46 Yıllık memuriyet hayatının 40 yılını memleketi Batman’da geçirdikten sonra emekli oldu

*Genç yaşta Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nde idarecilik ve Müdürlük yapan Hamit Kanağı, “Türkiye’nin dört bir yanını gezdim. Birçok ülke gezdim ama memleket gibisi yok. Emekli oldum, toprağımdan kopmadım, köyüme yerleştim” dedi.

*46 Yıl 3 ay süreyle çalıştıktan sonra emekli olan eğitimci kökenli Kanağı; “Köyde kendimi toprağa adadım. Yıllar beni yordu. Artık dinlenmek istiyorum ama yine de bazı aileler arasında yaşanan anlaşmazlıklarda sulh sağlıyoruz” diyor.

- Özgeçmişinizi okurlarımıza anlatır mısınız?

Batman’ın yerlisiyim. Babam, dedem, dedemin dedesi özetle buranın köklü ailelerinden birinin ferdiyim. Küçük yaşta beş yaşında babamı kaybettim. Ben ve kardeşim küçük yaşta yetim kaldık. 1958 Yılında İluh da doğdum. Batman köydü, o zamanlar. Demir yolunun sağ tarafında bir tek bizim evimiz vardı. Hürriyet Mahallesi taraflarında bir tek bizim evimiz vardı, bir de süvari birliği vardı. Küçükken hatırlarım gidip taylara binerdim. Hatta ilk kez askeri birlikte kırmızı barbunyayı yemiştim.  İluh’ta ilk kez çeşme suyu ve elektrik de bizim evimizde kullanıldı. Sebebi de evimizin olduğu bölgede Amerikan şirketi olan mobil kuruldu. Tabi bir vahaydı, oralar o zamanlar. Mobil şirketi şantiye kurmuştu. O şantiyeyi de kurarken, su ve elektrik tesisatını benim evin önünden geçirdikleri için ve oradaki çalışanlar babamı da çok sevdikleri için  elektrik ve su vermişlerdi bize.

-Merhum babanız bir yerlerde çalışıyor muydu?

Babam çalışıyordu, ağa çocuğuydu. Babam Tilmiz’den gelip Batman’a yerleşmişti. Tilmiz ve Ermi’de arazileri vardı ve ağa  çocuğuydu. Bu yüzden çalışıyordu. Babamı genç yaşta verem hastalığından kaybettik.

-Eğitim hayatınız Batman’da mı başladı?

Evet. İlkokulu Devrim ilkokulunda başladım. Kısa bir dönem Hürriyet İlkokuluna gittim. Ortaokulu da Site ortaokulunda okudum. Liseyi de Mersin’de okudum. Öğretmenler lisesini Mersin’de okudum.

-Mersin Öğretmenler lisesine giderken bir de futbol aşkınız vardı. O yıllar da Petrolspor’da forma giymişsiniz.  Mersin ile Batman arasında mekik dokuyordunuz.

Petrolspor’un genç takımında oynadım. Aydın Aydın hocamız vardı. Aydın hocamız, öncü öncülüğünde kuruldu. Merhum Muzaffer hoca vardı. Yine Muharrem hoca vardı. Petrolspor’un genç takımında futbola başladık.

-O futbol tutkusu da sizi ilerde Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne kadar götürdü. Bir taraftan spor bir taraftan eğitim.  İki tutkunuz vardı ve hiç kopmadınız. Bu ikisini nasıl götürdünüz?

Evet götürdü. Çalışmama rağmen başarılı bir öğrenciydim. Boş zamanlarımın çoğunu okulun futbol sahasında geçirirdim. Hatta arkadaşlarım bana, ‘Çalışmamana rağmen bizden yüksek puan alıyorsun’ derdi.  Okulda çok zeki ve başarılıydım. Futbolda da başarılı olduğum için okul camiası beni severdi. Hatta bir ara futbol tutkusu öğretmenliğin önüne geçti. Yeni Mersin İdmanyurdu ile ön sözleşme de yaptım.

