Bu köşede ve alanlarda yıllardır su kaynaklarımızın kirliliğine dikkat çekip duruyorum. Su kaynaklarımızın gittikçe kirlendiğine dair uyarılarımızı ne yazık ki dikkate alan çıkmadı...

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği ve şahsım, su kaynaklarımızın kimyasal tehdit altında olduğuna ısrarla dikkat çektik.

Çiftçilerimizin hatalı, bilinçsiz sulama, ilaçlama, gübreleme vs çalışmalarının su kaynaklarımızı kirlettiğine dair bir raporu, 2007 yılında dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker'e şahsen sunmuştum.

Aradan 12 yıla yakın bir zaman geçti. Geçen zaman sürecinde her vesile ile uyarılarımızı yapmaya devam ettik.

Batman Ziraat Odası Genel Sekreteri ve Batman Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Ebubekir Doğan'ın önceki gün değerli meslektaşım Sayın Halit Biliz'e yaptığı açıklamayı okuduğumda, ne kadar haklı olduğumuzu gördüm...

Haklılığımız bir yana, durumun vahameti nedeniyle toplumumuz için endişelendim...

Gazetemize de zaman zaman açıklamalar yapan Ebubekir Doğan, kimyasal ilaçlamalar ve bilinçsizce kullanılan gübreler nedeniyle su ve toprakta ciddi kirlilik yaşandığına dikkat çekiyor ve önemli uyarılarda bulunuyor.

DOĞAN; KANSEROJEN ETKİLER İÇİN UYARDI...

Tarımla, ziraatla, toprakla iç içe olan Doğan'ın, meslektaşımıza yaptığı konuşmayı içeren haber metnindeki ifadelerine bakalım: "Aşırı ilaçlama ve gübrelemelerin karıştığı yer altı ve yer üstü su kaynakları ile topraklarda ‘kimyasal’ tahribatlar yaşanıyor. Gübreleme ve ilaçlama olmazsa olmaz. Ama insanlarımız bilinçli ve eğitimli olursa daha iyi olur. Maalesef bunun böyle olmadığını söylemek istiyorum. Bitkisel üretimde kimyevi gübreler, kimyasal ilaçlar aşırı ve bilinçsizce kullanılınca direk ve bazen de türüne göre dolaylı olarak gübre ve zirai ilaçların etkileri toprağa ve su kaynaklarına kadar ulaşıyor. Çevre ve doğadaki tüm canlılar için hatta insanlar için çok riskli bir durum. Kimyasal tarım ilaçları ve gübrelerin neden olduğu tahribatların başında insanda kanser hücrelerinin oluşması geliyor. Suya ve toprağa karışınca ‘Pensitis’kalıntıları kolay kolay gitmiyor. İnsana, doğaya ve canlılara verdiği zararın yanı sıra, toprağın verimini düşürmekte ve çoraklaşmaya dahi yol açmakta. Ekolojik döngü zincirini de tahrip ediyor. Devletimizin bilinçsizce zirai ilaçlama ve gübreleme konusunda çok ciddi adımlar atması gerekiyor. Aksi halde çok riskli bir durumla karşı karşıya olacağız. 1 santim toprak yüzyıllarca oluşuyorsa gerisini siz düşünün.”

MEHDİ EKER’E VERİLEN RAPOR...

Evet, Sayın Doğan uyarı görevini yapmıştır. Çiftçilerimizin eğitimleri konusundaki yetersizliği açıkça dile getirdiği için kendisine teşekkür ediyorum.

Değerli Okurlar, 2007 yılında Batman'a gelen dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker'e, Dicle'deki kirlilik ile ilgili bir rapor sunmuştum. Şahsımın sunduğu rapor sonrasında Sayın Eker, ne yazık ki bir dönüş yapmadılar. Önemine binaen rapordan konumuzla ilgili bölümü takdirlerinize sunarak yazımı sonlandırmak istiyorum:

"Sayın Mehdi Eker, (Tarım ve Köy İşleri Bakanı), Batman Çevre Gönüllüler Derneği 2001 yılından beri gönüllülük temelinde hizmet veren bir sivil toplum örgütüdür. Batman kamuoyunun yakından tanıdığı derneğimiz, kentimize yaptığınız ziyaretin olumlu sonuçlar vermesi için sorumluluk alanınıza giren bazı sorunlarımıza dikkat çekmeyi ve çözümü için öneriler sunmayı görev bilmiştir. Hazırladığımız bu kısa ‘sorunlar ve çözüm önerileri’ raporumuzu dikkate almanızı diliyoruz.

Sayın Bakanım, Zatıâlinizin de tanık olduğu gibi; tarihi antik kentimiz Hasankeyf’in önünden akıp giden Dicle Nehri, özellikle yaz aylarında ciddi bir kirlilikle karşı karşıya kalmaktadır. Zaman zaman çamur renginde akan kirliliğe ve yaşanan toprak erozyonuna karşı önlem alınmasını talep etmekteyiz.

Dicle’deki en büyük kirlilik, maalesef çiftçilerimizin hatalı-bilinçsiz sulama yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Dicle nehrinden motopomplarla çekilen bol su ile pamuk, tütün ve sebze ekili alanlar sulanmaktadır. Tarım arazilerinin dikine ve bol su ile sulanması nedeniyle yüzeydeki en verimli topraklarımız aşınarak erozyon yaşanmakta ve çok vahim kireçlenme sorunları karşımıza çıkmaktadır.

Dicle nehrine akan en verimli topraklar sadece kirlilik unsuru olarak kalmamaktadır. İlaçlama ve gübrelemeden dolayı kimyasal atıklar da Dicle nehrine akmaktadır. Nehirden içme suyu ihtiyaçlarını temin eden insanlarımızı düşünecek olursak, sadece söz konusu kimyasal atıkların ne kadar tehlikeli olduğunu takdir edersiniz.

Sayın Bakanım; Dicle nehrini tehdit eden ve kirleten başka faktörler de vardır. Örnek vermek gerekirse Diyarbakır, Batman, Silvan ve Bismil’in kentsel atıkları kanalizasyon suları hiçbir arıtma işlemine tabi tutulmadan Dicle nehrine akıtılmaktadır. Dicle’deki kirliliğin engellenmesi ve toprak erozyonunun önüne geçilmesi için daha önce gündeme taşıdığımız çözüm önerilerimizde ifade ettiğimiz gibi; çiftçilerin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi zorunludur. Diyarbakır ve Batman Valiliği’nin (Bismil ve Silvan Kaymakamlığı ile) koordineli olarak çalışmalar yapması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda eğitim seminerleri verilmeli, çiftçilerimiz bilgilendirilmelidir. Dicle nehrine yakın tüm köy muhtarları ile toplantılar yapılmalıdır. İl ve ilçe tarım müdürlükleri bu konuda daha aktif çaba içerisinde olmalıdır. Kurallara uymayan ve Dicle’yi kirleten çiftçiler için cezai yaptırımlardan çekinilmemelidir.

Kentsel atıkların Dicle’ye arıtılmadan bırakılmaması için de ilgili Belediyeler uyarılmalıdır. Arıtma Tesisleri’nin kurulması için Belediyelere gereken destek verilmelidir.

Geçmiş yıllarda bir STK olarak baskı unsuru olduğumuz sorunun çözümü için Valilikler arasında yazışmalar yapılmış ve bazı adımlar atılmıştır. Ancak daha etkin bir çalışmanın yapılmasını, toprak erozyonunun önüne geçilmesini ve Dicle’deki kirlilik ayıbına son verilmesi için Zatıâlinizden destek bekliyoruz."