*Futbolla ilgili bilmişlik taslamayacağımın bilinmesini isterim. Aynı zamanda bir kurumun, bir organizasyonun nasıl yönetilmesi gerektiğine dair ders verebilecek durumda olmadığımın bilinmesini isterim...
*Bu kısa görüşten sonra, şampiyonluğu burun farkıyla kaybetmemizin gerginliğinden dolayı, biraz alışılmış sakinliğimin dışına çıkacağım. Olağanüstü desteğe karşılık, yarısından fazlası elimizde olan şampiyonluğun, bir sabun gibi elimizden kayıp gitmesini hazmedemiyoruz...
ÖZELEŞTİRİ ZAMANI…
Spor, bir yönüyle gösteri sanatıdır.
Aynı zamanda iyi hazırlanmayan bir gösterinin seyirci tarafından nasıl eleştirildiği bilinegelen bir durumdur.
Futbol, diğer spor dalları karşısında, çok büyük sempati ve halk desteğiyle oynanan bir spor dalıdır.
Bu bağlamda arkasında muazzam bir halk desteği/seyircisi olan bir kulübün başarısızlığı, birincil olarak yöneticiye mal edilebilir.
Tabii oyuncuların da hatalarını ve performans eksikliğini hesaba katmalıyız.
Herhangi bir organizasyonda takım ruhuyla aidiyet ve başarı odaklı bir çalışma yürütülemiyorsa, öncelikle yöneticinin sorgulanması gerekir.
Futbol takımın teknik patronu, lider zihniyeti taşımıyorsa, takım hiçbir zaman istenen sonucu yakalayamaz.
Takım teknik heyeti, sadece futbol tekniğine odaklanıp sinerji yaratamıyor, takım üyelerini de başarı odaklı tek ruh haline getiremiyorsa ve bir de oyuncularda kaplan azmi yaratamıyorsa, anında özeleştiri verip ayrılması gerekiyor.
Takım insanlardan oluşuyor ve oyuncuları motive edip yüksek bir moralle halkın beklentisini başarıya ulaştırması gerekiyor.
Futbolda teknik konuları anlatarak ve sadece teknik konulara odaklanarak hiçbir maçın kazanılmayacağının bilinmesi gerekiyor.
Teknik bilgileri liderlik bilgileriyle birleştiremeyen hiçbir yöneticinin başarılı olamayacağını deneyimimiz ve tanık olduğumuz örneklerden biliyoruz.
Naçizane önerimiz; teknik bilgi, liderlik bilgisiyle birleştirilmeli ve takımı mutlak başarıya taşıyacak yöntemler bulunmalı.
Bunların yanı sıra, her oyuncu birer kaplan haline getirilmeli.
Umarız bu yazımızla ilgililerin gerekli dersleri çıkarıp, yeni sezonda, başta iş insanı Muzaffer Nasıroğlu’nun maddi manevi ve Batman halkının verdiği sınırsız desteğine karşılık gereken her şey yapılır.
Çünkü bir daha kayıp yaşamak istemiyoruz!
BİR SEZONUN EMEĞİ HEBA OLDU
Sarıyer’e son maçlarda direkt kaptırdığımız bir şampiyonluğun hazin öyküsünden sonra bir de bizim 18 puan gerimizdeki ve play-off’lara zor kalabilen bir Vanspor’a, penaltılarla yenilerek bir sezonun tüm emeği heba oldu, gitti.
Yazık, çok yazık.
Bir maç hariç ikinci yarının tüm maçlarında bu ekibin başında olan teknik direktör Serdar Bozkurt, teknik heyet ve öğrencileri, Batman’ın ayağına kadar gelen şampiyonluğa hazırlanamadılar.
Ben şahsi olarak, bu kulüp için her şeyi yapan iş insanı Muzaffer Nasıroğlu ile koyu taraftara çok üzülüyorum.
Final maçı öncesinde ne Galatasaray ne Fenerbahçe ne de Beşiktaş’ın yapamadığı bazı organizasyonları bile hayata geçirdi.
Batman’dan Kayseri’ye giden her konuğun ihtiyacı ne varsa karşılandı.
Bir de teknik heyet ile futbolculara şampiyonluk priminin en yüksek rakamı vaad edildi.
Ne teknik heyet ne de futbolcular karşılığını vermedi.
Bir de yoğun tempo içinde geçen sezonda üç kez hem hazırlık hem de kamp döneminde bizzat futbolcuları ziyaret eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Bakan Yardımcısı Zekeriya Kaya’ya şampiyonluğu armağan edemeyen teknik heyet ile futbolculara da ayrıca bir sitemim var.
Bu kadar imkan ve her türlü desteğin karşılığını, iki kez ayağınıza gelen şampiyonluğu göz göre göre hem Sarıyer’e hem de Van’a kaptıran başta teknik direktör Serdar Bozkurt’a sormak istiyorum:
İkinci yarının 2’nci maçında görev aldığınız Kastamonu müsabakasında puan kaybıyla başladınız. Herkes 1-1’lik beraberlikle biten maçı normal karşıladı ve de yanınızda oldu.