-Anlattığınız dönemler 70’li yılların ortalarıydı galiba.

Evet. 1976 yılıydı. Hiç unutmam lisansımı da aldım ilk maça çıkacaktım. Bütün öğretmen okulu ve öğrencileri tribünleri doldurmuştu. Ben sahaya çıkınca bir alkış tufanı koptu.  Hatta o heyecanla ayağım bodur taşlarına çarptı ve yere yuvarlandım.

-Bir de Petrolspor’un eski oyuncularına da hayranlık duyuyordunuz.

Bizim için o eski simalar çok kıymetliydi. Kaleci Mithat Atalay, Aydın Aydın, Diyarbakırlı merhum Muzaffer ve Şanlıurfalı İrfan. Hepsi o dönemlerin birer yıldız futbolcuydu.

-Memuriyet ve öğretmenlik nasıl başladı?

O zamanlar iyi bir futbolcu olmama rağmen futbolun getirisi yoktu. Örneğin sakatlandığınız zaman tedavi edilmeniz zordu ve sporcuların sağlık güvencesi yoktu. Bu yüzden kendi kendime ‘Nereye kadar’ dedim. Çocuklarımıza ve gençlerimize katkı sunmak adına öğretmenliği seçtim. İlk öğretmenliğe Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Yavaşak köyünde başladım.  O köyün ilk öğretmeniydim. Kerpiçten yaptıkları küçük evde kaldık.  Köyün ilk öğretmeni olduğum için öğrenciler de yetişkindi. Benim boyumda öğrencilerim vardı. O zamanlar kar iyi yağardı. Hiç unutmam ben evlendikten hemen sonra Sivas'a gittim. Tabi evlilikten dolayı borçlarım vardı. Borçlardan dolayı anneme biran önce para göndermek için sabırsızlanmıştım. Ama yüksek kardan dolayı ilçeye inip maaşımı alamıyordum.  3 metre kadar kar vardı. Aylarca maaş alamadım. Sivas’tan sonra Kahramanmaraş’a gittim. Öğretmenler arasında rotasyon vardı o zamanlar. Kahramanmaraş'tan sonra Rize ve akabinde Batman’a geldim.

-Kaç yılında Batman’a geldiniz?

1984 Yılında Batman'a geldim. Neredeyse 40 yıl oldu. Yıllar su gibi geçiyor. Geldiğimde Batman’ın yeni soluğu olan Batman Çağdaş Gazetesi’nin de yayın hayatına başladığı yıllardı.

-Öğretmenevi müdürlüğü de yaptınız?

Evet, ilk yöneticiliğim 1985’de Balpınar-Zorköy ilkokulunda başladı. 1987'de de Öğretmenler Evi'ni açtık. Daha önce orası lokaldi. Eski Kaymakamlık binasının karşısında açıldı. 4 Yataklı öğretmen eviydi. Daha sonra şimdi ki öğretmen evinin binası belediyeye ait sosyal bir tesisti. Onu öğretmenler evine çevirdik. Bakanlık vasıtasıyla satın alıp öğretmen evine dönüştürdük. Öğretmenler evinin ilk müdürüydüm. Bahçedeki ağaçları tek tek kendi elimle diktim. 6 ay görev yaptıktan sonra Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne geçtim.

-Neden Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne geçtiniz?

Spora olan sevgi ve ilgimden dolayı şube müdürü olarak geçiş yaptım. Yaklaşık 5 yıl tek şube müdür olarak çalıştım. Arkasından İl Müdürü oldum.

-Kaç yılları arasında İl Müdürlüğü yaptınız?

1994 ile 2011 yılları arasında Batman Gençlik ve Spor Müdürlüğü olarak görev yaptım.

-Memuriyet hayatınız dolu dolu geçti. Kızılay Başkanlığını da yaptınız.

