Toplarız gördüğümüz ne varsa

Geniler hafızamız onlarla

Kabul ederizçocuk ruhumuza

Dokunan her söz ve bakışı

Doldururuz beynimize ve açarız

En güzel yeri yüreğimizde

Çocuğuz biz anlarız birçok şeyi

En az sizin kadar

Severiz sizi sevdiniz mi biz

En doğal duygularınızla

                Çocukluğunu düşünüp de duygulanmayan bir insan var mı? Ben olmadığına inanıyorum, çünkü çocuklukta başlayan hayat bağımız, bizi sarar ve ömrümüzce birlikte ilerler bizimle.

                Batman’da nasıldır çocukluk? Evin odalarında dolaşmayan, her hareketi büyüklerince gözlem altında olmayan, anne babası azarları arasında büyümeyen arada bir değil her zaman sevilendir Batman’da çocuk.

                Evin odaları arasında dolaşmayıp, sokağın sokağın ortasında bir büyüğün gözetiminde, azarlanmak yerie deneyimden geçmiş ağabeyin öğretisi ile büyüyen, görüldüğü her yerde sevilen insandır Batman’da çocuk.

                Önceki yazımda, “Sokaklar doğal kreşleridir Batmanlı çocukların.” diye yazmıştım. Bizim hijyenik kreşlerimiz yoktu. Orada öğretilenlerin ne olduğunu bilmezdik. Bilimsel öğreti önemli olabilir ama doğal yaşam öğretisi çok daha önemlidir. Bunu  J.J. Rousseau’nun dünyaca kabul görmüş öğretisinden biliyoruz. Genelde insan özelde insan doğal bir varlıktır. Çocuk, matematiksel kesinliğe sığmaz; bütün sayıları taşırır atar üzerinden, ardından “Beni bir kalıba sokamazasınız!” diye gülümser karşısınızda. “İnsan sığmaz hesaplara ya kalan verir ya da artan olur.” cümlesini okumuştum bir zamanlar.  Evet insan sığmaz hesaplara, çocuk ise hiç sığmaz hespalara ve hiç kalan vermez, hep artan olur. İşte bu nokta farklı kılar çocukları büyüklerlerden.

                Biz  çocuktuk her yerin uzağında, çok şey öğrenemedik çocukluğumuzda belki ama sokaklarda oynadığımızda; hem beynimizi, hem ruhumuzu hem de içimizde insan olan her şeyi büyüttük ve genişlettik Batman’da.