*Geçen hafta sonu Hasankeyf’teydik. Tarihi ilçenin eski hali ile yeni halini belgeleyen fotoğraf sanatçısı İrfan Tapan ile Hasankeyf kalesini turladık. O, 15-20 yıl öncesinde sayısız yerli-yabancı turistin çıktığı Hasankeyf, son yılların belki de en sessiz dönemi yaşıyor…

*Vali ve Belediye Başkanvekili Hulusi Şahin, iki yıl önce konuk ettiği dünya sanatçısı Ahmet Güneştekin ve beraberindeki yazarlardan Ertuğrul Özkök, İsmail Küçükkaya, Akif Beki ve Balçiçek İlter’le kale meydanda Hasankeyf’e yapılacak projeleri anlatmıştı. O projenin adı da Şap vadisi idi…

KALENİN TEK KAPISI VAR ARTIK

8’nci Sokak kısıtlamasında fotoğraf sanatçısı arkadaşım İrfan Tapan’la soluğu aldığımız Hasankeyf’te bambaşka bir manzara vardı karşımızda.

İki yıldır çıkmadığım tarihi kaleye; bu kez Karaköy (Reşiye) köyünün virajlı yollardan ulaştık Hasankeyf’e. İnişli-çıkışlı virajlardan Tapan’la soluğu aldığımız eski Karaköy yol güzergahında; tabiri caizse in-cin top oynuyordu.

Bir zamanlar, sayısız turistin kaynadığı ve piknik alanı sayılan Hasankeyf kalesinin arka bölümünde sadece kuş sesi vardı. Her yer sessizlik içindeydi.

Karşımıza çıkan Şap Vadisinin yarısı dolguyla doldurulmuş. Vadi’nin ortasına yapılan su arkları ve dinlenme-yeşil alan projesi henüz tamamlanmamıştı… Darphanenin bulunduğu küçük kale ile büyük kaleyi bir birini tamamlayacak dokuya uygun bir proje sürüyor tarihi ilçede.

2004 Yılına kadar Batman Kültür-Turizm haftası etkinliklerinin adresi konumundaki  Şap Vadisi’ne konuk olan yazar, sanatçı, bürokat ve üst düzey yetkililerinin büyük kaleye çıktıkları o taşlı merdivenler, çoktan dolgunun altında kalmış.

Kaleye çıkarken, yıllar öncesinden dört kapı vardı. İlk ve ikinci kapı yıllar öncesinden yıkılmıştı. Orta kapı, iki yıl önce arkeopark kültür alanına taşındı. Kaleye girişteki bir son kapı kaldı.

O merdivenlerin dili olsa da sayısız kişinin ayak izini anlatabilse.

Kaleden bakınca, o vahşi vadi yerini artık dinlenme yerleri-su arkına bırakmıştı.

DARPHANE MERDİVENLER!

Eskiden dağcılar dışında kimsenin çıkmadığı darphanenin bulunduğu küçük kaleye artık yolculuk daha kolay.

Artuklular ve Eyyübi döneminde uzun süre ‘darphane’ olarak kullanılan küçük kale üzerinde henüz bir arkeolojik çalışma yapılmamış.

İlk kez darphane merdivenlerini tırmanırken, eski Hasankeyf’in manzarası film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Kayaya oyulan merdivenlerin bitişiğindeki nöbetçi askerlerin gözetleme odaları, giriş bölümündeki sikke basım odası, devasa sarnıç ve su kuyuları, yüz yıllar öncesinde burada bir yaşamı anlatıyor.

12 Yıllık Hasankeyf’in dört bir yanını gezmiştim ama hiç çıkmadığım darphanenin bulunduğu yer; küçük kaleydi. O’nu da arkadaşım Tapan’la birlikte keşfetmiştik.

Devasa baraj gölü havzası, eski Hasankeyf’in yerleşim birimini yutmuş.

Moğolların saldırısında yıkılan 5000 yıllık tarihi köprü tamamen sulara gömülmüş.

Kaleye girişteki eski taş konaklar da barajdan nasibini almış.

Fatma Girik’in başrolünde oynadığı ‘Boş Beşik’ filmini çekildiği tarihi konak ise su seviyesinin azalmasıyla kafasını sudan yeni çıkarmış gibi önümüzde duruyor.

Dibindeki Selahattin Eyyübi Külliyesi’nin üzerinde devasa bir beton örtü var.

Hemen karşısındaki Kale Mahallesi’nde ise dedesi ile babasından kalan 3 katlı mağarayı terk etmemekte direnen Mehmet Tilki var… “Bu mağarada doğdum, bu mağarada öleceğim” diyen Tilki, 20 yıldır mağarayı modern konutlara değişmiyor.

KALE’DE TURİZM CANLANDIRILIRSA…

Yaklaşık 2 yıl önceydi. 

Dünya sanatçısı Ahmet Güneştekin’in konukları ünlü mimar Emre Arolat ve yazarlardan Ertuğrul Özkök, İsmail Küçükkaya, Akif Beki ve Balçiçek İlter idi… Kale meydanında tarihsever Vali ve Belediye Başkanvekili Hulusi Şahin, seçkin konuklara Hasankeyf’teki projeleri anlatırken kulak misafiri olmuştuk.

O örnek projelerden biri de Şap Vadisi’nde; yerli ve yabancı konukların dinlenebileceği yeşil alan-su arkları ve turistik gezi güzergahı idi… Bu proje tüm hızıyla sürüyor.

Bu proje tamamlandığında kaleye hayat verecek.

Hasankeyf’in dünü ile bugünü çektiği karelerle belgeleyen fotoğraf sanatçısı arkadaşım İrfan Tapan’la çıktığımız, Bizans döneminde yapılan büyük saray ile paratoner görevini üstlenen ve içi kurşunla doldurulan; bir dönemler de ‘gözetleme kulesi’ diye saray askerlerinin nöbet tuttuğu yerden Hasankeyf’in yeni yerleşim birimi ile baraj havzasını seyredince, son 3 yıldaki değişime tanık olduk…

Kimsenin kolay kolay fotoğraf çekmediği sarayın üzerinden Hasankeyf’in son karelerini donduran Tapan’la kaleden inince; gün batımında Tarih ve Dicle’nin o eşsiz manzarası bizi büyüledi.

Evet, Dicle Nehri, her ne kadar tarihi Hasankeyf’in eski yerleşim biriminin bir bölümünü yuttuysa da yine de arkadaşlıkları sürüyor.

Bugün de sessiz Hasankeyf’ten yazdıklarımız bu kadar…

Sağlıkla kalın…