*Bilindiği üzere yarın akşam Batman şehir merkezinde hayat duracak ama o final maçının arifesinde, bu şehirde yaz mevsiminde hububat alanlarında yaşanan yangınlar sadece doğayı değil, insanları da çok olumsuz bir şekilde etkileyecek. Biliyoruz ki anız yangınları gündemden inmeyecek ve tüm uyarılara rağmen akarsular ile sulama kanallarında serinlemek isteyen gençlerimizin boğulma vakalarıyla sarsılacağız belki de…
*Şu günlerde sarıya bürünen Batman Ovası’ndaki hasat, biçilmeyi bekliyor. Biçerdöverler ovada mercimekten sonra arpa ve buğdayı kaldırmaya hazırlanan hububat ekicilerinin anız yakmalarına çok ama çok duyarlı olmalarında yarar var. Çünkü her sene ovada yükselen dumanlar endişe ve korkuya yol açıyor, görüş alanını daralttığı için ölümlere sebebiyet veriyor…
YAZ GELİNCE KORKAR OLDUK
Yaz mevsimi geldiğinde yakıcı iki sorunla karşılaşıyoruz; can kaybı ve çevre faciası!
Kavurucu sıcakların yaşandığı şehrimizde insanların serinlemek için yüzebilecekleri havuz ve akarsulara yöneliyorlar – tabii havuz sorununu başka bir yazıda ve daha geniş yazacağız – bu yöneliş maalesef çok acı sonuçlanabiliyor.
Çevre faciası diye nitelendirdiğimiz konu ise yakılan anızların yaşamı olumsuz etkilemesidir.
Oysa anız yakılmasına karşı rahatlıkla tarımsal yöntemler veya toprağa karıştırılması gibi alternatif çözümlere bu olumsuz etki en aza indirilebilir ya da yok edilebilir.
Yaz aylarında boğulma vakalarını yazmak bizim için büyük bir işkenceye dönüşüyor.
Serinlemek ve rahatlamak yerine toprağın acımasız derinliğine düşmek çok can yakıcı.
Her yıl henüz yaz gelmeden gerekli uyarıları yapıyoruz ve biz dahil herkesi önlem almaya davet ediyoruz ama maalesef her yıl yiten canların acı haberleriyle sarsılıyoruz.
Bu yıl hep birlikte boğulmalara karşı topyekûn bir mücadele planı hazırlayarak, riskli olan her bölgede gerekli organizasyonları yaparak, şimdiden çalışmalara başlamalıyız.
Umarız bu önerimiz kabul görür ve boğulma vakalarının olmayacağı bir yıl geçiririz.
Bu arada anız yakmanın çevrede yarattığı tahribata karşı da topyekûn bir mücadele başlatmalıyız. Böylece, ikinci önerimizi de yapmış olalım.
Yaz gelince kaygılanıyoruz, endişeleniyoruz.
Evet, yaz mevsiminin yaklaştığı şu günlerde umutlanmak istiyoruz.
Ama ne yazık ki her yaz mevsiminde benzer haberlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Anız yangınları, boğulmalar-kayıplar…
Ardından aynı sorunlar…
Bu olaylar neden tekrar ediyor?
Neden hâlâ önlem alınmıyor?
Neden hayatlar bu kadar kolay tehlikeye atılabiliyor?
ÖNLEMLER ZOR DEĞİL
Anız yangınları vakalarının önüne geçilebilmesi için denetimler kırsalda sıklaştırılmalı.
Yangın riskinin yüksek olduğu hasat mevsimi döneminde daha etkili önleyici tedbirler alınmalı diyoruz.
Örneğin, boğulma vakalarının yaşandığı yaz döneminde gerek Batman Çayı ve gerekse de diğer akarsularda vatandaşların dinlendiği yerlerde cankurtaran zorunluluğu ve yüzme için özel yerler ayrılmalı, bu yerler kesinlikle dikkatle denetlenmeli.
Yine akarsularda uyarı levhaları, güvenlik ekipmanları ve ilkyardım hizmetleri, standartlara bağlanmalı.
Çünkü bu önlemler yalnızca doğayı değil, insan hayatını da korur.
Sürekli yazıyoruz “Hafızalarda acı değil, mutluluk kalsın!”
YAZ MEVSİMİ MANZARASI
Her yıl bu mevsimde yazıp, çiziyoruz.
Yaz aylarını, yangınlarla, boğulma vakalarıyla değil; yaşanan güzelliklerle hatırlamak istiyoruz.
Hele hele akarsuların kıyılarındaki çığlıklarla değil, kahkaha ve eğlence dolu anılarla anımsamak istiyoruz.
Elbette bu şehirdeki yeşil alanları, geleceğimiz olan gençlerimizi, yaşam alanlarımızı korumak hepimizin ortak sorumluluğu.
Kuşkusuz yaz sadece güneş demek değil.
Aynı zamanda güvenlik, hazırlık ve sorumluluk demektir.
Bu mevsimde geride yalnızca güzel anılar kalsın istiyoruz.
TARİHİN GÖLGESİNDE İLK ACI
Geçen hafta Batman-Diyarbakır il sınırında, tarihi Malabadi Köprüsü dibinden gelen bir haber, zaten ağır olan havayı daha da bastırdı.
Gencecik bir çocuk, serinlemek için girdiği Batman Çayı’ndan bir daha çıkamadı.
O gencin görüntülerinde, arkadaşlarının panik içindeki çığlıkları yankılanıyordu.
O anın çaresizliği cep telefonlarının ekranlarından taşıp, kalplerimize dokunmuştu.
Bu sadece bir boğulma değil, aynı zamanda alınmayan önlemlerin yarattığı bir kayıptı.
Evet, her yaz mevsimi güzel başlasın istiyoruz ama ne yazık ki bu istediğimiz temenniden öteye gitmiyor.
Sıcakların bastırdığı şu günlerde, tabiri caizse kalbimiz küt küt atıyor.
Aman hububat alanlarından dumanlar yükselmesin, geleceğimiz olan gençlerimiz hayatlarının baharında kopmasın.
Yukarıda da değindik.
Yaz mevsiminde hep güzel anılar kalsın.
Özetle; hiçbir canımız yitmesin ve hiçbir yerde çevre faciası yaşanmasın ki, yaz mevsimini yaz tadında yaşayalım.
Sağlıkla kalın.