*Batman, petrolün başkenti... Bu şehir ve çevresi, 70 yılda 450 Milyon varile yakın üretim gerçekleştirmiş. Petrolün dağı Raman’da halen günde 7 bin varil üretim elde ediliyor. İşte yıllar öncesinde ne zor şartlar altında ‘kara altın’ı yeryüzüne çıkaranların öykülerine Batman Çağdaş yer veriyor. O fedakar petrolcülerin unutulmaması için de adlarının unutulmaması gerek…

*Batman’da eski petrolcülerin unutulmaya yüz tutan hikayelerine olabildiğince yer veriyoruz. TPAO tesislerinin bulunduğu Site Mahallesi’ne gittiğinizde Kapalı spor salonunda eski petrolcülerden Melih Genca’nın adı var. TPAO’nun emektar stadına komşu olan Park’a da eski petrolcülerden Tuncay Tumay’ın adı verilmişti. TPAO yine ahde vefa da bulunmuş. Petrolle büyüyen bu şehirde tek bir petrolcünün adı cadde ve sokaklarda nedense yok…

BATMAN ‘KARA ALTIN’DA HEP ÜRETTİ
1948 Yılında petrolün keşfedildiği Raman Dağı’nda üretim kesintisiz devam ediyor.

Bu sahadaki 239 kuyuda günlük petrol üretimi 7 bin varil.

Yine petrolün keşfedildiği bu sahadaki ilk kuyu Raman-8’de şu ana kadar 1,3 Milyon varil petrol üretimi elde edilmiş.

TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı kuyularda bugüne kadar 450 milyon varile yakın üretim gerçekleştirilmiş.

TPAO’nun bölgede günlük petrol üretimi ise 35 bin varilin üzerine çıkmış.

Son 3 yılda petroldeki artış oranı ise yüzde 40’a ulaşmış.

TPAO Batman Bölge Müdürlüğü, 2000 çalışanıyla petrol üretmeye devam ediyor.

Bu rakamlar, Batman’ın ‘kara altın’da hep üreten şehir olduğunu gösteriyor.

Eski petrolcülerin keşfettikleri sahalarda şimdi de izlerinde giden genç kuşak petrolcüler var.

İşte bu nedenledir ki, Batman ‘kara altın’ın başkentidir diyoruz.

Bakın, eski petrolcüler ne şartlarda petrol aramışlar, ne çileyle ‘kara altın’a ulaşmışlar.

Keşke o petrolcülerin adlarını bu şehrin, bazı cadde ve sokaklarında yaşatabilseydik.

Gerçi, yerel yönetimde de manzara böyle. Bu şehrin temelini atan Belediye Başkanı merhum Mustafa Ramanlı’nın adı halen bir güzergahta olmaması, bu şehir için büyük bir eksidir.

Vali ve Belediye Başkanvekili Hulusi Şahin, merhum Ramanlı’nın adının içinde yer aldığı bazı isimleri yakın bir sürede şehrin bazı güzergahları ile caddelerde yaşatılacağının müjdesini vermişti.

1960’DA GAZLI BUZDOLABI
1958 Yılının Haziran ayında TPAO’da işe başlayan Fahrettin Baturer’e ‘Efsane Kamp Amiri’ lakabı verilmişti.

Baturer, 60’lı yılların başında kırsal alanda kurulan ‘Çadırlı Kamplar’da aylarca kaldıklarına dikkat çekiyor: “O yıllarda Nisan ortalarında araziye çıkar. Aralık aylarında Batman’a dönerdik. Şanlıurfa-Bozova ilçesinden 40 kilometre uzaklıkta kampımız vardı. Mutfakta pompalı gaz ocaklar kullanılıyordu. Buz ihtiyacımız Şanlıurfa’dan getiriliyordu. 1961 yılının sonlarında çadırlı kampları terk edip ilçe merkezlerinde kiraladığımız evlerde kaldık. TPAO bir daha da çadırlı kamp kurmadı.”

Kamp Amiri Baturer, o dönemlerde bölgelerdeki ilçe ve beldelerin birçoğunda elektriğin olmadığını da söylüyor:

“Güneydoğu’nun bir çok yerleşim biriminde elektrik yoktu. İlk buzdolabımız 1961 yılında gazla çalışıyordu. Zemini iyi tesviye edilmeseydi ve düzgün bir yerde kurulmamış olsaydı, dolap çok ısınırdı. Ocak vazifesi görürdü.”

