Bu gün aynaya baktığınızda göbeğiniz balkon gibi, kalçalarınız simit gibi ve kollarınızın şişman göründüğünü düşünüyorsanız ve üzülüyorsanız bunun toplumsal etki nedeniyle zihninize yerleşmiş olabilir.
Hepimiz bunun nedenini düşünmek için zaman ayırmalıyız.
Şahsen sadece bu duyguları uzaklaştırmaya çalışmak işe yaramaz.
Neden bu kadar zihinde kurulduğunun farkına varılmalı.
Şişmanlık fobisi olan insanlar vardır.
Buna siz isterseniz kilo önyargısı deyin.
Bazı kişiler bir gram alsa paniğe kapılır.
Yemeden içmeden kendini kısıtlar.
Şişmanlık fobisi, şişmanlık karşıtı ve şişmanlık karşıtı önyargılı kişiler de var.
Kilo damgalaması, aşırı kilolu veya obez insanlara yönelik ayrımcı eylemler ve inançlar temellidir.
Sağlık Bakanlığının yurt çapında başlattığı kampanya ile birlikte şişmanlık fobisi gibi terimler tartışmalıdır.
Kilo önyargısı sadece bir terimden ibaret değildir.
Kavram bazı kültürlerde o kadar yerleşmiştir ki kilo ayrımcılığı toplumun altyapısına işlenmiştir.
Mesela; sinemalarda veya havayollarında iri vücutlu insanlara uygun olmayan koltuklar, belirli kişilere uymayan kıyafetler vs.
Kilo önyargısının (ya da birçok kişinin "şişman fobisi" olarak düşündüğü şeyin), aşırı kilolu veya obez insanların tembel, iradesiz kişiler oldukları inancı da bazı zihinlerde yerleşiktir.
Bunların hepsi insanlık dışı ve kabul edilemez.
Aşırı kilolu veya obez olanların hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını tehlikeye atmak kimin haddine.
Kilo önyargısı nispeten son yıllarda gelişen kültürel bir olgu.
Eski yıllarda şişmanlık ve gürbüzlük zenginliğin bir işareti olarak algılanıyordu.
10 bin yıl önceki Çatalhöyük’teki
Anatanrıca heykeli şişman olarak betimlenmiştir.
Doğurganlık sembolü ve
Anaerkil bir toplumun ifadesi olarak değerlendirenler var.
Batı ülkelerinde bazı kadın toplulukları beden pozitifliği hareketine öncülük ediyorlar.
Şişman insanlara hayatın her alanında eşit haklar talep edilmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın projesini desteklemek gerekir.
Aslında obezite tedavi ve önleme çalışmaları gerektiren bir hastalık olarak tanımlanıyor Batı ülkelerinde.
Bu tanım kilo önyargısıyla mücadelede önemli bir yaklaşım.
Obezitenin her zaman çok fazla kalori almaktan kaynaklanmadığı biliniyor.
Aşırı şişman kişilerin metabolik yolları bozulmuştur ve beyinleri açlık ve tokluk için düzensiz sinyaller gönderir.
Bu yüzden hastalara ne yediklerine dikkat etmelerini ve egzersiz yapmalarını söylemek kadar basit değildir.
Son yıllara kadar bazı bazı otoriteler obeziteyi bir yaşam tarzı seçimi olarak görüyorlardı.
Şişmanların 'tembel' olması ve
'yeterince çabalamaması' nedeniyle meydana gelen bir şey düşüncesiyle yaklaşılıyordu.
Ancak bu gün kabul edilen yaklaşım, obezite bir hastalıktır.
Şayet obezite sorunu yaşayan kişilerin sağlık bakımı ile ilgilenen kişilerce ciddi bir damgalanmayla karşı karşıya kaldığında bu durumun da onları yardım almaktan alıkoyar.
Reddedici tıbbi bakıma yol açabilir veya insanları daha başta yardım ve sağlık bakımı aramaktan vazgeçirebilir.
Hayat tek düze değildir.
Hastalara bütüncül yaklaşmak esastır.
Şişmanlık sadece kalori, diyet ve egzersiz meselesi değil.
Beynin kiloyu nasıl düzenlediği ve gıda isteğini düzenleyen farklı mekanizmalar söz konusu.
Şişmanlığı bir hastalık olarak değerlendirmek bu nedenlerle önemlidir.
Genel olarak bakıldığında "sağlıksız kilo", "obez", "aşırı obez" ve "şişman" gibi damgalayıcı terimleri kullanmaktan kaçınmak gerekir.
Unutmayalım dünyada çok az ayrıcalıkla dolaşsanız bile, herkesin aynı imkânlara sahip olması için savunuculuk yapmak esastır.