* Bu şehrin lokomotifi konumundaki TPAO’nun dününü incelediğinizde ilginç hikayelerle buluşuyorsunuz. Bir zamanlar büyük imkanların olduğu TPAO’da ‘yok’ yoktu. Dönemin petrol mühendislerinden Atilla Sefünç; “TPAO kurulduğu günden bugüne kadar 2 önemli beyin göçü yaşamıştır. Bunlardan birinci 12 Eylül 1980 askeri darbe sonrasıdır” diyor…

*TPAO’nun eski bolluk dönemi ile şimdilerdeki durumu mukayese etmiyoruz. Ancak bu coğrafyada güzellikler bırakan TPAO’nun o eski yönetici ve emekçilerinin anılarını da Batman Çağdaş okurlarıyla bu hafta sonu paylaşmak istedik. TPAO’da dönemin yöneticilerinin neler yaşadıklarından birkaç anı... O dönemlerde Batman’ın çevresindeki dağlarda ‘Ceylan’lar gezermiş. Ördek ve Poy kuşları da bolmuş.

TPAO’DA BEYİN GÖÇÜ
80 DARBESİNDE YAŞANMIŞTI
TPAO’nun dünü ile bugününü mukayese etme gibi bir düşüncemiz yok.

Biz petrolcülükte bir zamanlar, bu coğrafyada ne şartlar altında çalışan o fedakar eski petrolcülerin öykülerine yer veriyoruz.

Eski petrolcülerin düşündüren anılarından bir kesiti siz değerli okurlarımızla paylaşmayı bir görev bildik.

Dünden bugüne petrolcülerin ne şartlarda görev yaptıklarına dikkat çekiyoruz.

1990’lı Yıllara kadar büyük imkanlara sahip olan o TPAO’dan çok uzağız elbette.

Buna rağmen TPAO ‘Kara altın’ üretiminde gerilemiyor.

Son yıllardaki tasarruf tedbirlerine rağmen TPAO Batman Bölge Müdürlüğü üretimde rekor kırdı.

Son 3 yılda TPAO, petrol artışında yüzde 40’ı oranına çıktı.

Bu veriler elbette TPAO için önemli.

TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’nde görev  yapan eski petrol mühendislerinden  Atilla Sefünç, TPAO’nun 1980 darbesi sonrasında beyin göçü verdiğine dikkat çekiyor:

“TPAO kurulduğundan bugüne kadar 2 önemli beyin göçü yaşadı. Bunlardan birincisi 12 Eylül darbesi sonrasıdır. Bu dönemde proje kadrosunda bulunan petrol jeoloğu, jeofizikçiler ve petrol mühendislerinden oluşan güçlü bir grup yurt dışına gitti. TPAO’nun beyin göçü 1981 yılının ortalarına kadar sürdü. TPAO’da ikinci göç ise 2001’de yaşandı. Bu dönemde çoğunlukla 40 yaş üstü deneyimli personel ayrıldı. Kanaatimce darbe sonrasındaki beyin göçü, petrolcülükte nesiller arası bilgi birikiminin aktarılmasına engel olmuştur.”

Yurtdışındaki çalışma koşullarının ağırlığını da hatırlatmadan edemiyor Sefünç:

“Hasret, iş stresi ve gelecek kaygısı insanı yıpratır. Çünkü ben de bu sıkıntıları bizzat yaşadım.”

BATMAN’IN DAĞLARINDA
CEYLANLAR VARDI
1950 ve 1960 Yıllarda TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan o eski petrolcülerin yaşadıkları ilginç anılar da var.

TÜPRAŞ Batman Rafinerisi eski Müdürlerinden Hasan Göker, yorucu çalışma temposundan uzaklaşabilmek için hafta sonları ava çıktıklarını anlatıyor:
“Batman’da hepimiz yoğun bir çalışma temposundaydık. Cumartesi günleri de tam gün çalışırdık. Pazarları ise dinlenmek için fırsat bulduğumuzda ava çıkardık. Bir sabah ‘Cemil kaptan bir Ceylan vurmuş’ diye bir haber yayıldı. Ardından garaj amiri Nejdet büyük bir üzüntü içinde çıka geldi. Meğerse petrol işçilerimiz o’na bir Ceylan armağan etmişlerdi. Cemil Usta da uzun süre garajda o Ceylan’ı besledi.”

