1953’te ABD’li Parsons firmasının yapımına başladığı ve 1955 yılında üretime geçen ülkenin ilk rafinerisi olan Batman-Tüpraş, 2007’den bu yana Koç Holdingin bünyesinde...

Koç Holding, özelleştirme kapsamında 18 yıl önce rafineriyi uhdesine alınca Batmanlılar çok sevinmişti çünkü yıllarca kaderine terk edilen,  rafineri ‘modernize’ edilerek, ürün çeşitliliği ve buna paralel olarak istihdamın arttırılacağını düşünerek hepimiz büyük umutlar beslemiştik…

*Koç Holding Batman Rafinerisi’ni gözden çıkarırcasına hareket ediyor adeta. Kuruluşundan bu yana Batman Rafinerisi, ‘kara mahsul’ üretti. Batman’ın Koç holdingden diğer bir beklentisi beyaz ürün diye tabir edilen ürünleri, üretecek ünitelerin Batman’a kazandırılmasıydı. Ne yazık ki bunu da gerçekleştiremedi. Koç ailesinden, sahibi oldukları rafineriyi görmüş olabilecekleri meçhul. Uzaktan takip edilen Batman-Tüpraş rafinerisi, diğer rafinerilere göre yatırım yapılacak tek rafineriydi çünkü petrol bir el atımı uzaklıktadır bu rafineriye…

BATMAN'A MODERNİZASYON ÇOK GÖRÜLDÜ

Küçük, orta ve büyük ölçekli yatırımlar ve bur yatırımların olduğu şehirlere katkısı inkar edilemez.

Ölçeklerine bakılmaksızın her yatırım faaliyeti çevresine pozitif yarar sağlar.

Haliyle yatırım ölçeği büyüdükçe çevresine yaptığı katkı da aynı oranda artar.

Bilimsel veri ve istatistiklerde tersi görülmemiştir.

O yüzden sürekli OSB yatırımlarını ile çeşitliliğine teşvik eden ve destek veren yazıları gündemde tutmaya çalışıyoruz.

Ekonominin en büyük hedefi dışsal fayda yaratmaktır.

Bu fayda gerçekleşmiyorsa o faaliyetin çarklarında sorun var demektir.

Orta ve büyük ölçekli yatırımların olduğu şehirlerde gözle görülür bir refahın olduğu görülür.

Nedeni o yatırım kuruluşu, faaliyetlerinde yerel pazarı kullandığı içindir.

Bu bilgiler ışığında Batman özeline dair ne yazılabilir?

ÜLKENİN İLK RAFİNERİSİ

Türkiye’deki tüm rafinerilerin anası; Batman-Tüpraş’tır.

Ama nedenini hala anlayamadığımız bir biçimde bu rafineri hep geri planda kalmış.

Koç grubu, 2007 yılında tüm rafinerileri özelleştirilme kapsamında uhdesini aldığında en çok sevinen, Batmanlılar olmuştu.

Hatta o dönemlerde Milliyet Gazetesi’nde ekonominin duayen yazarlarından Güngör Uras’a; Batmanlıların Koç’tan beklentilerinin büyük olduğunu söylemiştik.

Merhum Uras, vefat etmeden köşesinde Batmanlıların Koç’a güvendiğini yazmıştı.

Koç’un bünyesine 18 yıl önce aldığı Batman Rafinerisi’nde bugüne kadar ciddi bir yatırımın yapıldığını görmedik.

Kara altının olmadığı başkente yakın Kırıkkale Rafinerisi’ne yapılan devasa yatırımların çeyreği bile Batman’a yapılmış değil.

Buradaki yakıt halen tren vagonlarıyla Kırıkkale’ye gönderilip, içine yüksek ‘oktanlı benzin’ karıştırılıp tekrar Batman’a gönderiliyor.

Bunun ekonomik kayıp veya kazancın hesabını yapmak bize düşmez ama o vagonların içindeki petrolün işlenmesi için Kırıkkale’ye gönderildiğini görmek canımızı acıtıyor.

