Bayramlardan önceki günlerde, ilk dile gelen sözcükler, “Eski bayramların tadı bir başkaydı, Nerede o eski bayramlar ve Bayramları sabırsızlıkla beklerdik” cümleleriydi.
Eskiden bayramların nasıl olduğunu hatırlatalım biraz.
Bayramların dini günler olmasının yanında, aile sıcaklığının hissedildiği yegane günlerdi.
Uzakta olanlar bayramı birlikte geçirmek için, mutlaka oldukları şehir, kasaba veya köylerden baba ocağına hareket ederlerdi.
Çocuklarının gelmesiyle bayram telası, bayram sevincine dönerdi hemencecik.
Bu bakımdan Bayramlar, ailesel bağların pekiştirildiği günlerdi aynı zamanda.
Baba ocağından uzaklaşanlar, yaşadıkları yerlerde sevinçler yaşasalar da hep bir eksiklik olduğu hissine kapıldıkları biline gelen bir gerçekliktir.
O yüzden bayramlar, aile bağlarını pekiştiren günler diye yazdım.
Bayramlar birlikte olmanın verdiği içsel huzurdan dolayı daha anlamlı, daha tatlı ve daha mutlu oluyordu.
Çünkü eski bayramların yaşandığı yıllarda her şey bize aitti; bizdik, çoğulduk, uzaklarda olsak da bir parçamız doğduğumuz topraklarda ve baba ocağındaydı.
Bayram sabahlarında çocuk olmak ayrı bir mutluluktu o zamanlar.
Sevgiyle alınan elbise ve ayakkabıyı giyebilme hayali, hangimizi uykusuz bırakmamış ki.
Bir de çocukların sabah erkenden ellerinde şeker torbalarıyla, bayram kutlamaya gelmesi ayrı bir sevinç yaşatırdı herkese.
Eskiden bayramlarda yokluk da vardı ama eminim ki, bayram sabahları herkes kendini çok zengin hissederdi.
Bu zenginlik hissi, birlikte olmanın yarattığı sıcak duygulardı aslında.
Eskiden bayramlar güzeldi, çünkü her şey doğaldı ve bir arada olmanın mutluluğu vardı.
Günümüzde neden hep, eski bayramların sevincinden söz ediyoruz diye düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen düşünce, zaman aygıtının durmadan bizi bizden uzağa ittiğinin farkına varmamızdır.
İşte bu uzaklık ve uzak olma hissi, bizi zamanın bilinmez tünellerinde dolaştırıyor ve kendimize kaybolmamak için uğraşıp duruyoruz ama çağımız zalimdir, bizi kendimize bile uzaklaştıracak kadar bilinmezlerle doludur.
Tabii bunların yanı sıra, geleneksel değerlere karşı; çağdaşlık adı altında, duyarsızlık ve ben merkezcilik olguları da eklenince, haliyle yalnızlaşıyor insan, işte yalnızlaşan insan da “Eskiden bayramlar güzeldi!” diyerek o günleri arıyor.
O eski günlerde bayramlar da çok güzeldi her şey de olduğu gibi.
Bugün o eski bayramların sevincini yaşamak mümkün mü?
Mümkün olduğunu düşünüyorum, çünkü herkes o günleri arıyor, o günler neden bulunmasın ki, çağımız bizi bizden uzaklaştırıyor ama çağdaş teknolojiler, çok kısa zamanda bizi bize yakınlaştırıyor aynı zamanda.
Haydi, bu bayram çağın olanaklarını kullanarak eski bayramlarda olduğu gibi yakınlaşalım ve eski bayramlar güzeldi diyerek hayıflanmayalım.
Bayramınız kutlu olsun.
Nice mutlu bayramlara...