Ülkemizin ve aslında insanlık ailesinin geçen hafta içerisinde hayatını kaybeden değerli bilim insanı Sayın Prof. Dr. Orhan Kural gibi duyarlı şahsiyetlere ihtiyacının olduğuna inanıyorum.

O nedenle Batman’a geldiğinde özel hukukumuzun da olduğu Sayın Kural ile ilgili bir yazı daha yazmayı görev biliyorum.

Uzun yıllar önce Batman TED Koleji’nin davetlisi olarak kentimize geldiğinde tanıştığım ve bana hediye ettiği bazı broşürlerinden yararlandığım Merhum Kural, gerçekten hayatını bilime ve insanlığa adayan bir şahsiyettir.

Vefatından iki yıl önce vasiyet olarak bir video ile geleceğe seslenen Prof. Kural, çok anlamlı mesajlarla yine toplumun iyiliğini istemiştir.

Vasiyetini okuyan herkes ne kadar duyarlı bir bilim insanı olduğunu kabul edecektir.

Çevre mücadelesinde ilkeli duruşu, kararlılığının yanı sıra mütevazi kimliğiyle de hep hayırla anılacaktır.

Eğer zamanında hakkını tam vermeyen bir kısım medyada bile Orhan Kural Hoca; “Çevre bilinci ve halk sağlığı alanındaki çalışmaları, kurucusu olduğu Türkiye Gezginler Kulübüyle de öncülüğünü yaptığı gezi kültürüne tutkusu ve maden mühendisliği alanındaki uluslararası akademik çalışmalarıyla tanınan” cümlesi ile adından söz edilmişse, bilesiniz ki yazılanlar abartı değildir.

**

**

VASİYETİNDE BİLE İNSANLARI DÜŞÜNMÜŞ

193 ülkeyi gezmiş, 17 kitap yazmış ve binlerce konferans vermiş bir bilim insanından söz ediyorum.

Evet, iki yıl önce vasiyetini videoya kaydetmiş Hocamız, bakınız ölümünden sonra bile insanları nasıl düşünmüş birlikte okuyalım:

“Merhaba. Bunu dinliyorsanız, ben bu hayatta değilim artık. Yaşarken bu videoyu çektim. Bugüne kadar insanları üzdümse özür dilerim. Vatandaşlık görevimi yapmaya çalıştım. Sizlere daha iyi bir dünya bırakmaya çalıştım. Çocuklarınızın daha iyi yaşamasına çalıştım. Adaletli, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için elimden geleni yapmaya çalıştım. Lütfen gayretli insanları engellemeyin. Onların hevesini kırmayın. En önemli isteklerimden biri kamu yararına bu kadar çalışarak oluşturduğum Türkiye Gezginler Derneği'nin yaşaması. Kurduğum Gezi Evi'nin devam etmesi. Bir beton yığını iken onu tarihi ev haline getirdiğim Ahırkapı'daki binamızın fonksiyonuna devam etmesi, konsolosluk olarak hizmet vermesi bakımından. Aynı zamanda tek ağaçla alıp, koru haline getirdiğim Fener Köyü'ndeki çiftliğin de devam etmesi yönünde kızımdan istekte bulundum. Ayrıca yazılı olarak bildirdim. Bu arada vasiyetimde yazdım. 9 yılı bölüm başkanı olarak 44 yıl İTÜ Maden Mühendisliği bölümünde hizmet verdim. Bu öğrencilerimi çok sevdim. Onlarla ortak çalıştım. Onlara bir burs imkanı sağlıyorum. Orhan Kural bursu yapılacaktır. Bu konuda Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'na belli bir para bıraktım. Gelelim son olarak cenazeme. Annem, babam ve kardeşimin yattığı hazır olan Zincirlikuyu'daki mezarıma kaldırılacağım. Cenazenin Zincirlikuyu Camii'nden yapılmasını istiyorum. Çünkü diğer camilerde trafik sıkışıklığı oluyor. Orası daha rahat park bakımından. Benim cenazeme kesinlikle kürk giyenler, bilmiyorum yaz mı olacak, kış mı olacak ama.. Ve faal avcılar gelmesinler istemiyorum kesinlikle. Özellikle hayvan ticareti yapanlar gelmesinler. Bir tane bile cenazemde canlı çiçek istemiyorum. Belediye başkanları dahil yollamasınlar. Onun yerine eğitim kurumlarına bağışta bulunsunlar. ÇEKÜL Vakfı aracılığıyla ağaç diktirirlerse daha da sevinirim. Benim sembolüm hayatım boyunca kitaplarımın dışında tahta kediler oldu. Onları da beraberinizde getirirseniz renklilik katarsınız cenazeme. Eğer size hediye ettimse lütfen beraberinizde getirin."

**

**

Vasiyetinde kendisinden sonra geleceklerin iyiliğini istiyor. Düşünün ki trafikte insanlar rahatsız olmasın diye cenazesi için bile öneriler sunuyor. Allah rahmet etsin.

Cenazesine kürk giyenlerin, hayvan ticareti yapanların ve faal avcıların kesinlikle katılmamasını vasiyet etmesi de topluma verdiği önemli bir mesajdır.

Bütün Çevreciler faal avcılara, yani ellerindeki silahlarla canlıları keyif için öldürenlere zaten karşıdırlar. Sayın Kural, verdiği mesajla bu çevreleri bir kere daha deşifre ediyor, toplumsal bir bilincin oluşmasını arzuluyor.

Merhum Kural’ı bir kere daha rahmetle anarken, yıllar önce bana verdiği broşürlerinden sigara ile ilgili mesajıyla yazıma son veriyorum: “Sigarada bulunan fare zehiri dahil 4 bin zehirli madde, 5 bin farklı hastalığa neden oluyor. Türkiye dünyanın dördüncü büyük sigara tüketicisi olarak yurt dışına yılda ortalama 7,5 milyar dolar ödeme yapıyor.

Sigara evinizde içilirse sizi en az (8) saat etkiliyor ve her tarafa siniyor. Hatta perdelerinizi bile sarartıyor.

Sigara içenlerin içmeyenlere göre % 80 oranında kansere yakalanma riski olduğunu biliyor musunuz ?

Sigara içenlerin içmeyenlere göre % 75 oranında daha çabuk yaşlandığını cildin bozulduğunu biliyor musunuz ?

Puro, pipo ve sigaranın zararları “ekmek ile pide” arasındaki farktır. Ancak nargile sulu şekilde ciğere ulaştığından diğerlerinden 5 kat daha da zararlı.

Günde iki paket sigara içen bir kişinin sigaraya ödediği bu para ile her gün yarım kilo et ya da 4 kg meyve ya da 20 tane ekmek alabileceğini biliyor musunuz ?

Günde iki paket sigara içen bir kişinin 10 yılda sigara verdiği para ile bir ev satın alabileceğini bilin.”