Yaz aylarında

Yağardı sıcak, yağmur yerine

Kavurucuydu, dayanılmazdı

Her şeye rağmen sarınırdık yine

Güneşin bize ait olan parçasına

 

            Batman’ın Sıcağı benzemez hiçbir şehrin üstüne düşen ısıya. Soğuktan korurken bizi ovada olmak, sıcaklarda toplar sanki çöldeki bütün ısıyı serer ovanın üstüne.

            Sıcaktır Batman, hem de çok sıcak. Öyle bir sıcak ki, damarlarımızdaki tüm sıvıyı çekip götürmeye yemin etmiş gibi azimle çarpar sıcaklık bedenimize. Diğer şehirler de sıcaktır mutlaka ama onların sıcaktan serzenişlerini duyan her Batmanlı kahkaha attığına inanıyorum. Batman’dan ayrılanları dinlediğimiz her sohbet ortamında, “Batman sıcağına nasıl dayanmışız!”  derler hep. Oysa Batman’da iken sıcaklığı özümsemiştir herkes, kendi şehirleri gibi. Alışır ve dayanır insan her koşula. Klimanın olmadığı zamanlarda hayatın normal akışı bunu göstermez mi?

            Insanoğlu kolay ve rahata çok çabuk alışıyor. Bu da belki hayatımızı daha çok zorlaştırıyor. Her teknolojik gelişme, bizi rahata erdiriyorsa da, daha önce sıcağa meydan okuyarak çıktığımız sokak ve caddelere  adım atmaktan ürker hale getirdiğini de unutmayalım. Doğalı yaşamak varken bir fanusta yaşamanın anlamı var mı? diye bir soru takılıyor insanın aklına ister istemez.

            Sıcaktır Batman, hem de çok sıcak. Bir fırının kapağını açmış gibi vurur sıcaklık yüzünüze Batman’da. Komşu şehirler de sıcaktır, çoğu tepelerde yerleşiktir, bir serinlik eser onlara bazen ama ova soğuklardan korurken, yaz aylarında çöl sıcağı yayar Batman’ın üzerine.

            Batman ve sıcaklık özdeşleşmiş iki kelimedir aynı zamanda ama Batman’ın hiçbir yerinde, gölgeye bir kuş gibi tünemiş, bunalmış ve tembel tembel oturan hiç kimse göremezsiniz, aksine kavurucu sıcaklarda bile, bir yandan, diğer yana koşuşturan insanları görürüsünüz her yerde. Bu da Batman’ı diğer şehirlerden ayıran diğer bir özelliğidir bence.

            Sıcaktır Batman, hem de çok sıcak, belki de o yüzden sıcacıktır bakışları ve gülüşleri Batmanlıların.