Dünden devam

Geçtiğimiz günlerde Batman Kent Konseyi’nin yeniden aktifleştirilmesi için Sivil Toplum Kuruluşları(STK) üzerinden bazı çalışmalar yapılmıştı. Sonuca gidilemeyince bazı çevreler yoğun şekilde Sivil Toplum Kuruluşlarını eleştirdiler.

Bazı çevreler bilinçli, bazıları ise bilinçsiz şekilde STK’ları itibarsızlaştırmaya devam ediyorlar.

STK’ları itibarsızlaştıranlara özellikle söyleyeceklerim var…

Kamu kuruluşları ve yerel yönetimleri bir çatı altında bir araya getiren ve tüm sivil toplum kuruluşlarının da temsil edileceği Batman Kent Konseyi, ne yazık ki bazı olumsuz gelişmelerden dolayı genel kurulunu gerçekleştiremedi.

Konsey genel kurulunu gerçekleştiremedi diye toplum yararına faaliyet yürütenleri itibarsızlaştırmak doğru bir davranış olamaz.

Öncelikle belirteyim; Kent Konseyi çatısı altında verilecek hizmetlerde çıkar, menfaat ve rant yok.

Kent Konseyi kentin temel sorunlarını istişare yaparak çözmeye çalışacak bir yapı olacaktı.

Bazı STK’ların yöneticileri bu konseyi genel kurula götürmek için ellerinden geleni yaptılar, defalarca toplantılar düzenlediler, vakitlerini ayırdılar.

**

**

Meselelere ön yargı ile bakan, gelişmeleri doğru okuyamayan, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı olumsuz algılar yaratmaya çalışan bazı demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri gerçeğine tanık olduk…

Düşünün ki çok sayıda demokratik kitle örgütünü temsilen toplantılara katılan bir yönetici, “Kent Konseyi’nin tüzüğünü, yönetmeliğini falankes hazırlamış, kabul etmiyoruz” bile diyebilmişti.

Oysa suçlananın bundan haberi bile yoktu.

Bu üzücü gelişmeler gerçekten bize kaybettiriyor.

O üzücü gelişmelerden sonra değişik zeminlerde, özellikle de sosyal medyada STK’ları itibarsızlaştırmaya çalışanların sayısı arttı…

Bazen kimi sohbet ortamlarında da STK’ları toptan suçlayanlarla karşılaşmaktayım.

Şu görüş genel olarak dillendiriliyor: “Şahsını tenzih ederiz ama bu STK’ların hepsi bir yerlere bağlı ve bağımlı. Amerika, Avrupa Birliği ve diğer emperyalist devletler hepsini güdümlerine almışlar. Türkiye’de ise hepsi bazı siyasi partilere bağlı.”

**

**

FEDAKARLIKLA VERİLEN MÜCADELELER…

Doğruluk payı çok ama genelleme yapılmamalı.

Nice duyarlı insanlar bir STK çatısı altında canları ve malları pahasına karşılıksız olarak insanlığa hizmet ediyor, zor durumdaki insanların yardımlarına koşuyorlar…

Nice duyarlı insanlar daha yaşanabilir bir dünya, daha yaşanabilir kentler, daha temiz denizler vs için mücadele veriyorlar…

STK'larımızın kimi yöneticilerinden kaynaklı hataları olabilir. Ancak bireysel hatalar nedeniyle STK'ları olumsuz oluşumlar olarak ifade etmeye hiç kimsenin hakkının olmadığına inanıyorum.

Tamamen gönüllülük temelinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerini, herhangi bir nedenle kötülemenin yanlışlığı açıktır. Eğer bu tür gönüllü kuruluşları topluma değersiz oluşumlar olarak tanıtırsak, yarın kimse bu kuruluşlarda görev almak istemezse, sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum…

İnsan hakları için mücadele veren örgütleri düşünelim; bir hak ihlali olduğunda canlarını tehlikeye atıp, insanların haklarını kim savunuyor?

Dünyanın en ücra köşelerindeki hak ihlallerinin üzerine kim gidiyor? Bu örgütler olmasaydı, bugün çok daha vahim insan hak ihlalleri dünyada yaşanmayacak mıydı?

İnsan hakları savunucularının ne büyük fedakârlıklarla topluma hizmet verdiklerini, birilerinin açık hedefi olduklarını biliyor muyuz?

Kaçımız onların çalışma koşullarını biliyor?

Kaçımız onlarla birlikte insan hak ihlallerinin yaşandığı alanlara gidip, mağdurlarla görüştü?

Yine çevreci örgütleri düşünelim; eğer çevreci örgütlerden olmasaydı, bugün dünyamız çok daha vahim sorunlarla boğuşmayacak mıydı?

**

**

STK'ların eksiklikleri olabilir, makul bir üslupla yapılan yanlışları eleştirmeye kimsenin itirazı olamaz. Bunu da ifade ediyorum.

Ancak topluma daha güzel hizmetler vermek amacıyla kurulan ve gönüllülük temelinde faaliyetler gösteren sivil toplum kuruluşlarının tümünü karalayacak olursak, bunun ağır bir vebal ve haksızlık olduğunu ifade edeceğim.

Kim ne derse desin, STK'lar bir toplum için vazgeçilmez unsurlardır. Yüce Kitabımız Kur'ani Kerim bile, sizden bir ücret istemeyen, bir menfaat talebi olmadan topluma iyilik yapmaya çalışanlara uyunuz diye ferman ediyor. Bu konuda duyarlı olalım, iyilerle kötüleri birbirinden ayıralım.

Kendi yağlarında kavrulan, tüm olumsuzluklara rağmen topluma karşılıksız hizmet veren STK'ları destekleyelim.

Duyarlı, erdemli insanlar topluma karşı sorumluluk bilinciyle hareket ettikleri ve vicdanlarının sesine kulak verdikleri için bu uğurda mücadele veriyorlar, onları yalnız bırakmayalım, kendilerine daha çok destek olalım.

İnsan hakları savunucuları, ailelerini, çoluk-çocuklarını ihmal ediyor, kazandıklarının bir kısmını kişisel çıkarları asla olmayan işlere harcıyorlar. Üstelik tehlikelere atılarak. Bütün bunları yok saymayalım…

Dünyada nice insan hakları savunucuları canlarını yitirmiştir. Savaşa karşı çıktıkları, insan hak ihlallerinin üzerine gittikleri için hapsedilmişler, katledilmişler. STK’ları genelleme yaparak eleştirdiğimizde, bunların hukuklarını çiğnediğimizi unutmayalım.

Sorumluluk bilinciyle hareket eden, sadece ve sadece topluma hizmet vermeye çalışan sivil toplum kuruluşlarının daha güçlü olmaları dileğimle.