Önceki gece Batman’da bir taziyeye gitmeye çalışırken, sokak arasından yükselen gürültü dikkatimi çekti.

Oraya yöneldiğimde sokakta biriken büyük bir kalabalığın, bir cafenin önünde birikerek spor karşılaşmasını izlediklerini gözlemledim.

Meğer Galatasaray-Fenerbahçe arasındaki bir müsabakanın naklen yayınını televizyondan izlemeye gelmişler.

Cafe içerisinde yer kalmadığından kitle sokağa taşmıştı. 150 kişi vardı desem inanabilirsiniz.

O anda Galatasaray takımı bir gol atınca, etraf tezahüratlardan inledi…

Diğer birçok sokakta da benzer manzaralar vardı.

Batman’ın dört bir yanında benzer manzaraların olduğuna inanıyorum.

Galatasaray’ın maçı kazanması ardından bu kez binlerce taraftar sokaklara indi.

Turgut Özal Bulvarı uzun süre trafiğe kapalı kaldı. Toplumsal sorunlara duyarlılığı olanlar birkaç saat önce Van’da yaşanan depremden kaynaklı acılara odaklanmışken, sadece Batman’da binlerce gencimizin bir maçla sokağa inmeleri (Van merkezinde bile benzer sahneler yaşanmış olabilir) bence oldukça düşündürücü bir gelişmeydi…

**

Bu üzücü gelişmenin tek olumlu tarafı, huzur ortamının olmasıdır. İnsanlarımız bence yanlış olan bir şeyler yapıyor olsa bile, huzur ortamının olması önemlidir.

Ancak bu meseleyi yine de akıl cihetiyle analiz etmek gerekir.

Bu futbol fanatizmi veya bağımlılığı pek çok büyük kentte kargaşalara, kamplaşmalara ve düşmanlığa bile sebep oluyor.

Büyük kentlerde yaşanan kavgalar bazen cinayetlerle bile sonuçlanıyor.

Gençlerin deşarj olmaları için bir araç olarak değerlendirmek yeterli değildir.

Toplumumuzun tüm meselelerde akılcı hareket etmesi gerekir.

Spor, kitleleri uyuşturan, değerlerinden uzaklaştıran bir araç olmamalıdır.

Değerli Okurlar, spora karşıtlığımdan bu değerlendirmeyi yapmıyorum. Ölçü kaçırılıyor.

Kentimiz adına olumlu bir gelişme olsaydı, millet olarak sevinmemiz, kutlama yapmamız için

bir nedenimiz olacaktı. Ortada toplumu ilgilendiren hiçbir olumlu gelişme yok, ama birilerinin kenti ayağa kaldırdığını gözlemliyorum…

Nasılsanız öyle de yönetileceksiniz…

Gençlik nereye gidiyor diye oturup düşünmemiz gerekir. Eskiden böylesi derbi denilen maçlar sonrasında yoğun şekilde silah sıkılıyordu. Bakınız o zaman yaptığım aşağıdaki eleştirilerden de rahatsız olanlar vardı: ‘Önceki gece kentin dört bir yanından silah sesleri yükselince, bir futbol karşılaşmasının bittiğini anlamıştım. Çünkü bu kutlamalara artık aşina olduk…

Bir maç kutlaması için gece yarılarında binlerce mermi sıkılmasına, silah patlatılmasına, çok

uzun araç kortejlerinin oluşturulup, kornalar çalıp kentin allak bullak edilmesi ve kendi

dünyalarında olan insanlarımızın rahatsız edilmelerine gerçekten bir anlam veremiyorum…

Hele böyle bir zaman sürecinde, hüzünlü on binlerin gelecek kaygısı yaşadığı ortamda, bu

şekilde silah patlatmak hiç akıl karı mı? Bu nasıl mantık ya?..

Yoğun şekilde envai çeşit silah ve patlayıcıların patlatılması beni son derece düşündürüyor.

Meskun mahalde silah sıkmak yasalara göre suç. Ama maç için olunca, bırakın müdahaleyi,

uyaran merciler de çıkmıyor…

Bu kadar silahlanmamız her şeyden önce düşündürücüdür… Kim kime karşı silahlanıyor, niçin silahlanıyoruz? Öte yandan merkez nüfusu üç yüz bini aşmış bir kentte, gece yarılarında silah sıkmak ne derece etik? Medeni dünyada örneğimiz var mı? Gece yarılarında araçlarla korna çalma kültürsüzlüğünün başka yerlerde de olduğunu biliyorum. Hadi onu hoş görelim(!), ya silah sıkılmasına, patlayıcılar patlatılmasına ne demeli? Biz kraldan çok kralcı mıyız? Avrupa’da da futbol karşılaşmalarına yüz binler gidiyor. Böyle kutlamalar yapılıp, ana caddeler işgal ediliyor mu? Uygarlık, medeniyet dediğimiz bir hadise var. Bizim de biraz daha uygarlaşmamız, biraz daha medenileşmemiz gerekmez mi?’

Bu eleştirilerime o zamanlar tepki gösterenler vardı. Neyse ki silah sıkma konusunda olumlu gelişmeler yaşandı, tam bitmese bile azaldı. Ancak korna ve araç kültürsüzlüğü devam ediyor. Gençlerimiz maalesef değişim adına yanlış yollara kanalize ediliyorlar. Bu gerçeğin toplum tarafından görülmesi ve değişim, dönüşümün akıl ekseninde olması dileğimle…