerinin ötesine uzanır.
Gıdanın kullanımı da önemlidir.
Mesela; gıda stoklarını bozulmaya ve zararlılara karşı korumak, güvenli ve besleyici yemekler pişirmek ve tüketilen besinleri sindirebilecek kadar sağlıklı olmak çok önemli.
Sağlıklı kalma meselesi kolay değil.
Güvenli su ve sanitasyon sistemleri olmadığında, aşırı yağışlar (hem artan yağış hem de uzun süreli kuraklık) hastalandırıcı bakterilere, parazitlere, mantar toksinlere ve bir dizi virüse maruz kalmanın artmasına yol açar.
En sık karşılaşılan ve ortaya çıkan bağırsak enfeksiyonları ve ishal gibi hastalıklar çocukların beslenme durumu, büyümesi ve gelişimi üzerinde çok büyük etkilere sahiptir.
Araştırma verilerine göre; iyileştirilmiş sanitasyona ve suya erişimin
5 yaş altı çocuklarda bodurluk düzeylerinin azalmasıyla önemli ölçüde ilişkili olduğu bulunmuştur.
İklim değişikliği sistemleri, ekosistemi ve hayatımızı değiştiriyor.
İklim dostu olma zamanı!