*Dün yine, bu sütunlarda Batman Ovası’nın son halini sizlerle paylaşmıştık. Toprak ve Ekolojik Hayatı Koruma Derneği Başkanı Bedrettin Nasıroğlu ve yönetiminin, verimli arazilerinin korunmasına yönelik verdiği mücadele takdire şayan. Kıra Dağı’nın çevresinde püfür püfür esen tertemiz havanın korunmasını istiyordu Toprak ve Ekolojik Hayatı Koruma Derneği yöneticileri…
*Kanaat önderi Nasıroğlu, Kıra Dağı’nın çevresindeki eşsiz görünümün çok az yerde olduğunu söylüyordu: “Çocukluğumuz, gençliğimiz burada geçti. Şimdi de bizden sonra gelecek kuşaklar burada kalacak. Biz istiyoruz ki bu tertemiz hava ve eşsiz görünüm yok olmasın. Batman Ovası tamamen beton yığınlarıyla dolmasın. Bu verimli arazileri korumak sadece bize değil, herkese düşer…”
TOPRAKTAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
Katili beton olan tarım arazilerinin ardından yeni arazi ölümlerinin olmaması için ağıt mı yakmalı?
Tarım arazilerinin yok olmasını önlemekle ilgili, yazmaktan yorulsak bile yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Çünkü atıl durumda olan eski yerleşim yerlerini ‘kentsel dönüşüm’ kapsamına almayıp tarım arazilerinin imara açılmasını kabul edemiyoruz bir türlü.
Çözümün kentsel dönüşüm olduğunu hep yazdık ve tekrar yazacağız.
Bugüne kadar tarım arazilerini betona kurban etmeyelim diye yalvarır tonda yazdık ama hiçbir duyarlılık yaratmadığını görüyoruz.
Bugün de duyarlılık yaratması açısından şehrin çevresini yapılaşmaya açmak yerine, insanların, Batman Çayı çevresinde yapıldığı gibi, hoşça vakit geçirebilecekleri park ve kır alanlarına dönüştürülmesini gerektiğini yazarak, görmeyen gözleri ve duymayan kulakları açarız belki.
Beton sevdalılarına, kendi çocuklarını düşünerek “beton” kelimesini anmalarını isteriz.
Eminiz ki çok şey değişecektir.
Beton yerine park ve kır alanları! Kulağa ne hoş geliyor değil mi?
OVA BETON YIĞINLARIYLA DOLARSA
Dün de yazmıştık, bugün yine hatırlatmakta yarar var.
Batman Ovası’ndaki verimli arazilerin hızla betonlaşmaya doğru gittiğini, 885 rakımlı Kıra’dan baktığınızda her şey net bir şekilde görünmekte.
Elbette bir şehir büyüyecek, yerleşim alanları dar çerçevede kalmayacak ama altyapı sorunlarının olduğu bölgede yapılaşma olursa şehir hem kendi içinde sıcacık büyüyecek hem de verimli topraklar korunmuş olacak.
Rafineri, 1950’li yıllarda kurulduğunda bu şehir Batı Raman eteklerine doğru kaydırılabilseydi eğer, daha sağlıklı ve depreme dayanıklı binalar olurdu.
Bununla birlikte, Batman Üniversitesi yerleşkesini 2007 yılında Dicle Nehri kenarına kaydıran Vali merhum Recep Kızılcık’tan Allah razı olsun.
Günümüzde yeni bir şehrin altyapısı belki de Batı Raman eteklerinde doğuyor.
Toplu Konut İdaresi, 2006’da sel felaketinin yaşandığı İluh’un çevresindeki selzedelere ilk konutları Kuyubaşı çevresine kazandırması aslında yapılaşmanın yeni bir adresini de doğuruyordu.
Çorak ve kayalık bölgeye TOKİ’nin konutları ve yeni konut sitelerinin kaydırılması, hem üniversite yoluna hem de havadar bir bölgede modern bir semt yarattı.
2007 Yılında Batman eski Valisi merhum Recep Kızılcık, Batı Raman’ın öteki ovasına üniversitenin yeni yerleşik alanını kaydırması bazı tartışmalara yol açmıştı ama şimdi üniversite yerleşkesinin oraya kaydırılmasının ne kadar yerinde bir karar olduğunu görüyor ve takdir ediyoruz.
Dedik ya; keşke rafineri kurulurken ilk Belediye Başkanı merhum Sait Ramanlı ve ekibi de kentleşmenin hareketlendiği yıllarda yapıları rafineriden uzak tutsaydı.
Ama ülkede bugün bile hâlâ çarpık yapılaşmanın devam ettiğini bildiğimizden dolayı, sayın Ramanlı’ya haksızlık etmek istemeyiz.
O dönemin yöneticileri de yarım asır sonrasında bir şehrin bu kadar büyüyebileceğini tahmin edememiş olmalarını anlayışla karşılıyoruz.
VERİMLİ ARAZİLERİ KAYBEDERSEK
Bu şehirde Batman’ın yeşilini ısrarla ve yiğitçe savunan kanaat önderi ve Toprak-Ekoloji Koruma Derneği Başkanı Bedrettin Nasıroğlu’dur.
Bize sık sık dünyadaki en verimli tarım arazilerinin burada olduğunu hatırlatan isimdir Nasıroğlu.
Betonlaşmanın hızla kaydığı Aydınkonak-Korike, Kösetarla, Gültepe, Emso ve OSB çevresi neredeyse doldu, dolacak.
885 rakımlı Kıra Dağı’na çıktığınızda Batman Ovası’nda nasıl hızlı bir yapılaşmaya gidildiğini çıplak gözle görebiliyorsunuz.
Evet, ova hızla betonlaşıyor.
Ama nereye kadar?
Oysa Batman’ın eski mahalleleri ‘yerinde kentsel dönüşüm’ü bekliyor.
Batman’ın dört yönüne de baktığınızda yapılaşmanın ne kadar genişlediğine tanık oluyorsunuz.
Kuzeyden güneye, doğudan batıya…
Dört yönü de gelişen bir şehrin ovasında artık yemyeşil manzarayı çok az bir yerde görüyorsunuz.
Dernek Başkanı Nasıroğlu’nun deyimiyle;
“Kıra Dağı’nın çevresi tertemiz havasıyla, eşsiz görüntüsüyle çok güzel bir köşe. Bu ovanın bir ayağı da gördüğünüz bu uçsuz bucaksız alanlardır. Böyle giderse buralar beton yığınlarıyla dolacak. Oysa bu araziler, birinci derece tarım SİT alanı kapsamına giriyor. Tarım Bakanlığı bu araziler için bir şeyler yapmalı. Ben insanların geçimine, farklı sektörlerde çalışmasına karşı değilim. Ama biraz da maneviyatı da göz önünde bulundurmalıyız. Bazı kurum ve kuruluşlar halen Batman’ın verimli topraklarını hobi evlere ve yeni imar alanlarına açıyor. Biz artık bu ranta dur demek istiyoruz. Toprak korunsun. Bakın ovamızda en verimli tarım arazilerinin betonlaşmasına hepimiz seyirci kalıyoruz. Böyle giderse, birkaç yıl sonra bu tarım arazilerini de kaybedeceğiz.”
Özetle; yemyeşil Batman Ovası’nda yaşamını sürdürmek yerine çevresinin dört bir yanı beton dolu petrol şehrinde bir yaşama doğru hızla gitmenin yorumunu siz değerli okurlara bırakmak gerek.
Bu güzelim ova, hızla betonlaşıyor.
Dedik ya; bugüne kadar olan olmuş.
Bugünden sonra, bu topraklarda yaşayan her bireyin, bu toprakları koruması öncelikli görevi olmalıdır diye düşünüyoruz.
GÖNÜLLÜ-DERDİLE’DEKİ MESELE
13 Nisan’da Gercüş ilçesinin Gönüllü-Derdile köyünde tarihi çeşmeyi yenileyen Avrupa’daki Ezidilerin, ‘Pir Ali’nin bir dönemler yaşadığı o bölgede bir de ‘Kültür Evi’ binası yapmıştı.
Köy sakinleri ile anlaşıp aralarında hem çeşme çevresindeki dinlenme tesisleri hem de Kültür Evi projesi yankı uyandırmıştı çevrede.
Hatta yerel medyanın manşetlerinde o etkinlik için dikkat çeken başlıklar kullanılmıştı:
‘Kalpleri birleştiren kaynak suyu’, ‘Kaynak suyu Laleş ile Ezidileri kaynaştırdı’
Meğerse Kültür Evi binasının yapıldığı yer, daha önce Süryanilere ait kilisenin olduğu bölgeymiş.
Kimse bunu fark etmemiş ya da bilenlerin hayatta olmamasından dolayı.
Yakınlığı ve dinsel bir etkisi olduğu için oradaki ibadet yerini günümüze kazandırdılar.
Bu konuda hiç kimsenin bir art niyetinin olmadığını biz kendi adımıza rahatlıkla söyleyebiliriz.
Zaten farklı dinlere mensup olsalar da aynı kaderi paylaşanların birbirine haksızlık ve özellikle saygısızlık yapması beklenemez ve asla düşünülemez.
O yüzden bu konuda hiçbir çevrenin polemik yaratmaması gerektiğine inanıyoruz.
Dinsel saygı ve insani kısmı bu.
Bunun yanı sıra, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, binanın yapıldığı bölge için daha önce uyarıda bulunarak “O bölge SİT alanı, yapı olmaz” diye belirtmiş.
Şimdi de Ezidilere ait Kültür Evi binasının, kilisenin olduğu bölgeden kaldırılması isteniyor.
Ulaştığımız bir yönetici aynen şunları söylüyordu:
“Kesinlikle Ezidi vatandaşlarımızın da mabedi olsun istiyoruz ama bunu yaparken başka inançtaki Süryanilerin yıllar önce kilisenin olduğu SİT alanına da dikkat edilmesi gerekiyor. Ezidilere ait Kültür Evi binasının başka alana taşınmasına yönelik karar çıkmış ama Ezidi vatandaşların da Bölge İdare Mahkemesi’ne dava açtıklarına dair haberler ulaştı bize.”
Elbette bu soruna ilgili yetkili merciler karar verecek.
Ama son yıllarda topraklarına dönüş yapan Ezidilerin inançlarına da mabetlerine de birçok kesimin saygı duyduğunu da hatırlatalım.
Bu konudaki bizim naçiz önerimiz; bina yapılmış olduğu için öncelikle SİT alanında dinsel faktör gereği izinlere başvurulması, ikinci olarak en kısa zamanda Süryani topluluğuna başvurularak onların rızası alınmalı.
Belki bu vesileyle Süryani topluluğu da o bölgede kendilerine ait bir ibadethane veya eski dinsel hafızayı canlandıracak bazı etkinlikler düzenler.
Eminiz ki yapılacak bina veya etkinlikler en çok Ezidi kardeşlerimizi sevindirecektir.
Kimsenin kendini rahatsız hissetmeyeceği bir şehirde kardeşçe yaşamak dileğimizle ve iki konuyu işlemiş olarak yazımızı noktalayalım.
Sağlıkla kalın.