Evet, 15 sene Kızılay Başkanlığı da yaptım. 1985 ile 2000 yılları arasında Kızılay Şube Başkanıydım. Her yıl kongreye giderdim ve tek bir gün Kızılay’ın parasından yol ücreti almadım.  Kendi cebimden gidip geldim. Çünkü Kızılay'ın parası fakir fukaranın parasıdır. Şimdiki Kızılay’ın durumunu okurların takdirine bırakıyorum. Bizim dönemimiz de Kızılay’da para geçmezdi. Engelli çocuklara tekerlekli araba tahsis ederdik. Dar gelirlilere her türlü yardımı yapardık.

-Gönülden Batmanlısınız. Acı tatlı anılarınız da oldu. Sizi etkileyen ve unutamadığınız bir anınız var mı?

Batman’ın eski Kaymakamlarından merhum Aydın Arslan iz bırakan bürokrattı. Onun zamanında okul müdürü oldum. Genç yaşta müdür oldum. Bir ara beni çağırıp ‘Yaşın kaç?’ dedi. ‘25’ dedim. "Bu yaşta okul müdürü mü olur" dedi. ‘Olur’ deyince merhum. Arslan bana, ‘Başarılı olduğunu duymuştum ama bu kadar genç olduğunu bilmiyordum’ şeklinde ifade kullandı. Bakın genç yaşta idareci olmak farklı bir duygu. O zaman o idareciliğin havasıyla başkaydı.

-Batman’dan sonra Şırnak’ın da sesini duyuran ilk Gençlik Spor İl müdürüsünüz. Hülya Avşar’ın programında farklı spor dallarıyla gündeme geldiniz.

Evet. Şırnak’ı da şöyle anlatayım.  Şırnak’ta öğretmenler evinin açılışı ve bir takım aktiviteler  vardı. merhum Süleyman Demirel de gelmişti. Resmi program bitip herkes dağıldıktan sonra Valilik özel kalem beni aradı. Vali beyin beni acele şekilde çağırdığını söylediler. Şaşırdım tabi. Cumhurbaşkanı buradayken ve Vali beyin onunla ilgilenmesi gerekiyorken ‘benle ne işi olabilir’ diye kendi kendime söylendim. Dediler ki; ‘Cumhurbaşkanı sizi istiyor.” Şaşırdım, kaldım. ‘Cumhurbaşkanı beni nereden tanıyor ki?’ Meğer Demirel konuşma yaparken bazı gençler pankart asarak halı saha istemişler. Tabi Demirel bana hitaben ‘Evladım Gençlik Spor İl Müdürü sen misin?” ‘Evet benim sayın Cumhurbaşkanım’ dedim. Bana, ‘Buraya en kısa zamanda bir stadyum yapıp çimlendiriyorsun ve projeleri de bize atıyorsun’ dedi.   ‘Emredersiniz’ deyip çıktım. Tabi Demirel gittikten sonra Vali beyle görüştük. Vali beye ‘Sayın Valim para ve yer yok. Üstelik eleman bile yok kurumda. Nasıl başlayacağım’ dedim.  Düşünün spor adına hiç bir şey yok. Kulüp, saha, takım vs. hiç bir şey yok.  Vali bey de asker arkadaşımdı. Bu yüzdende Şırnak’ta çalıştım.

-Gerek Şırnak gerekse de Batman’da iz bırakan bir isim ve yönetici oldunuz. Tabi yıllar su gibi geçiyor. Geriye dönük baktığınızda ‘keşke şunu yapmasaydım’ dediğiniz oldu mu.

Hayır hiç olmadı, çünkü yaptığım her şeyi severek ve inanarak yaptım. Ölçüp tartarak yaptım.  Örneğin bir olimpik havuzu kimse almaya cesaret edemezken ben alıp faaliyete soktum. Şırnak’taki stadyumu da inanarak yaptım. Türkiye de gençler birbirini tanıyıp kaynaşsın diye Gençlik değişim programını ilk kez ben başlattım. Bütün illerden gençler birbirlerinin şehirlerine gidip geliyordular. Birbirlerinin kültürlerini öğrenip kaynaşıyorlardı.  Silopi ve Cizre de ilçe stadlarını çimlendirdim. Şırnak da amatör kulübü de ben  kurdum sonra Şırnakspor 3 lige çıktı. Cizre ve Silopi de 3. lige çıktı. Batman’da da güzel projeleri hayata geçirdim. Şimdi ki şehir stadının projesini ben hazırladım. Hatta akabinde Fenerbahçe’yi davet ettik Batman’a. TOBB Başkanı, merhum Mustafa Koç, Aziz Yıldırım ve bir çok ismin yanında şimdi ki stadın projesini onlara anlattım. Derme çatma bir stadımız vardı ve ihtiyaca cevap vermiyordu. Bizden sonra yeni stat projesi hayata geçirildi.

-Size göre Batman sportif aktiviteler de arzu ettiği yerde mi?

Hayır. Batman hak ettiği yerde değil. Sebebi de kimsenin sorumluluk almak istemesi. Kimse elini taşın altına koymuyor ama herkes günah keçisi de olabiliyor.

- İki hafta kadar önce emekli oldunuz ve köyünüze dönüp şehirden uzak bir hayat tercih ettiniz. Merhum babanız ve akrabalarınızın yetiştiği yere geldiniz. Tek katlı bir ev yaptınız. Burada hayat nasıl?

Burası bir şehre göre çok daha zor. Ben aşiret mensubu çocuğuyum. Dolayısıyla etrafta çok dostlarımız var. Burada kafamızı dinlemek için geldik ama kendimizi yoğunluğun içinde bulduk. Kendimi toprağıma adadım.  Temiz havaya ihtiyacım vardı. Yıllar beni yordu. Dinlenmek istiyorum ama rahat bırakmıyorlar. Bizim gibi aşiret mensubu insanların dinlenme imkanı yok. Zaman zaman aileler ve kişiler arasında darılma, küsme ve dargınlıklar ve kavgalar oluyor. Aracı ve yardımcı oluyoruz. İnsanların sorunları oluyor ve sorunlara koşmak zorundayım.  Son zamanlarda siyaset de düşünüyordum ama sonradan baktım, siyaset günümüzde çok değişmiş. Siyaseti seviyorum ve alakalıyım. Bürokrasideki tecrübemi, siyaset yoluyla insanların yararına kullanmak istedik ama siyaset kurumunun değişmesinden ötürü vazgeçtim. Tabi ileride o eski ortam doğarsa milletimize hizmet etmeyi isterim.

-Batmanlılara bir mesajınız var mı?

Türkiye ve dünyayı gezdim ve gezmeyi de severim ama gezmekle beraber önemli olan memlekete sahip çıkabilmektir. Memleketime bir çivi çaktığıma inanıyorum. İyi hizmetlerde bulunduğuma inanıyorum. Geçenlerde hastaneye kontrol amacıyla gittim. Bir genç kızımız beni karşılayarak elimden öpmeye çalıştı. Tabi tanıyamadığımı söyledim. Kızımız bana hitaben ‘Öğretmenim benim babam yoktu. Annemle size gelmiştik ve siz bana burs vermiştiniz’ dedi. Düşünün 25 yıl geçmiş ve doktor olmuş. Yetiştirdiğim onlarca öğrenciyi karşımda idareci olacak görünce mutlu oluyorum. Bundan 15 sene önce çocuk yuvasından 3 yetim aldım ve koruyucu aile oldum. 3 kızımıza baba oldum. İki tanesi üniversitede okuyor. Biri de yeni liseyi bitirdi. Burs verdiğimiz öğrenciler var. Çocukların iyi noktaya gelmesinin mutluluğunu yaşıyorum. Bu mutluluk bana yorgunluğumu unutturuyor. Gençlerin bilgili, donanımlı, analitik kabiliyetleri yüksek, sağlıklı bireyler olarak yetişmesi benim için en büyük bahtiyarlıktır. Güzel yarınlar için maddi ve manevi olarak gençlerimizin daima hep yanında oldum ve olmaya da devam edeceğim. Çünkü alanında donanımlı gençlerin geleceğimiz için en büyük avantajımız olduğunu çok iyi biliyorum.