*Batman Çağdaş, bugün yeni bir yıla daha ‘merhaba’ diyor. 36’ncı yıla veda edip ‘10 bin 340’ sayısıyla 37’nci yayın yılına giren Batman’ın ilk günlük gazetesi Çağdaş’ı, el dizgisiyle hazırladığımız ilk sayıları film şeridi gibi geçti gözümün önünden.

*O şirin ve küçücük petrol kentinin çevresindeki kara altın, güneşin yeryüzüne ilk saldığı ışınlarla buluştuğunda her yer aydınlanıp kara altına dönüştü, renklendi ve kalabalıklaştı…

ŞİRİN BİR PETROL KENTİYDİ
1955 Yılında ülkenin ilk rafinerisi Batman ovasına kurulduğunda, çevresinde parıldayan TPAO Sitesi, çağdaş çalışma koşullarıyla birleşince, çevre illerin haricinde, batı illerinde yaşayan insanların da ilgi odağı oldu. O küçücük İluh köyü büyüdükçe büyüdü. Zamanla bağlı olduğu Siirt’ten daha büyük bir kente dönüştü.

Batman ve petrol bir birini besleyen iki ana oldu.

Kentte ilk evler rafinerinin çevresine yapıldı, tıpkı annelerinin etrafında gelişi güzel oturan çocuklar gibi... O evler hiçbir mimari özelliği olmayan korunak sayılabilecek yapılardı. Bir yanda çağdaş yaşam koşulları, diğer yanda ilkel denilebilecek yaşam koşulları.

Batmanlılar, bu iki yaka arasında yeniden eskiye, eskiden yeniye doğru bir köprü inşa etti ve her gün bir yakadan diğer yakaya, bu zıt yaşamın bilinmezliğini taşıyıp durdular. Kentin büyümesiyle birlikte iki yaka insanı bir birine karıştı, kent renklendi, çiçeklendi. İnsan sıcakkanlığı iklim sıcaklığıyla birleşince de Batman ovası ısındıkça ısındı.

İşte Batman’ın dününü biraz da okurlarımıza anımsattık ve geçmişin o güzel günlerinin hayallerini kurup Batman Çağdaş’ın 37’inci yıldönümünde o yılların güzelliğini bu şehirde oturan herkese anlatmaya da çalışıyoruz.

UNUTMAK MÜMKÜN MÜ…

Örneğin, hiç unutmuyorum Batman’ın ilk gazetecisi merhum Nazım Sökmen’in ‘Batman’dan bildiriyor’ imzalı haberlerinin yayınlandığı Hürriyet Gazetesi’nin Türkiye baskısında çıkan haberlerini.

Ortaokulun ilk yıllarında matbaa ile ev arasında mekik dokuduğumda DDY peronunda aldığım Hürriyet Gazetesi’nde “Batman TPAO’da çalışan 10 sendikacı işten çıkarıldı” başlıklı haberin altında duayen gazeteci Nazım Sökmen’in ismini hiç unutabilir miyim?

Yine o dönemlerde bölgede iki eşkıya Ömer Bezek ile ünlü eşkıya Hakimo’nun yörede paylaşamadıkları dağların haberlerini Hürriyet Gazetesi’ne taşıyan Siirtli duayen gazeteci merhum Faruk Kılıççıoğlu’nun haberini hiç unutabilir miyim?

Yine 70’li Yılların başında çoğu Suriyeli olan şeyhlerin fotoğraflarını Batman ve çevresinde ‘Her derde deva, çaresizlere çare, evlere bereket getiriyor’ diye haberleştiren gazeteci Nazım Sökmen’in ulusal basında ses getiren haberini hiç unutabilir miyim?

1960 ve 70’li Yıllarda fotoğrafçılık sanatının yanı sıra Günaydın Gazetesi Batman İl temsilciliği yapan merhum Hüsamettin Turan’ın, İluh deresi yakınında oturan Mingo ve Ela ailelerinin ‘70 yılda 20 kişinin canına kıyıldı’ haberini satır satır okuduğum o gazeteyi hiç unutabilir miyim?

TARİH YAZAN DUAYENLER
Eski çarşı merkezinde şimdilerde 1’inci ile 2. Caddeyi bir birine bağlayan Celbekler Kuyumcular iş merkezi, Cumhuriyet meydanındaki merkez karakol sokağı ve Gülistan caddesi sokağına yolum düştüğünde hep hüzün basar beni.

Eski duayenlerden Nazım Sökmen, Haluk Yargıcı, Abbas Koyuncu ve ağabeyim merhum Enver Arslan’ı anımsarım ve o yıllara giderim. Batman’da ilk yerel gazetelerin çıktığı mekanların olduğu güzergahları düşünüyorum, bir daha da o günlerin gelmeyeceğini bilip ‘ah o günler ah’  diye hayıflanıp dururum kendime.

Rahmet ve saygıyla andığımız duayenleri hep ararız.

Onlar bu meslekte kısıtlı imkanlarla; bu şehrin sorunlarına ışık tutup toplumu aydınlattılar.

EYFEL NEYSE, RAFİNERİ KULESİ ÖYLEYDİ
Ülkenin ilk rafinerisi olan flair kulesi, sürekli ateş püsküren bir canavara benzetiliyordu. 1987 Yılında Hürriyet Gazetesi temsilciliğini aldığımda o kafes kuleyi haberleştirmiştim. Eyfel kulesi Paris için ne anlam ifade ediyorsa, bu kule de Batman için öyleydi.

80’li Yılların ortalarına doğru Batman hızla değişiyordu.

Batman’ın yerel medyasına da yenilik katan Batman Çağdaş’tı.

1984 Yılının Mart’ın da bahar, doğanın yücelikleri karşısında coşmuş, her yeri sevinçle karşılıyordu. Her yer bir bekleyiş, bir hazırlık içindeydi. İşte o güzel bahar atmosferinde Batman Çağdaş, nergisin kokusunu yansıtan bir havayla petrol kentinin dört bir yanına dağılmıştı.

Sessiz, kasvetli ve insansız 1990’lı yılların akşamlarında bile bizler gazeteyi hazırlamak için o tenha sokaklarda temkinli adımlarla yürürken, o geçtiğimiz yerlerin manzarası içten içe hüzünlendiriyordu bizi. Geçtiğimiz yerlerin daha önceki canlılığını düşündükçe hüzünlenirdik. Bir zamanlar bomboş ve insandan yoksun eski kent merkezinin o sokaklarında evlerden sızan ışıklar olmasa şehir ölmüş sanılırdı. Eski Tekel caddesindeki gazetenin eski komşuları da o adresten ayrılalı yıllar oldu artık.

İşte o günlerden bu günlere gelen Batman Çağdaş’ın sararan arşivine baktığınızda acı ve hüznü okuyabilirsiniz.

Kısacası; bugün Batman Çağdaş’ın okurlarına bu anlamlı günümüzde biraz da nostalji yaşattık.

Kalın sağlıcakla…