**Yıllar önce ülkenin ilk rafinerisi olan Tüpraş Batman Rafinerisi ruhumuz ve beynimize adeta bir parfüm gibi işlenmişti ve iz bırakan o rafinerinin kokusunu hiç unutabilir miyiz?

**Batman Çağdaş’ın doğduğu o Eski Tekel Caddesi, Bankalar Caddesi, Cumhuriyet Meydanı, İluh deresi ve Esentepe’nin o eski karelerini burada canlandırınca eski günlere dalıp gidiyoruz.

ANILAR GÜZELDİR…
Ne kadar hayıflanırsak hayıflanalım, saatin durmayan saniyesi, güneşin doğup batması, kalbimizin dinlenmeden bıkmadan çırpınması ve eskiyip giden ömrümüzdür. Gerisi sadece hayali cihana değecek olan geçmişimizdir. Geride bıraktığımız yıllardır.

O anıların hayallerini kurmak, o anları tekrardan ruhen ve heyecan yaşamak da güzeldir.

İşte bu duygu ve düşüncelerle Batman Çağdaş, bu şehrin eski günlerini hatırlatıyor okurlarına.

Tarih; 15 Mart 1952…

DDY Batman Gar binasının arkasında siyah-beyaz kare bir yerde bu şehrin tarihine dipnot düşmüş.

Henüz Batman Rafinerisi’nin kurulmadığı dönemlerdi. Küçük rafineriyi Meymuniye boğazından Batman’a taşıyacak malzemelerin yanı sıra yurtdışından gelen rafineri malzemeleri, DDY Gar binasında istiflenip şimdi ki rafinerinin hazırlığı yapılıyordu.

Karedeki ilk rafineri emekçileri aramızda yok. Merhum İsmail ve Vehbi Tatlı kardeşler ile diğer emekçiler o küçük rafinerinin su ve dolum tankları önünde çektikleri hatıra karenin, rafinerinin Batman’ı bugünlere taşıyacağını ön görmüşler.

NEREDE O MEYDANIN GÜZELLİĞİ
Bir zamanlar Cumhuriyet meydanında yapılan resmi bayram törenleri bir başka olurdu. O coşku, o kalabalık hiç unutulur mu?

Öncü İş Hanının damından ve Gör ile Demir otellerinin damlarından bayram törenlerini izlemek için izdiham oluşurdu.

‘Yoğurt treni’ diye adlandırılan Batman-Diyarbakır arasında çalışan kara trendeki insan kalabalığı, yoğurt dolu bakraçlarını ve onları satın almak için vatandaşların bekleyişlerini dün gibi anımsıyoruz.

O zamanlar ne marketler ne de devasa AVM’ler vardı. Herkes köy yoğurduğu alabilmek için Peron çıkışında beklerdi.

Bu gazetenin doğduğu Eski Tekel caddesindeki esnafları, köşe başındaki Kıvırcıklar binası, yine bir zamanlar kentteki çok katlı apartmanların olduğu güzergahta Hüseyin Çalışkan, Kadri-Vahdettin Terece, Şükrü Demir ve Selahattin Atilla’ya ait o apartmanlarda oturan o dönemlerin elit tabakasının esnafa gösterdikleri nezaket kurallarını unutmak mümkün mü?

Kısacası; o eski esnaflar ve saygın simalar geride hoş bir seda bıraktı.

Ne mutlu bu şehrin ilk petrolcüleri ile petrol kentini bugünlere getirenlere.

Onlar yer küresinin kubbesinde hoş bir seda bıraktı.