Her geçen gün daha fazla insan kentsel alanlara göç etmektedir. Dünya nüfusunun büyük bir bölümü bugün kentsel alanlarda yaşamaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde trafik karmaşası üstüne artış gösteren nüfusa ve otomobil sahipliliğine ve kullanımına bağlı olarak artmaktadır.

Özellikle sanayileşmiş ülkelerde, yaşam seviyesinin yükselmesi ile otomobil ulaşımına dayalı olarak yerleşim alanları yayılmakta, yerleşim yoğunluğu azalmaktadır. Kent içi seyahatlerin toplam maliyeti doğrudan kentsel yoğunluğa bağlıdır.

Kentlerin kırsaldan yani köy yaşamından farklı bir konumlanma durumu olduğu da aşikar. Bu olunca da doğal olarak bir planlamadan söz etmek gerekmektedir.

Kentlerin nasıl şekilleneceği o kentin imar planları ile belirlenir. Yapılar, sosyal alanlar, yollar, okullar, akaryakıt istasyonlarının yeri, yeşil alanlar hep bu imar planlarında belirtilir ve uygulama da o çerçevede yürütülür.

Kentlerin imar planları ne kadar uzun vadeli ihtiyaçları karşılayacak düzeyde hazırlanırsa o kadar rahat düzenleme imkânlarına da sahip olunur.

İmar planlarının Belediyeler tarafından hazırlandığını ve uygulandığını da belirtemeye gerek yok her halde.

Normal dönemlerde normal şartlar altında hazırlanıp uygulamaya konulan planların insanların ihtiyaçlarına cevap vermesi de normal olmaktadır. Ancak bir yerdeki gelişmeler anormal olarak vuku bulursa o zaman normal sonuçlar çıkarmak da pek mümkün olamamaktadır.

İlimiz olağanüstü gelişen bir yerleşim yeridir. 1950’li yıllarda Belediye Teşkilatına kavuşmuş 2018 yılına gelindiğinde ise nüfusu 600 binlere dayanan bir kent olmuştur. Dolayısıyla net olarak söylemek gerekirse kent beklentilerin üzerinde bir nüfus göçüne sahip olmuş ve imarlaşma olayı kontrolden çıkmıştır. Toplumsal sorun haline gelen göç nedeniyle insanların temel konusu “yaşamaya çalışmak” olunca düzenli bir yapılaşmanın kontrol altında tutulması da mümkün olamamıştır.

Bu gerçeğe rağmen yeni imara açılan bölgelerde de ya da yeni oluşan ve gelir durumu iyi olan mahallelerde de imar palanlarının düzgün uygulandığından söz etmek ne yazık ki mümkün değil.

Kent durmadan gelişme göstermiş, büyümüş, yayılmış ama aynı oranda sosyal donatı payı gelişmemiştir. Yollar hesaplanırken yeterli alan bırakılmamıştır. Otopark alanları uygulamaya geçirilmemiştir. Sonuçta insanlar araçlarını park edecek yeterli alanlar bulmadıklarından ana arterlerin kenarlarını park yeri olarak kullanmaya başlamış bu durum da ulaşımın aksamasına neden olmuştur.

Esnafların belirli alanlarda toplanması çalışmaları da tamamlanmadığından bazı yerlerde trafik çile olmaya başlamıştır.

Ancak kent ulaşımının düzenli hale getirilememesinden herkesin sorumluluğunun bulunduğunu da belirtmemiz gerekmektedir. Otoparkın yanında park edip aracını otoparka çekmeyip şikayet eden vatandaş, Cadde ortasında inşaat demiri döken esnaf, kaldırım üzerine mal yığan dükkan sahibi, yaya kaldırımının üzerine aracını çekip park eden araç sahibi, otobüs ve minibüs durağının önüne araç park eden sürücü ulaşım sorununun oluşumunda rol sahibi değil midir?

Kent yapılaşmasındaki eksikliklere rağmen trafik kurallarına uyulması ve var olan imkânların kullanılması durumunda ulaşım konusunda birazda olsa rahatlayacağımızı söylemek mümkündür.

Belediye ulaşım gibi kentin önemli altyapı konusu olan bir konuda ulaşım birimine daha fazla takviyede bulunması gerekiyor.

Yani sonuç olarak tencere dibin kara seninki benden kara bir duruma gelmiş bulunmaktayız. Bu sorunun çözümü elbette mümkün. Bu konuda uzman olan ekiplerin katılımı ile hazırlanacak olan plan çerçevesinde kent ulaşım alanları yeniden düzenlenip yönlendirilerek kentin ulaşım sorunu çözüme kavuşturulabilir. Bu çerçevede Belediye ulaşım sorununu öncelikli konular içinde değerlendirmesi gerekmektedir. İl trafik komisyonunda da kent ulaşımının düzenlenmesi için gerekli işbirliğinin sağlanması kararının alınması ve sorunun çözüme kavuşturulması için özel gündemli toplantı düzenlenmesi yerinde olacaktır. Gelinen aşamada şehir içi trafik sorununun sadece Belediye ile çözümü mümkün değildir. Diğer kurum, kuruluş ve kişilerin de üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekir.

Unutmamalıyız ki dünyanın en modern sistemlerini de getirseniz insanlar kurallara uymadıktan sonra düzeni sağlamak mümkün değildir.