Dünden devam

Dünkü yazımda iki haftalık kapanma kararını değerlendirirken, yapılan yanlışlara dikkat çekmiş, somut örnekler vermiştim.

Vahim yanlışlar yapılarak insanlarımız büyük zararlara uğramasın diye bu gerçeğe dikkat çekmek istiyorum.

Her zeminde yapılan yanlışları savunacaklarla tartışmaya hazırım.

Aklın yolu birdir, sosyal medyada herkes pandemi ile mücadelede izlenen kimi yanlış politikaları eleştiriyor.

Bir kere daha basit bir örnek vermem gerekirse, örneğin bir adet marul, bir kilo limon, bir demet maydanoz ihtiyacı için bile insanlarımızın kapalı mekan olan büyük marketlere yönlendirildiklerini, bu marketler için de saat sınırı konulduğunu ifade etmiş, açık alanda satış yapan küçük esnafların, pazarcıların yasaklarla karşılaştıkları gerçeği üzerinde durmuştum.

Yalan mı?

Niye insanlarımızı belirli saatlerde bulaş riski çok yüksek olan kapalı mekanlara yönlendiren kararlar alınıyor diye sormamız gerekmez mi?

Bu yanlışa geçen yıl da imza atılmıştı. Neymiş efendim, süreci yürüten bilim kurulunun kararı imiş…

**

**

BİLİM KURULU ÜYELERİ DE HATA YAPABİLİR…

Geçen yıl yine yasakların pratik bulduğu süreçte yapılan yanlışlar üzerinde durmuş, Bilim kurulu üyelerinin de insan olduklarını ve hata yapabildiklerini, aldıkları bazı kararların yanlış olduğunu şöyle dillendirmiştim:

‘Bazı gelişmelere baktığımda Bilim Kurulu’na hak vermem mümkün değildir…

Eğer Bilim Kurulu yanlış kararlar alıyorsa, buna karşı çıkmak ve doğruya davet etmek gerekir.

Bilim Kurulu üyeleri uzaydan gelmediler, hata yapabilirler…

Şayet AVM’lerin açılmasının kararını bu kurul üyeleri vermişlerse, onların da yanlış yaptıklarını söyleyeceğiz.

Yakın temasın bulaşma nedeni olduğunu, kalabalık ortamların riskli olduğunu bilim insanları söylüyor.

Kapalı mekanlar olan market ve mağazaların açık olmasını, açık havadaki semt pazarlarının ise yasaklanmasını da doğru bulmamıştım.

Doğayı,

deniz sahillerini,

ormanları,

kırları,

bayırları,

park ve bahçeleri yasaklayıp, kapalı mekan olan AVM’leri açık tutan kararları doğru bulmak mümkün değildir.’

**

**

Değerli Okurlar, alınan pek çok yanlış karar nedeniyle milyonlar büyük mahrumiyetler ve zararlar yaşıyor.

Bakınız, mübarek Ramazan Bayramı ardından normalleşmeye geçiş adına alınan bazı yanlış kararlar daha var, kimse çıkıp bunu dile getirmiyor. Somut örnek vereyim; Bilim Kurulu’nun pandemiyi yönetme adına aldığı bir karar var; 65 yaş üstü olup iki doz aşısını yapanlar ve 18 yaş altındaki çocuklar için yasak yok diye karar alınmış değil mi?

Ancak karar metni olan genelgeyi okuduğumda bunların otobüslere binmelerine yasak getirilmiş…

Gelde bu kararı savun. Yaşlılar bir yerden bir yerlere gidemezler mi?

İşte genelgeden ilgili bölüm: “18 yaş altı gençler ve çocuklarımız ile aşı hakkını kullanarak iki doz aşı olmuş olan 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız için herkes için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının dışında ayrıca bir sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmayacak. Sokağa çıkma kısıtlamasına tabi olup olmadığına bakılmaksızın 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız ile 18 yaş altı gençler ve çocuklarımız kademeli normalleşme döneminde şehir içi toplu ulaşım araçlarını (metro, metrobüs, otobüs, minibüs, dolmuş vb.) kullanamayacaklardır.”

Buyurun bunun izahını yapın.

Bu yasaklar milyonlarca insanın evlerine zorunlu kapanması sonucunu doğuruyor.

İyi de evlerine kapanın bu insanlarımızın günahı nedir?

Ülkemizde iki hafta boyunca milyonlarca insanımız pandemi tedbirleri kapsamında alınan sokağa çıkma yasağı kararına uydu. Psikolojileri, ruh sağlıkları bozulma pahasına evlerinde kalan insanlarımız, yasaklara rağmen maçlar, parti kongreleri, protestolar için alanlara inen, uzun araç kortejleri oluşturanları izlemekle yetindiler.

Yasalara uyan ve kurallara bağlı kalarak evlerinde hapsolanların günahı nedir diye sormak istiyorum.

Alınan kararlar herkes için adil olmalı, herkesi kapsamalı, ayrımcılık yapılmamalıdır. Bunun vebalinin ağır olduğunu belirtiyorum vesselam.