*Batman Çağdaş’ın kırsal alandaki özel haber ile şehir merkezinde çözümü bekleyen sorunları takip ederek, sıcak gelişmeleri okurlarıyla paylaşabilen tek gazete. Şehrin gündemindeki devasa sağlık yatırımlarından 500 yatak kapasiteli hastane gibi önemli bir yatırım konusunda toplumu bilgilendirmek de bizim temel görevimiz…

*Gazete olarak bizim habercilik anlayışımız olayları çarpıtmadan, doğru ve objektif bir şekilde topluma duyurmaktır. Bu nedenle kırsal, şehir merkezi kadar bizim için her zaman haber değeri olan önemli bir alandır…

YENİ HASTANE ÇOK ÖNEMLİ

Korona salgını döneminde; Sağlık camiasında doktordan sağlık personeline, güvenlik elemanlarından temizlik görevlisine dek hakları ödenmez.

Batman sağlık teşkilatının bu yıl ki programında 500 yatak kapasiteli yeni hastane için olumlu gelişmelerden bizler de umutluyuz.

Çünkü, ihaleye çıkması an meselesi olan yeni hastane; korona salgını döneminde bu şehrin sağlık sorununu ciddi bir şekilde çözecektir.

Görevimiz, bu önemli yatırımın takipçisi olmak.

Kim ne derse desin, bu şehre bir çivi çakan her yatırımcının da yanındayız.

500 Yatak kapasiteli hastanenin sürecini takip etmek bizim için bir görevdir.

Güney çevre yolunda yapılması kararlaştırılan 500 yatak kapasiteli hastanenin temeli atıldığında; belki de bu devasa yatırım ‘Tıp Fakültesi’ne dönüştürülecektir.

Neden olmasın.

Bakın, Batman’ın Cudi Mahallesi kadar nüfusa sahip Iğdır, Üniversitesi’ne Diş Hekimliği Bölümü Fakültesi’ni alabiliyorsa, Batman neden altyapısı hazır ‘Tıp Fakültesi’ne kavuşmasın?..

*****

SIRASI GELEN AŞI OLSUN

Geçen Cumartesi Vali Hulusi Şahin, beraberinde Emniyet Müdürü Köroğlu Kıraç ve İl Jandarma Alay Komutanı Albay İsa Çakmak’la birlikte aşı olmak için Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeydi.

İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Pamukçu gözetiminde aşı yaptıran Vali ve Belediye Başkanvekili Hulusi Şahin, sırası gelen her vatandaşın aşı olmasının gerektiğinin altını çiziyordu.

Sağlık Bakanlığı’nın çağrısına uyan Batman’ın il yöneticileri aşı oldu.

Şimdi yüz yüze eğitim veren bazı öğretmenler de aşı sırasının kendilerine gelmesini dört gözle bekliyor.

Geçen gün aşı olmak için Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yolunu tutan bir öğretmen anlatıyordu:
“Artık okuluma, sınıfıma gitmek çocuklarımın gözlerinin içine bakmak istiyorum…”

Tarihte ilk aşının çiçek aşısı olduğu ve Çinliler tarafından bulunduğu biliniyor. Ülkemizde ilk aşı çalışmaları ise Osmanlı döneminde başlamış. Hatta İngiliz elçisinin oğluna İstanbul’da çiçek aşısı yapılmış.

1987 Yılında Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesi) kurulmuş. Bu kurum aynı zamanda ilk kuduz merkezi olmuş. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiş… Bu dönemde ilk çiçek aşısı üretim evi, difteri, sığır vebası, tifo, kolera, dizanteri ve veba aşıları hazırlanmış ve uygulanmış… Adını televizyonda duyduğumuz Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Cumhuriyet döneminin yıldızı olmuş. O bilim ve sağlık adına çok ciddi adımların atıldığı binada 1932 yılında kendi serumunu da üretmiş. O eski Enstitü sayesinde dışarıdan serum ithali durdurulmuş…

Pek çok araştırma ve çalışma sonucunda tifüs aşısı ve serumu üretilmiş. 1940 Yılında kolera salgını için bu binadan Çin’e aşı gönderilmiş.

Kısacası, Pandemi döneminde grip aşısı ve zatürre aşılarına ulaşmakta zorlandık. Aşı sayısı yetersizdi. Zatürre aşısı olabilmek için koyulan kriterler kafa karıştırıcıydı.

Dünya Sağlık Örgütü, bu tür bulaşıcı hastalıkların devam edeceğini her fırsatta söylüyor. Ülkemizde de aşı çalışmaları devam ediyor.

Çeşitli üniversitelerde aşı ile ilgili değerlendirmeler bize umut oluyor.

Neden ‘Aşımız’ olmasın?

Sağlıkla kalın…