Türkiye yıllardır tuz kısıtlaması uyguluyor.

Lokantalarda masalarda görünür tuzluk yok.

Bir porsiyonluk kağıt poşetlerde.

Bunun anlamı: Daha az tuz tüketmeliyiz.

Peki neden ve nasıl olacak?

Bazı akrabalarım tuzsuz olur mu diye

karşı çıkıyorlar.

Hatta öyle ki sofra tuzu tüketmiyoruz

kaya tuzu tükettiklerini söylüyorlar.

Tuzun önemli bir bileşeni

sodyum denilen mineral.

Vücutta birçok hayati rol oynar.

Bu mineral, diğer şeylerin yanı sıra

kan hacminin düzenlenmesine,

sinir uyarılarının iletilmesine ve

kas liflerinin kasılmasına yardımcı olur.

Ancak hayatta kalmak için

günde yalnızca 500 miligram (mg)

sodyuma ihtiyacımız var.

Peki sade vatandaş

bunun neredeyse kat ve 

katını tükettiği malum.

Yemeğin tadı tuzla gelir diye

bir anlayış hakim.

Sağlık Bakanlığı yıllardır

sodyumu kesmeye çağırıyor.

Niçin?

Tabii ki kalp damar hastalıklarını

azaltmak için.

Diyette sodyumun azaltılmasının

kan basıncını düşürebileceğine dair

güçlü kanıtlar elde edildi

bilimsel araştırmalarla.

Ayrıca çok fazla tuz tüketmenin

başka zararlı etkileri de olabilir.

Aşırı tuzlu tüketimi

sağlığınıza nasıl zarar verebilir?

İzahı tıbben şöyle;

Tuzlu bir yemek yerseniz

vücudunuz fazla tuzu (sodyumu)

seyreltmek için damarlarda

suyu tutarak tepki verir.

Sonuç olarak kan damarlarınızdaki

sıvı miktarı artar.

Bu kan damarlarınızdaki basıncı artırır.

Fazla tuz (sodyum) aynı zamanda

kan damarlarının daralmasına

neden olan hormonları da uyarabilir,

bu da kan basıncını artırır.

Zamanla, yüksek tansiyon kalbi zorlar,

kalbin pompala güçlüğü çekmesi

nedeni ile kalp büyümesi ve

sonrasında kalp yetmezliği riskini artırır.

Aşırı tuz (sodyum( seviyeleri

aynı zamanda kan damarlarının

en iç katmanına da zarar verebilir.

Bu da yağlı plak (ateroskleroz) oluşumuna

zemin hazırlar.

Ayrıca muhtemelen uzun vadeli sonuçlar arasında

sadece kalbe değil, aynı zamanda böbreklere ve

beyne de verilen hasar yer alıyor.

Bir de aldığımız gıda maddelerinin

Etiketlerini okumayı öğrenmeliyiz.

Batı ülkelerinde yapılan çalışmalarda

Öğünlerde tüketilen tuzun (sodyum)

%70'inden fazlası paketlenmiş, hazır ve

restoran yiyeceklerinden geldiği doğrultusunda.

Etiketleri kontrol etmeyi

alışkanlık haline getirirsek

tuz alımınızı azaltmanın

önemli bir ilk adımı atmış oluruz.

Pek çok kişi ekmek ve simit, sandiviç,

çörek, börek, pide, makarna gibi

ilgili ürünlerde çoğunlukla

önemli bir tuız kaynağı olduğunun

farkında olmayabilir.

Hepimiz bu yiyecekleri tüketiyoruz.

Hele Türk milleti olarak

salçalı yemeklere bayılırız.

Ev yapımı salçaların çoğu tuzludur.

Soğuk etler (şarküteri eti) gibi

işlenmiş etler de tuz kaynağıdır.

Izgaraları pişirmek için önceden soslarız.

Pek çok popüler baharat karışımının

içerik listesinde tuz veya sodyum yer alır.

Ayrıca bazıları aynı zamanda

lezzet arttırıcı monosodyum glutamat içerir.

Bunun yerine, tuzsuz bitki ve

baharat karışımları tercih edilmesi riski azaltır.

Sık kullandığınız çeşnilerin,

sosların düşük tuzlu veya

azaltılmış tuzlu çeşitleri tercih edilmeli.

Her zaman söylendiği gibi;

Tuzun azı karar,çoğu zarardır.

Ölçüyü tutturmak önemli!

 

Not; Bu yazı, tarihi ne olursa olsun,

asla  hekiminizin

doğrudan tıbbi tavsiyesinin yerine

kullanılmamalıdır.