BİR AV HİKAYESİ DAHA…
Hasan Göker, av döneminde yanlış hedef seçen Kenan İşman’ın anısı da şöyle anlatmış:
“Rafineride ava çıkan arkadaşlarımızdan biri de Kenan İşman’dı. Mevsim ördek ve poy mevsimiydi. Poy, beyaz iri bir kuş olduğu için avcıların gözdesiydi. Bir gün Kenan bey, üzüntülü olarak yanında köyde oturan bir vatandaşla ofise geldi. O dönemlerde yöre halkı tipik giysi olarak beyaz uzun bir don üzerine yine beyazdan kumaştan mini bir etek giyerdi. Çalılıkta abdest alırken bu beyaz etek çevrede görünmemek için örtü gibi kullanılırdı. Arkadaşımız Kenan, çalılar arasında hareket eden bir beyazlık görünce çiftesini ateşlemiş, köylü vücuduna birkaç saçma yiyince can havliyle fırlamış. Köylünün tedavisi kısa sürdü ama adam aylarca gelip Kenan’dan para aldı.”

“TARİHİ İŞLETME DEFTERİMİZ BATMAN’DA”
Batman Rafinerisi’nin eski yöneticilerinden Nevzat Yıldırım da Batman’la ilgili ilginç bir anısını şöyle dile getirmiş:

“Batman Rafinerisi’nde kalın kaplı büyük bir işletme defteri açıldı. Amerikalı yapılması gereken işleri İngilizce olarak yazıyordu. Biz ise yapılan işleri Türkçe olarak yazıyorduk. Böylece bu defterle, ABD’liler kendi aralarında, biz de kendi aramızda anlaşıyorduk. Kendi aramızdaki anlaşmazlıkları da bazen komik, bazen sert bir şekilde defterde yer alıyordu.  Batman’dan ayrıldıktan çok uzun seneler sonra bir kongrede Batman Rafinerisi’nden gelen genç mühendislerle tanıştım. Beni ismimden tanıdılar. Anlattıklarına göre, bizim dönemimizdeki işletme defteri tarihi bir belge olarak Batman’da saklanıyor  ve okunuyormuş. Genç mühendisler defterdeki yazıyı okumuşlar. Genç bir mühendis ‘Sizin Y harfleriniz biraz farklı’ deyince doğrusu şaşırdım.”

“EMRE AMADE BİR MÜHENDİS…”
Eski petrolcülerden Nevzat Yıldırım, 1955’li yılların zorlu şartlarına dikkat çekiyor ve ekliyor: “O dönemler yabancı mühendislerle çok sürtüşmem oldu. Özellikle beni hiç sevmezlerdi. Onları zaman zaman eleştirirdim. Bazen kendi bildiğimi yapardım. Genelde haklı çıkıyordum. Amerikalılarla çalıştığımız yıllarda, Türkiye’den malzeme temini imkanı yok gibiydi. En uzak bir şeyi dışarıdan getirmek için 6 ay ile bir sene arası zaman alıyordu. ABD’liler burada uzun süre kalacaklarmış gibi davranıyorlardı.  Bazı arkadaşlarımız da onların gözüne girme çabası içindeydiler. Yabancılardan biri bir mühendis arkadaşıma, İngilizce bir şey söyledi. Bizim ki ‘hazır ol’ durumuna geçip ‘Yes, sör!’ deyip dışarı fırladı. Bir tur atıp yanıma geldi; ‘Yahu bu adam bana ne demişti’ diye sordu…”

Evet bir zamanlar Batman’da petrolcülükte tarih yazan eski petrolcülerin anılarından kısa bir kesit…

Kalın sağlıcakla…