*14 Mayıs seçimine 48 gün kala siyasette az da olsa bir kıpırdama var. Tabanı olan bazı partilerde aday bolluğu var. Temayül yoklamasından sonra bakalım, partilerde nasıl bir liste ortaya çıkacak?

*Petrolün başkenti Batman’ın akarsularından geçen petrol boru hatları şimdikinin sorunu değil, dünden günümüze gelen önemli bir mesele. Batman Çayı altından 59 yıl önce geçirilen boru hattında yaşanan sızıntı; akarsuyun bir bölümünü kirletti. Kozluk Şelmo petrol sahasından baraj havzasına akan atıklar hep tartışma konusu…

TABANI OLAN PARTİLERDE ADAY BOLLUĞU

Bölgemizde tabanı olan partilerde şu günlerde aday adayları temayül yoklamasından çıkacak sonuçları merak ediyor.

Temayüldeki oyların adaylara nasıl yansıyacağını da zaman gösterecek.

AK Parti’de 34 aday adayı temayül yoklamasından geçti.

Sonuçlar elektronik ortamda genel merkeze bildirildi.

Tabanı olan HDP’de ikinci parti konumundaki Sol Yeşil Parti’de de aday bolluğu yaşandı.

Eski ve yeni politikacıların müracaatlarını geçen hafta yaptığı Sol Yeşil Parti’de de temayül yoklaması merak ediliyor.

Biliyorsunuz, Milletvekili aday adayları müracaatlarını Mardin’e yaptı.

Sürpriz isimlerin de yer aldığı Sol Yeşil Parti’de bakalım listede kimler yer alacak?

CHP’de de haftalar öncesinden adaylığını açıklayan Hüseyin Yaşar’ı ilk sıra için diğer adayların zorlaması mümkün değil çünkü Yaşar, 20 yıldır bu partinin İl Başkanlığını yapıyor.

Aynı zamanda Yaşar, MKYK üyesi.

Yaşar’ın birinci sıra yeri garanti.

CHP’de diğer 14 aday arasında kimin ikinci sıraya yerleşeceği de merak konusu.

DEVA Partisi’nde de avukat Melik Müjdeci, İl Başkanlığı görevini başarıyla yapmış isim. Müjdeci, diğer partilere göre seçim kampanyasına haftalar öncesinde start vermişti. Şimdi de Milletvekili olmak için ilk adımı attı.

Güler yüzlü insancıl, çalışkan ve herkesle barışık bir politikacı profilini çiziyor.

Müjdeci, politikada bu kenti en iyi şekilde temsil edeceklerden bir sima.

Diğer partilerin aday adaylarına gelince; elimizde net bir liste olmadığından bir değerlendirme yapmak erken ama listeler netleştiğinde onlarla da değerlendirmemiz olacak.

ÇEVRE KİRLİLİĞİ YILLARIN SORUNU

1947 Yılında Raman Dağında ‘kara altın’ın bulunmasıyla birlikte hampetrol bir süre tankerlerle  İskenderun-Dörtyol-Botaş’a taşınmıştı.

Bu taşımacılık, 1964’ten sonra son bulmuştu.

Halen günümüzde Batman’dan boru hattıyla diğer bölgelere ulaştırılan ham petrol maalesef yer yer çevreye olumsuz etkileri de yansıyor. Çelik boru hattı; tam 59 yıl aradan sonra delindi. O dönemlerde İsrail ve Yugoslavya'dan satın alınan Boru hatlarının uzun yıllar elden geçirilmemesi de ayrı bir sorun. Bakın geçen hafta Balpınar beldesine yakın alandan ve Batman Çayı içinden geçen geçen boru hattından sızan tonlarca hampetrol akarsuya yayıldı ve Ilısu Baraj alanının birleştiği noktaya kadar ulaştı.

BOTAŞ, AFAD ve diğer kurumlar, petrol atıklarının daha geniş alana yayılmaması için bariyerlerle önlem aldı ama ne kadar kontrol altına alındı bilemiyoruz. Baraj havzasındaki canlıların çoğu o atıklardan etkilenmiştir.

Sadece Batman çayı değil geçmişte de Kozluk-Şelmo petrol sahasında benzer ‘çevre kirliliği’ vakaları Batman Barajı havzasında yaşandı. Yıllardır ABD'li firmanın petrol üretimini sürdürdüğü Şelmo sahasındaki petrol atıkları, Taşlıdere ve Kaletepe çevresindeki Batman çayı havzasında kirliliğe yol açtı.

Geçmişte baraj havzasında da çevre kirliliği yaşandı. Sayısız haber ve yorumlarla çevre kirliliğine dikkat çeken gazetelerden biri de Batman Çağdaş'tı.

Kısacası günümüzde çevre kirliliğine dünde bugüne bu şehirde yaşanıyor.

Geçici tedbirlerle bu iş olmuyor.

HASTAYI HASTA EDEN KUYRUK

Burası İluh Devlet Hastanesi… Batman’ın en eski sağlık kuruluşunda yıllardır manzara değişmedi. Yıllarca SSK ve Kadın Doğum Çocuk Hastalıkları hastanesi olarak hizmet veren hastane şimdilerde İluh Devlet Hastanesi dönüştürüldü ama ne yazık ki bu hastane de kuyruklar bitmek bilmiyor. Manzara hep aynı. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yükünü hafifletecek hastanedeki poliklinikler önünde biriken vatandaşların muayene çilesi hep aynı. Özel hastanelerdeki yüksek fiyatlar vatandaşı ister istemez kamu hastanelerine yönlendiriyor.

Doktor ve personel sayısının yetersizliği maalesef istenmeyen manzaralara neden oluyor.

11 Ayın sultanı Ramazan’da vatandaşlar daha çok iftar saati sonrası hastanelere akın edince, bu kuyruklar da kaçınılmaz oluyor. Oysa hastanelerin başhekimleri ramazan ayı geldi mi mesainin büyük bölümünü iftar sonrasına ayırmalı. Bakın, gündüzleri hastaneler boş fakat iftar sonrası neredeyse sahura kadar hastanelerde kuyruklar oluşuyor. 

Hastayı daha hasta eden bu kuyrukların artık son bulması için başhekimlerin önlem alması için personel ve doktorların çoğunu iftar sonrasında görevlendirilmeli.

Sıra yüzünden arbedelerin yaşandığı bu manzaralar son bulsun artık.

Sağlıktaki yöneticiler, lütfen iftar sonrası hastanelerin polikliniklerine bir göz atın.

Sağlıkla kalın.