İnsanlık ailesinin geleceğini düşünen bilim insanları, yıllardır ‘Küresel Isınma’ya dikkat çekip duruyorlar.

Heyhat uzun yıllar kimse kendilerini duymadı…

Bilim insanlarının uyarılarını dikkat alan duyarlı insanlar oldu, kendilerine ‘Çevreciler’ denildi.

Çevreciler dünyanın geleceğini tehdit eden en büyük tehlikenin ‘Küresel Isınma’ olduğuna dair delillerle, belgelerle toplumun karşısına çıktılar…

Dünyanın her tarafında bir uyanış oldu.

Dünya egemenleri, büyük sermaye çevreleri, çevre adına örgütlenen gönüllülere baskılar kurdular, onları itibarsızlaştırmaya çalıştılar, ‘Çevreci-mevreci’ ifadelerine toplum tepkisiz kaldı...

Çevreciler, Dünyanın her yöresinde kirli işler peşinde koşanların boy hedefi oldular…

Hayatın her alanındaki çevre sorunlarının üzerine gidildikçe, birileri korkmaya başlayacaktı…

**

**

ÇEVRE YÜKSELEN DEĞER AMA…

Duyarlı insanlar yılmadılar, ‘çevre’ tüm dünyada yükselen değer oldu…

O duyarlı, vicdanlı insanların sayesinde tüm dünyada bir uyanış oldu.

Birleşmiş Milletler Çevreyi gündemine aldı…

Toplumlar, halklar ‘Kyoto Protokolü’ kavramıyla tanıştılar…

Uluslararası çevre sözleşmeleri imzalandı, devletlere müeyyideler gündeme geldi.

Çevre Anayasalara girdi, yasa ve yönetmeliklere işlendi, ders kitaplarına girerek çocuklara ulaştı..

Dünya genelinde çevre duyarlılığı arttı, ancak artan nüfus ve ihtiyaçlar gerekçe gösterilerek Küresel Isınmaya neden olan yanlışlardan vazgeçilmedi…

**

**

Çevre neden mi dünyamızı tehdit ediyor?

2008 yılında iki bilim insanı çok değerli bir çalışma ile çevre sorunlarına bakınız nasıl dikkat çekmişlerdi: “Dünya nüfusu hızla artmakta ve 2008 yılı itibari ile yaklaşık 6.7 milyar kişiye ulaşmıştır (Population Reference Bureau, 2008:3). Artan nüfusla birlikte talepler de aynı şekilde her geçen gün artmakta ve çeşitli sorunlar oluşmakta, cevre sorunları da bunların içinde yer almaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, hızla ilerleyen sanayileşme, giderek azalan, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan dünyamızın doğal kaynakları ve bütün bunların üzerinde katlanarak artan nüfus, 21. yüzyılda gelecek konusundaki çevresel endişeleri dile getirmektedir. Çevre sorunları artık yalnızca ülkelerin sorunu değil, bu yaşlı gezegende yaşayan ve 6.7 milyarı aşan tüm insanlığın ortak sorunu olmuştur. Şimdi bu ortak düşmana onu yaratan ve ortaya çıkaran biz insanlar çözüm bulmak, somut öneriler getirmek ve tüm olanaklarımızla ona sahip çıkmak zorundayız.

Yaşlı gezegenimizi, insanlık tarihinin en amansız hastalığı olarak tanımlanabilecek çevre sorunlarına kalıcı çözümler bulmak durumundayız. Çevrenin ve çevresel kaynakların, sürdürülebilir bir biçimde yönetilebilmesi için; her düzeyde bir takım düzenlemelere, yasal ve yönetsel, ve bu düzenlemeleri uygulayacak bir takım kurum ve sistemlere ihtiyaç vardır. Yakın zamana kadar, yasal ve kurumsal düzenlemeler, büyük ölçüde ulusal düzeyde yapılırken, 21. yüzyılda bilgi çağında, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, çevre alanında da küresel eğilimler ön plana çıkmıştır. Kirliliğin sınır tanımaması, bir yörede veya ülkedeki çevre bozulmasının, bütün dünyayı etkileyen boyutlara ulaşması nedeniyle, yasal, yönetsel ve kurumsal düzenlemelerde, uluslararası düzeyden başlamak üzere bir kademelerime ortaya çıkmıştır. Tartışmalar, bu kademeler -uluslararası, bölgesel, ulusal, kentsel, yerel v.b. arasında uyum sağlanması, konusunda odaklaşmaktadır.”

Görüldüğü gibi bilim insanları önemli tespitlerde bulunmuşlar.

Ancak devletler Küresel Isınma konusunda gereken adımları tam olarak atmadıklarından insanlık ailesinin geleceği tehdit altındadır…

Küresel Isınma’nın vahim boyutları yöremizde de etkisini gösteriyor.

Batman ve yöresinde ve bölgemizde yaşanan kuraklık oldukça endişe verici hal almıştır.

Çevrecilerin, bilim insanlarının uyarılarına dikkat edilmezse, gelecekte daha ciddi sorunlar kapımızı çalacaktır.

Herkes Çevre konusunda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Duyarlı olunması dileğimle