**İki gün önce Batman Çağdaş’ın 1. Sayfasında ‘Kentsel dönüşümün fotoğrafı’ dikkat çekiciydi.  Kent merkez nüfusu yarım milyonu bulan Batman’ın modern semtlerindeki eski yapıları değerlendiren özel sektörün, ‘Kentsel dönüşüm’ projelerini tartışıyoruz...

**Batman’ın eski semtlerinin de böyle projelere ihtiyaç olduğu kesin. Eninde sonunda bu projeler şehrin eski semtlerinde de uygulanacak.

GENİŞ KAPSAMLI KENTSEL DÖNÜŞÜM...
Evet, Batman’da kentsel dönüşüm hem istihdam alanı açıyor hem de bazı semtlerin çehresini değiştiriyor.
Belde,
GAP,
Kültür ve çevresindeki bazı semtlerde ‘Kentsel dönüşüm’ projesi kapsamında yenilenen yapılar diğer mahallelere de örnek.
Batman’ın eski semtlerinin de böyle projelere ihtiyacı var.
Öyle ya da böyle bir gün İluh, Çarşı, Aydınlıkevler, Cumhuriyet, Şirinevler, Meydan ve Yeni mahallelerde de ‘Kentsel dönüşüm’ projeleri hayata geçirilecek.
Ancak eski semtlerden çok Batman’ın çok daha büyük, çok daha kapsamlı bir dönüşüm projesine ihtiyacı var... 
Sadece kentin fiziki dokusunu değiştirmeye yönelik bir proje değil bu... 

KENTLİ BİLİNCİ ŞART
Evet şehirdeki yapı stoğu sağlıksız ve kentin tümden depreme güvenli hale getirecek bir projeye de ihtiyacı var... 
Ama benim kastettiğim bu da değil...
Çok daha büyük bir projeden bahsediyorum... 
Bu kentin yönetiminde olanların tümden anlayışlarının değişmesi gerekiyor... 
Bu kenti yönetenlerin ufuklarının açılması gerekiyor... 
Bu kenti yönetenlerin bir birleriyle kavga etmeden iş yapmayı öğrenmesi gerekiyor...
Bu kenti yönetenlere kentlilik bilinci vermek gerekiyor... 

KÖY KENTTEN KURTULMALIYIZ....
Batman'ı kasaba görünümünden kurtarıp, modern kente dönüştürecek bir dönüşüm projesine ihtiyacı var... 
Peki bu projenin sahibi, sorumlusu kim olacak? 
Bu projenin sorumluluğunu kimsenin üzerine yıkamayız...
Batman'ı seven, Batman 'a kafa yoran, Batman'ın geleceğini kendine dert edinen herkes bu projeye sahiplenmeli, projeyle kendini sorumlu addetmeli... 
‘Batman'ın bu hali beni mutlu etmiyor’ diyenler; 
‘Çocuğumun çok daha modern bir kentte yaşamasını istiyorum’ diyenler; 
‘Ben köyde, kasabada değil, kentte yaşamak istiyorum’ diyenler; 
El ele vermeli ve büyük kentsel dönüşümün mimarları olmalıdır...
Herkese; konumuna, gücüne, beynine göre bu projede paylar, görevler düşebilir... 
Önemli olan bu projeye olan ihtiyacı görmektir... 
Eğer bu dönüşüm ihtiyacını görebilirsek, dönüşüm kendiliğinden başlamış demektir... 


***
TARİHİ DOKUYA RESTORASYON
Eğitim ve spor kadar tarihi dokuya değer veren Vali Ahmet Deniz, hafta başında Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’yla bir araya geldi.
Üç ayrı ilçeden güzel haberler verdi... 
2500 Yıllık manastır, 100 yıllık konak ve Hazzo kalesinin restorasyonunun yapılması için ilgililelere talimat veren Vali Deniz, turizme hizmet verecek olan bu tarihi yapıtların önemine dikkat çekiyor.
Yıllardır kaderine terk edilen, kurtulmayı bekleyen bu üç ayrı önemli yapıt için ödenek bulan Vali Deniz, tarihi dokuya verdiği değeri turizmciler de takdir ediyor.
En önemlisi Batman’ı turizmde söz sahibi yapacak bu tarihi dokular zamanında tadilatı biterse Kozluk çarşı merkezindeki esnaf, Kıradağı eteğindeki Mor Kiryakus çevresindeki köylüler ile Gercüş ilçe merkezindeki semt sakinleri de tabiri caizse hayat bulur. Bu üç ilçenin çehresi değişir.
Kısacası; 2-3 yıl içinde bu tarihi dokuların restorasyonları tamamlanırsa o ilçelerde bambaşka bir havayla karşılaşılır. Yerli turist kadar yabancı turistler de o restorasyonların yapıldığı yerlere tabiri caizse bereket getirir.
O tarihi dokuların restorasyonların yapılmasını bekliyoruz....


***

EN İYİ OLMAK İÇİN!
Şu günlerde mısır hasadı yapılıyor.
Batman Ziraat Odası, mısır hasadı için tarladaki üreticileri dinliyor, sorunlarına çözüm buluyor.
Geçmişte ‘en iyi hububat’ yarışması yapılırdı. Çiftçi kaliteli buğday ya da mısır ekilen çiftçiye bu işin sırrı sorulurdu.
Çiftçi: 
“Benim sırrımın cevabı; kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor” dedi. 

Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda; 
“Neden olmasın” dedi çiftçi ve şöyle devam etti: “Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor...”

Desenize işin sırrı; paylaşmakta.