Her maç sonrası bize söylediğiniz bir ayrıntı vardı:
“Sarıyer bizden daha iyi. Kadrosu geniş. Bu geniş kadro bende yok.”
O söz hâlâ kulağımda.
Unutmuş değilim.
Her müsabaka sonrası da açıklamalarınıza yer verdik.
Sarıyer’in masabaşı oyunlar başta olmak üzere ne entrikalarla şampiyon olduğunu da herkesle paylaşmıştık.
Haydi Sarıyer’i anladık.
Ya Batman’dan tam 18 puan gerideki Vanspor gibi play-off maçlarına zor kalabilen, yorgun bu ekibe karşı kaptırılan ‘şampiyonluğa’ ne diyeceksiniz?
Vanspor’un kadrosunun Batman Petrolspor’dan daha iyi olacağını söyleyeceğinizi duyar gibiyim…
Vanspor’daki bazı futbolcuların da önceki yıl şampiyon yaptığınız Iğdır’da öğrencileriniz olduğunu da biliyoruz.
Bir soru daha sormak istiyorum: Sarıyer ve Van’da olup da bizde olmayan ne var?
Bir uzun soru daha soralım:
Üç teknik direktörün görev değiştirdiği ve Vanlı yerli bir antrenörün, sizin gibi şampiyonluk yaşamış bir teknik adamın elinden 1. Lig kupasını nasıl aldığının farkında mısınız?
Van’daki bazı öğrencilerinize final maçında neden önlem almadınız? Sorular çoğaldıkça canımız sıkılıyor.
Dedim ya; şimdi kalkıp Van’ın ileri uç ve orta elemanlarının bizden daha iyi olacağını söyleyeceksiniz galiba.
Play-offlara kaldıktan sonra Türkiye liglerinde belki de kamp yapan tek kulüp Petrolspor’du.
Çünkü futbolsever iş insanı Muzaffer Nasıroğlu, size her türlü imkanı sağladı ama siz karşılığını vermediniz.
TECRÜBE AĞIR BASMALIYDI
İş yoğunluğundan bu sezon sınırlı maç izleyebilen iş insanı Nasıroğlu, Şenol Fidan döneminde izlediği 2 maç ve Serdar Hoca döneminde de finali kaybeden Petrolspor’un galibiyet armağan etmemesi, teknik heyet ile futbolcuların eksiği değil mi?
Bu şehrin mazisi başarılarla dolu bir ekibe bu denli destek veren bu aileye ve de koyu taraftarlara şampiyonluk armağan edilmesi çok mu zordu?
Serdar Hoca’ya bir sorum daha var: İshak gibi penaltıları kaçırmayan tecrübeli bir orta saha elemanı, Adana maçından bu yana neden final maçına yetiştirilemediğini merak ediyorum.
Bir futbolcunun sakatlığı bu kadar uzun süre alabilir mi?
Pazar gecesi eğer penaltı atışlarında İshak olsaydı, belki de o tek penaltı vuruşunda Petrol turlardı.
Penaltılar denilince… Sizin gibi tecrübeli bir hocanın sezon başında Malatya kalecisi ile aynı takımda forma giyen Cengizhan’a penaltı kullandırması ne kadar doğruydu?
Yalçın, Samet ve hatta kaleci Yusuf dururken, Cengizhan’ın hangi köşeye topu göndereceğini kaleci hissetmişti ve turu da o kaleci aldı.
Elbette dünyanın en iyi futbolcuları da penaltı kaçırabilir.
Dünya kupasında da yıldızların penaltı kaçırdığını biliyoruz.
Ancak forma şansı bile bulamayan bir ismin bu atışı kullanması düşündürücü…
Altınordu, Batman’da son dakikalarda bize burada nefes kestirdiğinde “Eyvah, işimiz finalde zor” demiştik.
Korktuğumuz da başımıza geldi.
İnanın o yorgun Van karşısında Altınordu olsaydı, 1. Lige rahat çıkardı.
Geçen Cuma akşamı son idmanını Batman Stadı’nda yapan Kırmızı-Beyazlıların penaltı atışları beni çok ürkütmüştü.
Özetle; Serdar Hoca, teknik heyet ile öğrencileri kendi elleriyle bizden çok geride olan Van’a, avuçlarının içinde kupayı verdiler.
Koca bir yılın emeğine çok yazık.
Kaçan şampiyonluk sonrası şehrin kalbi olan Turgut Özal Bulvarına çok anlamlı pankartlar asıldı.
"Bir şehrin hayalleri asla yarım kalmaz"
Bunu da yapacak olanda kuşkusuz örnek iş insanı Muzaffer Nasıroğlu ve ailesidir.
Sonuç olarak; ilgililere sevincimizin kursağımızda kaldığını yazıp duyurmak istedik…