Kadınlar hayatın her alanında.
Siyasette de….
Peki siyasete kuşak etkisi var mı?
Ayrıca kuşaklar arasında
kadınların etkisi…
En çok tartışılan konulardan biri.
Yaşlı nesiller tükenip
yerlerini daha feminist bir kültürde yetişen
genç kadınlar alıyorken,
kadınların sola eğilimlerinin devam etmesi ve
cinsiyet ayrımını genişletmesi muhtemel
fikirleri ileri sürüldü.
Yakın zamanlarda yapılan sosyal çalışmalarda
kadınların kendilerini politik olarak
nasıl tanımladıklarına bakıldığında
"ideolojik cinsiyet farkının
1990'ların ortasından bu yana
büyük ölçüde istikrarlı olduğu" bulundu.
Bu bulgunun iki büyük nedeni vardı.
Birincisi, genç kadınlar
(X Kuşağı, Y kuşağı ve Z Kuşağı),
Yaşlı kuşak anneleri ve büyükannelerinden
genel olarak belirgin şekilde
daha ilerici siyasi görüşler sergilemiyorlardı.
Değişimin çoğu, eski nesillerdeki
keskin bir kırılmanın ürünü olarak değerlendirildi.
Bu durum 1960'lar sonrası
feminist faaliyetlerdeki yükselişin
önemli bir dönüm noktası olduğu
teorisiyle tutarlıydı.
İkincisi, cinsiyet farkının doğası
ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösterir.
Bazı ülkelerde erkekler de
siyasetlerini kadınların yanında değiştirdi.
Bazı ülkelerde hem erkekler
hem de kadınlar sola kayarken,
bazılarında ikisi de sağa kaydı.
Avrupa’daki değişimlere bakıldığında;
Yapılan çalışmalara göre ileri sürülen
teorilerden biri dini bağlam.
Avrupa'da çoğunluğu Protestan olan ülkeler,
çoğunluğu Katolik olan ülkelerden
daha büyük cinsiyet eşitsizliğine sahip görünüyor.
Ancak dindarlık teorisi henüz kanıtlanmış değil ve
bir teoriden ziyade bir varsayım olarak görülüyor.
Bütün bunlar, dünya çapında
cinsiyet ayrımında tutarlı bir kalıp
olmayabileceğini gösteriyor.
20. yüzyılın sonlarındaki
hızlı değişimlerden sonra,
cinsiyet dışındaki faktörler
(hem ülkeler arası hem de belirli ülkelerde)
erkeklerin ve kadınların siyasi görüşlerinin
belirlenmesinde önemli rol oynuyor olabilir.
Genç insanların geliştirdiği siyasi kimlikler,
yani siyasi sosyalleşmeler
yetişkin hayatlarının büyük bir kısmında
kalıcı olma eğilimindedir.
Bir zamanlar çağdaş olayların belirlediği
ideoloji ve partizanlık kalıplarını bozmak zordur.
Bu nedenle toplumsal cinsiyet politikalarının geleceği
nereye evrilir şimdiden bilebilmek zor.