“Her şey çok güzel gidiyordu, birden ortadan kayboldu.”

“Daha dün konuşuyorduk, bugün ulaşamıyorum.”

“Birden bire ne değişti? En azından bir açıklama yapmalıydı!”

“Görüşmek istemediğini söylese görüşmeyebiliriz, ben onu zorlayacak değilim. Keşke dürüst olsaydı!”

Eğer bu sözler size tanıdık geliyorsa siz de ghosting kurbanı olabilirsiniz.

Günümüz ilişkilerinde sıklıkla rastladığımız, beklenmedik bir şekilde ortadan kaybolma durumuna “ghosting” denir. Bu terim ingilizcede “hayalet” anlamına gelen ghost kelimesinden türetilmiştir. Bir ilişkiyi bitirmek için karşıdaki kişiyle iletişime geçmeden aniden sonlandırmak, herhangi bir açıklama yapmadan bütün iletişimi kesmektir.

Ghostingin günümüzde bu kadar yaygınlaşan bir sorun olmasının nedenlerinin başında sosyal medya gelmektedir. Artık iletişim ve ilişki kurulabilen en geniş mecra sosyal medya siteleri olduğu için kişilerin birbirini tanıma ve hayatlarından çıkarma süreleri de çok kısadır. Sosyal medyada sayısız insan olması sayısız seçenek anlamına gelir. Durum böyle olunca çiftler arasında çıkan en ufak bir pürüzde partnerlerden biri şu şekilde düşünmeye başlar: ‘Bu hareketiyle uğraşmak yerine bu davranışı sergilemeyen birini bulurum’. Ardından ortadan kaybolur ve sonsuz seçeneklere geri döner.

Sıklıkla sanal alemdeki beğenilerle başlayan ilişkilerde, kişi ayrılmak istediği zaman partneriyle konuşmak yerine hayalet olmayı seçiyor. Bu yüzden birden bire başlayan ilişkilerin sonlandırılması da tek tuşla silinerek ya da engellenerek bitiyor. Birbirini tanımak için emek verilmeyen sevgiler, en küçük bir problem karşısında da kestirilip atılabiliyor. Genellikle gençler arasındaki ilişkilerde sık görülen ghosting, psikolojik şiddetin bir türüdür. Sorumluluk almak yerine ilişkiden kaçmak karşıdaki kişiyi psikolojik bir çıkmaza sürükler. Karşıdaki kişide hayal kırıklığı yaratarak ciddi zarar veren bu ilişkiler genellikle kısa süreli olan ve bağlılığın kurulmadığı ilişkilerdir.

Ghostinge maruz kalan kişinin kendine olan güveni zedelenir. Kendini değersiz ve yetersiz hisseder. Benlik saygısı azalır. Yaşadığı duygusal şiddetten dolayı kendini suçlar. Yoğun öfke, üzüntü, huzursuzluk ve hayal kırıklığı hisseder. Duygusal anlamda zor bir dönem geçirdiği için fiziksel ve psikolojik belirtiler ortaya çıkabilir. Ağlama krizleri, stres, anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar başlar.

KİMLER GHOSTİNG YAPAR? NASIL DAVRANIRLAR?

Çoğunlukla kaygılı veya kaçıngan bireylerde görülür. Karşı tarafla zaman geçirdikten sonra ortadan kaybolurlar ve bir açıklama yapma gereği duymazlar. Karşı tarafa değer verdiğini hissettirmezler. Sürekli eleştiri halindedirler ve sizde gün sonunda kendinizi yanlış bir şey yapmış gibi hissetmeye başlarsınız, suçluluk hissedersiniz.

Görüştüğünüzde ellerine sürekli telefon alırlar, sürekli meşgulmüş havası vermeye çalışırlar. Sizinle konuşurken fazla göz kontağı kurmaz. Evet seni dinliyorum der fakat sürekli eli telefondadır, sürekli bir şeylere bakarlar.  Görüşmek istediğinizde bu aralar çok meşgulüm, yorgunum, yoğunum gibi cevaplar verirler. Kaçıngan tavırlar sergilerler. Tamamen bu ilişkide yokum da diyemiyor yokum da diyemiyor. Bir süre sonra sizde kendinize acaba “ben onun üzerine çok mu gidiyorum? Çok mu sıkıyorum?” diye sorular sormaya başlarsınız. Karşı tarafı sıkmamak adına “peki müsait olduğunda görüşürüz” gibi cevaplar vererek geri dönüt beklemeye başlarsınız. Görüşmeler çoğu kez olmaz, sonrasında siz geri adım atarsınız, bu kez  karşı taraf bağ kurmaya başlar ve dengeniz bozulur.

BU DURUMDAN NASIL KORUNABİLİRİZ? NELER YAPMALIYIZ?

- Flört etmeye başladığınız kişiyle mesajlaşma periyodunu uzatmadan gerçekten o kişinin sizin hayatınız için doğru kişi olup olmadığına karar verin.

- Davranışlarınızda net, tutarlı ve açık olmaya özen gösterin.

- Flört etmeye başladığınız kişiye kendinizi tanıtabilirsiniz ancak onu memnun edebilmek için kendi sınırlarınızın dışına çıkmayın.

- Partnerinizin ilişkinizi neden bitirdiğine dair bir konuşmanız ya da mesajlaşmanız yoksa bu konuyla ilgili kendinizi suçlamayın.

- Duygularınızla yüzleşmeyi seçin.

- Durumu anlamlandırmaya çalışmayın. Karşınızdaki kişinin davranışlarını mantıklı bir kalıba oturtmaya çalışsanız da kimsenin zihnini okuyamazsınız. Sonsuz senaryolar yalnızca sizi yoracaktır.

Şunu unutmamalıyız ki;

“Bunu birçok kişi yaşıyor, bunu sizin şahsınıza yapmadı. Kişiselleştirme yaptığınız için kendinizi suçlu hissedeceksiniz. Bunun sizinle bir alakası yok, bu karşı tarafın ilişkiyi bilmemesi ile ilgili.”