**Sonbaharın son günlerinde köy pazarları organik ürünlerle renklenir… Yörenin yeşil zeytinine, Gercüş pestilinden Sason’un çileğine dek organik ürünler Alo Tevşo pazarı çevresindeki sokaklarda görücüye çıkar.

**Bu yıl kuraklık organik ürünleri de vurdu. Eskiden Mardin-Derik’ten yeşil zeytin tezgahlarda olurdu. Sera bölgesindeki Balpınar’da salatalık, biber ve domates köy pazarını renklendirirdi. Kış öncesinde bu ürünler adeta kapışılırdı

O GÜZERGAH HİÇ DEĞİŞMEDİ…
Kış mevsimi öncesinde Batman’daki köy pazarları bir başka olur.

Çocukken ilk gazeteci merhum Haluk Yargıcı’nın eski Tosun Çayevi’nin de bulunduğu iş merkezindeki matbaasının yolunu tutarken Ulu Cami karşısında petrol kentine Şen ailesinin kurduğu sebze-meyve hali vardı…

Bu Hal’de çevredeki yerleşim birimlerinden getirilen organik ürünlerin kokusu, eski çarşı merkezini kaplardı.

O Sebze-Meyve Hali’nin ardından üç hal yapıldı. Şimdilerde en büyüğü Batman Çayı’na yakın mesafede. Bu hal aynı zamanda bölgenin en büyük sebze-meyve komisyoncularının bulunduğu yer.

Ulu Cami çevresinde bildim bileli hep küçük köy pazarları vardı.

Bu verimli coğrafyada ne ürün yetişmez ki…

Bu yıl kuraklığın ciddi etkisi, birçok ürünün verimini düşürdü.

Köy pazarında komşu Mardin-Derik’ten getirilen tonlarca yeşil zeytin olurdu. Bu yıl Mersin-Mut’tan getirilen zeytin kilosu 10-15 TL’den alıcı buluyor.

Verim düşük… Kasım ayının başında bu ürün de bitecek gibi.

COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ ALAN ÇİLEK
Sason Çayı kıyısında yetişen çileğin de son ürünü piyasada.

Bu ürün emek ister.

Üretici, yılın 8 ayı tarladan çıkmaz.

Narin bir meyvedir çilek.

Sason çileği belki de en lezzetli türdür.

Geçen yıl Sason çileği coğrafi işaret tescil belgesi almıştı.

Bu yıl çilek rekoltesi de düşüktü. Kilosu 13-14 TL’den düşmedi.

Sason çileği son yıllarda sofra kültürümüzün de önemli unsurlarından biri oldu.

GERCÜŞ PESTİLİ…
Batman ovasında yetişen 20-30 kilo ağırlığındaki organik kabaklar da şu günlerde tezgahlarda yerini almış.

Kabaklar, kışın saklanır. Hatta bazı lokantalarda tatlı da yapılır.

Eskiden Batman’daki bazı lokantalarda yemek sonrası kabak tatlısı ikramı yapılırdı.

Diğer tatlı çeşitlerini de geride bırakan kabak tatlısına doyum olmaz.

Bu yılın sonuna kadar 20-30 kilo ağırlığındaki kabakları köy pazarlarında görmek mümkün.

Kabak demişken Gercüş’ün ünlü pekmezini de unutmamak gerek.

Emekli eğitimci Nuri Aydemir, ‘Gercüş Kitabı’nda mahalli yemek ve tatlı çeşitlerine yer verirken pekmeze ayrı bir parantez açmış; “Pekmez en son olgunlaşan Mezrone dediğimiz üzümden yapılır. Üzümler çuvallara konulur, çuvalın ağzı kapandıktan sonra çizme giyilerek suyu çıkartılır. Üzüm suyu büyük kazalara doldurulup 7-8 saat odun ateşiyle kaynatılır. Kaynatıldıktan sonra da suyun içine kireç taşı atılır. Kireç taşı, pekmezi mikroplardan arındırır. Pekmez kaynatılırken içine incir yaprağı ve ‘sütlegen’ denilen sarı yapraklı süt akıtan bir ot atılır. Bu da bal tadı ve kokusunu verir. Pekmez kan yapıcıdır. Birçok yemeğe katılır. Eskiden büyükler tarlaya gittiğinde sabahları mercimek çorbasının yanında bir tas pekmez yerlerdi. İkindi saatine kadar acıkmazlardı. Pekmez aynı zamanda karnı tok tutar. Bir de pekmezin içine atılan kavurmayla ekmek lezzeti bir başka olurdu..”

İnce pestil, kalın pestil, kuru üzüm, pekmez içinde un, cevizli sucuk Gercüş yöresine özgü tatlı çeşitleri…

Güneşte kurutulan cevizli sucuğun içine incir, badem ve fındık da bırakan üzüm üreticilerinin şu günlerde köy pazarına çıkardıkları bu ürünleri kış mevsimi için almanın tam zamanı.

Kısacası; sofra kültürümüzün önemli unsurlarını sizlerle paylaştık.

Sağlıkla kalın.