TPAO’nun çadırlı kamplarında bir başka çileyi şöyle anlatıyor Fahrettin Baturer:

“Arazide su ihtiyacımızı branda torbaları ile giderirdik. Yaya çalışmalarında  su içerdik. İlk termoslarımızı 1962 yılında aldık. Çadırlı kamplarda su ve banyo ihtiyacımızı benzin varillerinden yaptığımız su depoları ile temin ederdik. Yaz aylarında su çok ısındığından ancak gece geç saatlerde yıkanabilirdik.”

“TELEVİZYON VE BUZDOLABI YOKTU”
TPAO Genel Müdürlerinden Özer Altan, 1950’li yıllarda petrol aramacılığının yapıldığı Kurtalan çevresinde çektikleri güçlükleri şöyle özetlemiş: “Yıl 1953’ün bahar mevsimiydi. O zamanlar şimdi ki gibi buzdolabı ve televizyon yoktu. MTA’dan bize bir paket ulaştı. Beyaz, koskocaman bir buzdolabıymış meğer. Gazla çalışıyordu, buzdolabını biliyoruz da. Gazla çalışanı hiç görmemiştik o zaman. Sefa Ardıç kullanma talimatını okuyordu. Vanayı açıp kapa işlemlerini bize anlatıyordu. Gaz yanıyordu ama yarım saat geçmeden sönüyordu. O’nu çalıştırmamız mümkün değildi, kullanmaktan vazgeçtik, bıraktık. O sırada yörede gezmekte olan İki İngiliz gördük ‘nerede kalabiliriz’ diye bize sordular. O dönemlerde otel de yoktu. Emniyet görevlilerine soruyorlardı. Emniyet mensupları da bizi tarif ettiler, konukları bize gönderdiler. Biz de bir okul binasını kiralamıştık, kampı oraya kurmuştuk. İki İngiliz’e ‘Hoş geldiniz. Madem yanımızda kalacaksınız. Hiç olmazsa bu buzdolabını çalıştırın’ dedik. Biraz uğraştılar, gece buzdolabını çalıştırdılar. İngilizler ertesi gün ayrıldı. Buzdolabı 3-4 gün çalıştı. Daha sonra soğutacağına, ısıtmaya başladı. Nereden gaz konacak,ne-nasıl olacak, bilemediğimizden bir türlü beceremedik. Buzdolabından vazgeçtik, yine eski usul buz ve kar sandıklarımıza döndük.”

PETROLCÜLERİN ADLARINI YAŞATMAK…
Bundan yaklaşık 15 yıl öncesiydi.

Batman’da görev yapan ilk petrolcülerden merhum Abdurrahman Durukal’ın konuğu olmuştuk başkentte.

Ziraat Odası Başkanı Nizamettin Aydiş ve yine TPAO’da yıllarca görev yapan merhum Halit Edip Özcan da Durukal’ın sohbetindeydi.

Türkiye’de ilk petrol mühendislerinden Durukal, 1945’ten 1955 yılına kadar Batman çevresindeki dağlarda görev yapmış. Raman, Batı Raman, Garzan ve Kurtalan-Mağrip gibi petrol sahalarında yılları geçen Durukal, vefatından önce anlamlı bir mesaj vermişti:

“Ömrümüzün bir bölümü o petrol dağlarında geçti. Yöreyi çok ama çok seviyoruz. Petrol aramalarının yapıldığı yerlere yakın yerleşim yerlerinin başta yol olmak üzere bir çok sorununu çözmeye çalıştık. Bu TPAO’nun bir göreviydi ama gönül arzu ederdi ki, ilk petrolcülerin isimlerinin o petrol şehrinde yaşamasıydı.”

Evet, o sohbetin tanıklarından biri de Batman Ziraat Odası Başkanı Aydiş’tir.

Nedense bu şehri var edenlere karşı; ahde vefayı unuttuk.

Kısacası; bu şehir eski petrol emekçilerinin de adını yaşatmalıdır.

Kalın sağlıcakla…