*Çok değil, 35 yıl öncesinde Batman’ın çevresindeki köy ve mezraların günümüzde bu şehrin birer mahallesi olacağını kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi. Tilmerç, Gültepe, Ermi, İkiztepe ve Aydınkonak-Korik bu şehrin modern birer mahallesidir artık…

*’Dara Tuye’ yani dut ağacı bölgesi denilen Gültepe mezrasına da ‘Gır Çoçik’ mevkisi diye tabir edilirdi. Tilmerç’ın sınırındaki o eski mezrada da köy hayatı çoktan geride kaldı. Batman’a en yakın mezrada oturan semt sakinleri, her şeyi üç kelimeyle özetliyordu: “Köy hayatı candır. Biz o canı kaybettik…”

KÖY İLE ŞEHİR YAŞAMI ARASINDA KALMAK

Küçücük bir köy iken, şehirleşip çevresindeki bütün köyleri kollarına alarak kucakladı Batman.

Batman için hep eşi benzeri olmayan bir yerleşim yeri deriz.

Ülkede, köy iken büyüyerek etrafındaki birçok köyü bünyesine alan hiçbir şehir yoktur.

Bu bakımdan Batman, ülkede bir ilki daha yaşattı bizlere.

Şehrimiz ülkenin en dinamik şehridir’ iddiamız hala geçerlidir.

Batman 35 yıl önce ‘İlçe’ydi.

Ama o ilçeden ‘Çe’ harflerini atmak hiç de kolay olmamıştı.

Yıllarca komşu İl Siirt’in ilçesi olarak hafızalarda yer edinen Batman, artık ülkenin en modern şehirlerinden biri.

Bu şehrin İl sınırlarının ne kadar büyüdüğünü her kırsala çıktığımızda okurlarımıza anlatıyoruz.

Çektiğimiz fotoğraf ve görüntülerle bu şehrin artık kabuğuna sığmadığını kayıt altına alıyoruz.

Sağ olsun, var olsun arkadaşımız İrfan Tapan, zengin fotoğraf arşiviyle dünü ve bugünü en iyi şekilde Batman Çağdaş’ın okurlarına sunuyoruz.

Tapan’ın 40 yıl öncesinden çektiği fotoğraf karesine bakın…

Atatürk Parkı’nın ötesi yok…

Günümüzün GAP, Kültür, Belde, Gültepe ve Fatih Mahallelerinin olmadığını bu kare bize özetliyor.

40 Yıl öncesi Batman Ovası’nın Esentepe’si dışında o bölgede yapı adına derme-çatma bina belki de iki elin parmak sayısını geçmezdi.

Bir şehir ancak 40 yılda bu kadar hızlı değişebilir.

Kuşkusuz bu değişim ve gelişim de kara altının payı inkar edilemez.

Tabii ki sadece kara altın değil, bu kent kendi dinamiklerini yaratarak cazibe merkezi olmaya devam etti.

NEREDEN NEREYE…

İstanbul’da yaşanan 6.2 şiddetindeki deprem sırasında tesadüfen verimli arazilerle ilgili haber için sahadaydık.

Depremin İstanbul-Silivri’de yaşandığına dair son dakika haberi cep telefonlarımıza düştüğünde o çalışmamızı bitirmeden soluğu gazetede almıştık.

Şükür o deprem ucuz atlatılmıştı.

İki mahalle olan Gültepe-Tilmerç’in ortasında kalan eski Gültepe mezra sakinlerine mikrofonu uzattık.

Anlatmaya başladılar:

“30 Yıl önce Gir Çoçik’e geldiğimizde ‘Siz deli misiniz Batman’a 15 kilometre uzaklıktaki bu tepelik bölgede ev yapılır mı?’ derlerdi. Biz de yıllarca burada kaldık. Önce bize yakın Marangozcular-Kaynakçılar Sitesi geldi. Sonradan Batman 1990’lı yıllarda ‘İl’ olduktan sonra Özel İdare yerleşkesi yapıldı. Batman’ın eski siyasetçilerinden merhum Aydın Baran, ikinci Sanayi Sitesi’ni Kozluk-Batman karayoluna kazandırdı derken, bir anda şehir bize doğru kaymaya başladı. Biz de bu bölgenin bu kadar hızla gelişmesini beklemiyorduk. 25-30 Yıl öncesine kadar Avşo Deresi’nin başlangıcı olan Kanlı Dere’ye Batmanlılar piknik yapmaya gelirdi. Hafta sonu berrak akan derenin etrafında sazlı-sözlü eğlenceler olurdu. Biz de mezradan kalkıp, o anlara tanıklık yapardık.”

Bakın bir mezranın son 35 yılda nasıl bugünlere geldiğini yine o mezra sakinleri böyle özetliyor bize.

“KÖY HAYATI GİBİSİ OLMAZ”

Günümüzde Gültepe ile Tilmerç Mahallelerinin sınırında kalan eski Gültepe mezrası sakinleri, yanı başlarında 2.5 ile 6 milyon TL’ye satılan modern yapıların yükselmesinden de memnun değiller.

Çünkü onların düşü halen köy hayatı.

Gültepe’den gazete bürosunun yolunu tuttuğumuzda; köy sakinlerinden biri sözlerini bitirmek istemiyordu;

“Şehirde hayat zordur. Şehir sıkıntılıdır. Günümüzde hayat şartları zorlaştı. Oysa köy ve mezra bizim için bir zamanlar bir nimetti. Sütümüzü, yoğurdumuzu, peynirimizi burada yapardık. Kümes hayvanlarımızın yumurtalarını şehir merkezine götürüp satardık. Şimdi ise tüketici olduk. Ne kümes hayvanlarımız kaldı ne de buradan şehre ürün satacak bir şeyimiz kalmadı. Düşünün yıllar öncesinde biz yoğurt, süt ve yumurtayı satmak için Batman’ın yolunu tutardık. Şimdi bu ürünleri Batman’daki marketlerden alacak hale geldik. Nasıl şehir hayatını sevebiliriz ki?”

Birçok ülkenin sera ve hayvancılık mantığıyla köye dönüş veya mevcut köyleri yeniden tarıma en uygun duruma getirmek için uğraş verirken biz de tam tersine ne yazık ki…

Sesimiz ve sözümüz oldukça, yarım arazilerinin betona heba edilmesine karşı çıkacağımızı tekrar belirtelim.

Eski yerleşim yerleri neredeyse atıl durumda.

Oralardan da ciddi bir artı, katma değerler yaratılabilir.

Eski binaların olduğu yerlerde, kentsel dönüşümlere, şehrin içinde modern alanlar yaratılabilir.

Arkadaşımız İrfan Tapan’ın, 40 yıl öncesinin fotoğrafına bakarak o yarım asır öncesinin güzel Batman’ı ile şimdiki büyükşehir Batman’ı arasındaki çarpık yapılaşmanın, şehrin doğal yaşamını nasıl yok ettiğini görüyoruz.

Sosyal yaşam alanlarının, parça parça yok olmasının yorumunu siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz….