*Türkiye’nin ilk rafinerisi Batman’da ama ilk rafinericinin Polonyalı mühendis Mankiyeviç’in olduğunu çoğu kişi bilmez. 1955 Yılında Batman Rafinerisi üretime başladığında, bugün ülkenin en büyük rafinerisi olan İzmit Rafinerisi 1962 yılında tam kapasitesiyle üretime başlamış…

*Batman’a Rafineri kurulduğunda ne İzmit ne de Aliağa’da rafineri varmış. Sonradan Kocaeli ve İzmir’de kurulan rafineri, ülkenin en eski rafinerisi olan TÜPRAŞ Batman’ı solladı. Batman’da da diğer üç ilde kurulan rafineriler ABD’den getirilmiş.

POLONYA’DAN BATMAN’A!

Batman’dan tarihi ilçe Hasankeyf’e giderken, Maymune boğazına varmadan yolun sağında yer yer taş yığınları belki de dikkatinizi çekmiştir. İşte o taş yığınları 1940 ve 50’lı yıllarda ilk pilot rafinerisinin alanıydı, ilk petrolcülerin de mekanıydı.

O ıssız ve taş yığınlarının dili olsa da dünü anlatabilse.

1940 ve 50’li Yılların ilk petrolcüsü ve Batman TÜPRAŞ eski rafineri Müdürlerinden Hasan Göker, anlatıyor:

“Türkiye’deki ilk rafinerici Polonyalı mühendis Manikyeviç’tir. Maymune boğazında kazanlı ufak bir rafineri vardı, basit işler yapıyordu. Bu rafineriyi sonradan söküp Batman’a götürdüler. Manikyeviç’i Amerikalı şirkette çalıştığımda tanıdım. Çok iyi bir adamdı, güzel de Türkçesi vardı. Öğle yemeklerine beraber çıkardık. Bana hep Türkiye’yi, buradaki olayları ve insanları anlatırdı. İhsan Ruhi Berent’i, Cevat Taşman’ı ve Şemsi Ağar’ı o kadar anlatmıştı ki, Batman’a geldiğimde herkesi çok iyi tanıyordum. Batman’daki pilot rafinerisine gittiğimde Rafineri Müdürü Şemsi Ağar’dı.”

O RAFİNERİ ÇOK ŞEY KAZANDIRDI

Türkiye’nin eski gazetecilerinden Niyazi Acun, 1941 yılında Batman’a geldiğinde izlenimlerinin bir bölümünde o küçük rafinerinin kazanımlarına dikkat çekmiş;

“Maden Teknik Arama Maymune boğazında kurduğu o küçük rafinerinin tesisatı bile memlekete neler kazandırmıyor? Önce Türk gençliğinin rafineri uzmanları için bir ekol ve laboratuardı. Raman dağında çalışan bütün vasıtaların, motorların benzini ve motorunu temin ediyordu. Raman ve çevresinde yabancı akaryakıt akaryakıt kullanılmıyordu. Polonyalı uzman Manikyeviç, kendi ayarında yetiştirdiği kimya mühendisleri Oğuz Avdan ve Şemsi Ağar, küçük rafineriyi 24 saat kesintisiz çalıştırıyorlardı. Polonyalı mühendis, hiçbir şartlarda bu yokluk içinde buralarda çalışmaya gelmez.”

İŞİNİ EN GÜZEL ŞEKİLDE ANLATMIŞTI

1948 Yılında Raman dağındaki petrol kuyuları ile küçük pilot rafineride incelemelerde bulunan dönemin Cumhurbaşkanı merhum İsmet İnönü’yü karşılayan petrol mühendis Abdurrahman Durukal, Manikyeviç’in bir anısını anlatıyor:

“Batman’daki pilot rafineriyi gezen ve Genel Müdür İhsan Ruhi Berent’ten bilgi alan İsmet paşa, Polonyalı uzmana sordu, ‘Burada ne yapıyorsunuz?’ Polonyalı Manikyeviç, bu soruya hazırlıklıydı. Sağ cebinden çıkardığı petrol dolu şişeyi bozuk Türkçesiyle anlatmaya çalıştı; ‘Onlar bize bunu veriyor.’ Sonrasından da sol cebinden içi dolu benzin şişesini çıkarıp İnönü’ye, ‘Biz ondan bu çikiyoruz’ diyerek yaptığı işi en kısa yoldan attı. Bu sorular üzerine İnönü bir kahkaha attı ve bu kahkaha o zamana kadar olan protokol gerginliğini kırarak, resmi havayı bir anda yumuşattı.”

NE O RENKLİ SİMALAR KALDI NEDE PETROL!

1940’li Yılların başıydı. O dönemlerde yeteri kadar karayolu yoktu. Mevcut yolların büyük bir kısmı asfaltsız topraktı. Asfalta çok ihtiyaç duyuluyordu. Pilot rafineride üretilen asfalt, açık havadaki bir çukurun içinde toplanıyordu. İşlevsiz durumdaki o asfalt, Diyarbakır ve Konya Belediyelerine hibe ediliyordu. O şehirlerin yolları Raman asfaltı sayesinde asfalt görmüştü.

Kısacası; 1940, 50 ve 60’lı yıllara kadar Batman’ın çevresindeki dağlarda bu ülkenin petrolcüleri ‘kara altın’ı keşfetmişti. Onların sayesinde 14 haneli İluh, Türkiye’nin 72. İl’i olmuştu. Fakat, o emekçileri şimdi günümüzde ne hatırlayan ne de onların adlarını bu şehirde yaşatan var.

Geçen hafta hem Türkiye Petrolleri hem de TÜPRAŞ Rafinerisinin yıldönümüydü.

Ne yazık ki, ‘kara altın’ın dününe dair tek bir açıklama yapılmadı.

Sadece bir ziyaretle geçiştirilen TP ve TÜPRAŞ’ın yıldönümlerinden bir satır bile önümüzde yok.

Yazık çok yazık.

Kara altının var ettiği o petrol şehrinin sadece dününü yazabiliyoruz.

Kalın sağlıcakla…