Dünden devam

Bugüne kadar ısrarla duyarlılık çağrısı yaptığım kentlerin atıksularının kimyasal ve biyolojik arıtmadan geçirilmesi konusu önümüzdeki yıllarda mutlaka en önemli gündem maddesi olacaktır…

Nedeni çok açık; Diyarbakır, Eğil, Dicle, Bismil, Batman, Silvan, Sason, Kozluk, Beşiri ve İkiköprü yerleşim yerlerinin evsel atıkları geçmişte olduğu gibi nehri kirletmeyecek, Dicle sularına karışarak sınır ötesine akmayacaktır…

O atıksular, kanalizasyon suları, lağım suları devasa gölde, Ilısu Barajı göl havzasında birikecek, toplanacak ve çevre sağlığını tehdit edecektir…

Yanı başımızda Ilısu Barajı göl havzası oluşmasa bile, yasalar gereği belli bir nüfusa sahip yerleşim yerlerinin atıksularının fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtmadan geçirilmesi gerekiyor.

Belediyeler bu konuda gerekeni yapmalıdır. Halk sağlığı için bu bir yasal zorunluluktur.

Varsın günümüz yöneticileri bu sorunu gündemlerine almasınlar. Elimde kalem tutuyorsam, üzerime düşen görevi de yerine getirmeliyim.

**

**

Evet, yakında Ilısu Barajı devasa bir göl olunca Atıksu Arıtma Sistemi çok büyük önem arz edecektir.

Hasankeyf yeni yerleşkesinin atıksuları için arıtma sisteminin kurulmasından söz etmiştim. Yeni yerleşkenin atıklarının doğaya, çevreye, çevre sağlığına zarar vermemesi için yapılan tesis üzerinden topluma, ilgililere bir mesaj vermek istiyorum.

Yukarıda çok sayıda yerleşim yerinin kanalizasyon lağım sularından söz ettim.

Madem Ilısu Barajı yapıldı ve artık su tutmaya başladı, şu halde devasa bir foseptik çukur olmaması için şimdiden adımlar atılmalıdır...

Şayet bu adımlar şimdiden atılmazsa, Hasankeyf'in bin 200 metre küplük atıksularının arıtılmasının hiçbir kıymeti, değeri olmayacaktır...

Kendimizi aldatmayalım. Bu konuda ısrarla yazılar yazıp uyaran biriyim...

Bir kere daha gerekçelerimi kamuoyunun takdirine sunuyorum.

Şu ifadelerimi birileri duyuncaya kadar dillendireceğim:

**

**

Eğer Dicle üzerinde devasa bir göl havzası oluşursa ki oluşmaya başladı, şu halde Dicle, Eğil, Diyarbakır, Bismil, Sason, Batman, Kozluk, İkiköprü, Beşiri ve Hasankeyf'in kent kanalizasyon suları sınırları aşamayacak, o gölde birikecektir.

Devasa bir foseptik çukur kaçınılmazdır…

Bunun aksini ileri süren herkesle (Bilim insanları, yazarlar, uzmanlar, akademisyenler, Proflar vs) bu konuyu tartışmaya ve görüşlerimi savunmaya hazırım…

Beni yalanlayacaklar haklı çıkarlarsa, bir kere daha iddia ediyorum; yazı yazmayı da bırakacağım…

Dediklerim doğruysa, o karşıma çıkacakları anırmaya davet edeceğim…

Ancak anırmaları bana bir şey kazandırmaz…

Yıllar önce başvurum üzerine Sağlık Müdürlüğü, Hasankeyf önündeki suda Coli Basili ölçümü yapmıştı.

Değerler o kadar yüksekti ki ölçüm cihazları yetersiz kalmıştı…

İnsan dışkısından oluşan Coli Basili, insan sağlığı için büyük tehdittir. Bunu kamuoyuna açıkladım, dinleyen olmadı…

**

**

Şu halde soruyorum ve hepimiz sormalıyız; dev bir foseptik çukuruna razı mıyız?

Bunu toplum olarak onaylıyor muyuz?

Ben bütün gücümle buna karşı çıkacağım…

Kentimizin atıksularının arıtılmasını ısrarla savunmaya devam edeceğim.

Batman Belediyesi’nin ciddi mali sorunları olabilir. Her ay İller Bankası borçları nedeniyle ödeneklerini kesiyor, biliyorum. Ancak bir yol haritaları olmalıdır…

Belediye bu sorunu artık masaya yatırmalı, kamuoyunun desteğini istemelidir.

Belediye yönetiminin yerinde olsam; “Ey halkımız kapımızı çalan önemli bir sorun var. Ilısu Barajı su tutmaya başladı, göl kapımıza dayandı. Bu kentin evsel atıklarının arıtılması gerekiyor. Bu sorunu kendi imkanlarımızla şu kadar çözebiliyoruz. Bizi aşan ve sıkıntıya koyacak boyutları için destek istiyoruz” diyerek toplantılar, paneller, çalıştaylar düzenlerdim…

Susarak, gözümüzü kapatarak meseleyi çözemeyiz diyorum.

Bu sorun sadece belediyenin sorunu değildir. Ilısu için katrilyonlar harcandı, ancak kentimizin atıksularının arıtma sistemi için hiçbir ödenek ayrılmadı. Güç birliği yaparak toplum ve çevre sağlığına sahip çıkmalıyız.

Beş Milletvekilimizden birinin bile bu konuda bugüne kadar hiçbir açıklama yapmamasını normal bulmuyorum. Belediye yöneticilerini, belediye meclisini, Batman Mahalli Çevre Kurulu’nu, Sağlık Müdürlüğünü, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünü, sivil toplum ve demokratik kitle kuruluşlarını, basını ve halkımızı duyarlı olmaya davet ediyorum.