* Bu başlık Ezidi topluluğunun genç jenerasyonuna ait… 90 Yaşındaki Uğurca’lı Osman Gevin’in vasiyetini yerine getiren torunları Songül ve Cihan aile büyükleriyle birlikte ilk kez baba ocağına konuk olmuşlardı. Sessiz ve tenha olan ‘Qorik) köyünü rüyalarında bile görmemişlerdi ama dedelerini toprağa verdikten sonra dokundukları o baba ocağının toprağı onlara büyük bir mutluluk vermişti…

*Biri hemşire diğeri de kaynakçı ustası Gevin ailesinin genç jenerasyonu ilk kez geldikleri Türkiye'nin Güneydoğusu’ndaki baba ocağının toprakları onları farklı bir kültürle buluşturmuştu. Dedesini son yolculuğuna uğurlayan hemşire Songül Gevin, iki kelime ile toprak özlemini özetliyordu bize; “Bu toprağın kokusu bile bize yetti…”

ALMAN KÜLTÜRÜ İLE YETİŞTİLER AMA…

Beşiri ilçesinin Uğurca (Qorik) köyünde en son 1995 yılında Almanya’ya giden Ezidi Osman Gevin'di. Uğurca köyünden eski sakinlerinden Gevin, bir süredir yakalandığı hastalığın pençesinden kurtulamadı ve yaşama gözlerini Almanya’da yumdu.

Vasiyeti gereği oğlu Hasan ve yakınları, Almanya’dan eşlik ettikleri cenazeyi Hicre’deki mezarlıkta toprağa verdi.

Gevin ailesiyle birlikte ilk kez baba ocağına gelen iki genç sima vardı.

Biri Songül hemşireydi. Diğeri ise kaynakçı ustası Cihan’dı.

Bu iki genç de Almanya’da doğmuş ve oranın kültürü ile büyüyen Ezidi topluluğunun genç simalarından.

Ömürlerinde görmedikleri köylerini dedelerinin cenaze törenine eşlik etmelerinin sayesinde görmüşlerdi.

Taziyenin olduğu otelde karşılaştığımız Gevin ailesi üzgündü.

Uğurca’nın çevresindeki bazı köylerdeki vatandaşlar da Gevin'in acısını paylaşmak için oteldeydi. Gevin ailesinin büyükleri konuklarla yakından ilgileniyorlardı. Bir anda gözümüze iki genç çarptı. İlk kez geldikleri Batman’da gördükleri misafirperverlik ve ilgi karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlardı.

İKİ GENCİN TOPRAK ÖZLEMİ…

Dedeleri Osman Gevin için başsağlığına gelen konuklara teşekkür eden Gevin ailesinin ileri gelenlerin yanından ayrılmayan iki genç üzgündü ama bir o kadar da gelen konuklarla ilgileniyorlardı.

Dedesi Osman’ın tedavi gördüğü hastanede bir dakika olsun yanından ayrılmayan hemşire Songül Gevin, ömründe görmediği baba ocağının toprak kokusunun kendilerine yettiğini söylüyordu ve ekliyordu;

“Dedemi biran olsun hastanede yalnız bırakmadım. Tedavisi için de elimden geleni yaptım ama onu kaybettik. Vasiyetini yerine getirmek için de ne dediyse yerine getirdik. Daha önce ninem hayatını kaybetmişti. Babam onu da geçen yıl Hıcre mezarlığında defnetmişti. Dedemin de vasiyetini yerine getirmek için ben de aileme eşlik ettim. İyi ki buraları gördüm, mutlu oldum…”

Hep merak ettiği köyü babası Hasan ve dedesi Osman Gevin’den dinlediğini de anlatan Songül hemşire bakın neler diyordu;

“Hiç görmediğim köyümü dedemin sayesinde gördüm. Uğurca sessizdi ama o sessiz ortam beni öyle mutlu etti ki anlatamam. Memleketin havasını iyice içime soldum ve çok mutlu oldum. Ninemin yanına dedemi de defnettik. Dedem, O’na komşu oldu. Dedem hep anlatırdı. Sakın öldüğümde kimse üzülmesin. Düğünü olan düğünü-nişanını yapsın. Benim için kimse programını ertelesin.”

Yine yanındaki Cihan Gevin de aynı söylemleri dile getiriyordu. Almanya'yı çok iyi bilen Ezidi gençler Türkçeyi de dilleri döndükçe konuşuyorlardı ama yeterli değildi. Arada sırada ailelerin desteği ve yardımıyla söyleyecekleri mesajları veriyorlardı. Cihan Gevin de ilk kez geldiği Batman ve Beşiri’de gördüğü manzaradan etkilenmişti.

Kaynakçı ustası Cihan, köye olan özlemini şöyle özetliyordu;

“Babam ve büyüklerimiz hep köyü anlatıyordu ama ben köyün bu kadar güzel olduğunu beklemiyordum. Her şeyden uzak sakin ortamda geçen üç yılımı Almanya'daki arkadaşlarıma anlatacağım. Gerekirse tatilimi köyümde geçirmek için buraya geleceğim.”

“GELENEKLERİMİZE BAĞLIYIZ…”

Gevin ailesi uzun yıllar Almanya’ya göç etmiş ama baba toprağını unutmamış.

Hasan Gevin, 9 kişilik ailesi ile eşlik ettiği cenaze töreninde gerek Beşiri gerekse de Batman'da baş sağlığına gelen konukların ilgi ve alakasına teşekkür ediyor.

Bakın, neler diyor Hasan Gevin;

“Annemi bir süre önce kaybetmiştik ve Almanya da toprağa verdik. Babam vefat etmeden önce annemin buradaki mezarlığın Türkiye’ye getirilmesini istemişti. Geçen yıl bu görevi yerine getirdik. Şimdi de Hıcre mezarlığına babamı ona komşu olarak getirdik. İkisinin de mezarlığı yan yana. Çocuklarım, ilk kez köyü gördüler ve bu ortamdan memnun ayrıldılar. Fırsat buldukça onları da getirmeye devam edeceğim. Uğurca’ya Almanya'daki yakınlarımızın dönüş yapmaları bizi de umutlandırıyor. Biz de ilerdeki dönemde kendimize köyde konaklama yer yapabiliriz. Biz büyüklerimizin vasiyetini yerine getireceğiz. Bu bizim içim bir görevdir."

İşte gurbetçilerin toprak özlemini özetleyen mesajlar…

Düşünün ömürlerinde babalarının topraklarını görmeyen Ezidi topluluğunun genç jenerasyonu; buraya o kadar tutkulu ki kopmak istemiyor. Belki burada istedikleri sosyal yaşamı bulamıyorlar ama baba topraklarına bir başka sarılıyorlar.

Özetle; memleketin toprak kokusu yetiyor.

Sağlıkla kalın…