“Ölüm arzulanır olsaydı
Yaşam kutsanmazdı”*
İNTİHAR
Dört mevsimdir yaşadığımız, değişiyor ve dönüşüyor, soyunuyor ve giyiniyor doğa.
Biz de üşüyoruz ve ısınıyoruz.
Doğadan farkımız hüzünlenip ağlayabiliyoruz.
insanoğluyuz; bize bahşedilen aklımız ve mantığımızla, doğanın en imtiyazlı varlıklarıyız. Üzüntü, karamsarlık ve ağlamak sadece biz özgü duygulardır; zevk almak, şenlenmek ve gülmek de bize özgüdür.
Doğum ve ölümün ne olduğunu bilen tek varlıklarız doğada.
Yaşam yolunda içgüdüleri yerine akıl, beyin ve mantıkla yürüyen tek canlıyız doğada. Allahın bahşettiği bu yüce değerleri, bir anlık karamsarlığa kurban etmeye değer mi?
Gençler! Yaşam yolundan aniden ve beklenmeyen bir hareketle ölüm yoluna sapmanın kabul edilebilir mantıklı ve anlaşılabilir hiçbir açıklaması yoktur!
Dayı veya amcalarınızın ölümlerinde, anne ve babalarınızın ne hale geldiklerini görmüşsünüzdür.
İntihar denen, o kolayca atılan adımı atmadan önce onları düşünün.
Dayı ve amcanızın kaybı onlardan birer parça alıp götürmüştür ama sizin kaybınız canlarının yarısını koparıp götürecek, geri kalan yarısı da yaşayacakları sürece yanacak ve yakacak onları.
Bu söndürülemeyecek ateşi bile bile, böyle acımasız bir adımı atar mısınız?
Yaşam kutsal bir şanstır.
Bu şansı olabildiğince güzelliklerle doldurarak zevkle kullanın ve intihar gibi bencilce harekete başvurup, ardınızda dinmeyen göz yaşı bırakmayınız.
*Arif Arslan Ağabey’in “her şeye inat, güzeldir hayat!” başlıklı makalesinden alıntı.