Koç, rafineri yatırımlarını, adı üstünde petrolün başkentinde değil de diğer rafinerilere yaptırıyor.

Maalesef; Aliağa, Kocaeli ve Kırıkkale’ye yapılan yenileme ve geliştirme yatırımlarının yok denecek kadar az bir kısmı Batman Rafinerisi’ne yapıldı.

Aslında bu yatırım adı altında yapılan bir çeşit harcamaydı.

Çünkü yatırım; temelden başlayıp, ürünün piyasada dolaşımına kadar olan faaliyet demektir ya da mevcut durumu ıslah ederek, yenileyerek ve eklentiler yaparak ekonomik ivmesini arttırmak da bir yatırım sayılabilir.

Ekonomik kadar süre yapılan bir bu yatırım, bu yönüyle bakıldığında Koç Holdingin yatırım adı altında yaptığı palyatif bir harcamadan başka bir şey değildi.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, büyük yatırımlar, yerel ekonomilere dışsal fayda sağlamak zorunda.

Aksi iktisat bilimine aykırıdır.

Koç Holdingin, ekonomik büyüklüğüne oranla, Batman ekonomisine katkısının minimum olduğunu rahatlıkla yazabiliriz.

Bunun kabul edilebilir olmadığını her fırsatta dile getireceğiz.

Çünkü petrol, bizim topraklarımızda ve rafineriye bir el atımı uzaklıkta!

Haliyle en büyük ekonomik fayda Batman’ın olmalıdır.

Koç, Batman dışındaki rafinerilerde devasa yatırımlara yöneldi ama Batman’a gelince sadece ufak harcamalarla yetindi.

KOÇ KOLONİSİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Özelleştirmeden bu yana geçen zamana bakıldığında Koç Holding, rafinerilere sahip olduktan sonra ilk iş olarak Batman Rafinerisi’nin ihata duvarlarını yükseltti, yetmemiş gibi, bir de üzerine jiletli tel örgüler çektirdi.

Koca şehrin ortasında devasa bir yatırımla, Almanya’daki eski ‘Berlin Duvarı’nın bir benzerini inşaa ettirdi.

Yıllarca Batman ile iç içe olan rafinerinin destek verdiği sosyal aktiviteler rafa hiç gecikmeden, masraf olur diye kaldırıldı.                                                                                                                                                                                  

Sosyal tesislerden kimse yararlanamaz oldu.

Oysa Koç’tan Batmanlıların beklentisi çok büyüktü ve karşılıksız, her türlü desteği vermek için hazırdı.

Batman’ın futbol kulüplerine destek vermemekle kalmadı, Batman Şehir Stadı’na bir reklamı bile çok gördü.

Rafinerinin olmadığı bazı futbol kulüplerine Koç’un verdiği destekler ve sağladığı reklam olanağını görüyoruz.

Yıllar öncesinde Tüpraş-Batman tesislerinde heyecan verici bir ortam vardı.

Batmanlılar, şehir dışından gelen konuklarını Tüpraş’ın tesislerinde ağırlardı.

Rafineri özelleştirildikten sonra kimse eskisi gibi Tüpraş tesislerine giremez oldu ve Batman’dan izole edilerek adeta bir Koç kolonisine dönüştürüldü.

Oysa özelleştirmeden sonra, Koç Holdingin resmi bir kimliği olmadığı için Batman ile daha iç içe olacağı düşünülmüştü ve asla kapılarını Batmanlılara kapatacağını kimse aklına bile getirmemişti.

Ali Koç, Batman-Tüpraş rafinerisinden iyi kazanç elde ettiğine eminiz ama ne yazık ki rafineriyi modernize etmek için bir adım bile ileri gitmedi.

Oysa Batmanlıların Koç’tan beklentisi bu önemli rafineriyi, kapalı kutu olmaktan çıkarıp, daha iyi bir yere getirmesiydi.

Sonuç itibariyle Koç, Batman Rafinerisi ile ilgili revizyon ve modernizasyon konularında sınıfta kaldı.

Sağlıkla kalın.