Bir zamanlar Batman’da

Koçerler vardı.

Kısacası GÖÇERLER.

Baharla birlikte

kalabalık koyun sürüleri ile

dağ tepe,

yayladan yaylaya,

sıcakların bastırması ile

Batmandan göç yollarına düşülür.

Muş, Bitlis yayları ve

Doğunun bütün otlakları

Koçerlerindi.

Çan sesleri vadilerde yankılanırdı.

Koyunlar, kuzular baharda meleşir.

Koçlar boyunlarındaki çanları ile

ortalığı çınlatırdı.

Yoğurt menbaı onlardı.

Mis gibi kokan

koyun peynirleri onlardan.

Çilekeş bir hayat olmasına karşın,

Koçerlerin keyfi yerinde sayılırdı.

Çünkü üreten onlardı.

Hayat mücadelesi veren

yine onlardı.

Çoluk çocuk çadırlarla

Yayladan yaylaya göç mevsimi

Baharda hazırlık başlardı.

Havaların soğumaya yüz tuttuğu

Güz aylarında göç yolları

tersine döner Güneye yol alınırdı.

Sonraki zamanlarda terör ve

Başka olumsuzlukların etkisi ile

Yaylaya çıkmak zorlaştı.

Batman’ın kenar mahallerine sığındılar.

Hem peynir, yağ, yoğurt,

hem de et kaynağı idi.

Eski dönemi geri getirmek

zordur elbette.

Ancak Koçerlik

bir kültürdür Batman’da.

Kültürü yaşatmalı.

Hatta devletimiz, yetkililer

Koçerliği yaşatmalı,

gerekirse teşvik etmeli ve

maddi teşvik vermeli.

Benim de çocuklukta

Ortaokul yıllarına kadar

yaz aylarında oğlak çobanlığı

yapmışlığımdan mı bilinmez,

Koçerleri severim.

İyi ki varlardı.