Dünden devam

Geçtiğimiz günlerde bazı inşaatlarda yaşanan ölümlü ve yaralamalı iş kazaları, üzerinde ciddiyetle durulması gereken sorundur.

Sadece bir emekçimizin hayatı bile bütün inşaatlardan önemlidir.

Dünkü yazımda dikkat çektiğim ve belgesiyle açıkladığım ölümlü vahim olayların hepimizi derin düşüncelere sevk etmesi gerektiğine inanıyorum.

Henüz gençliklerinin baharında ailelerinin geçimi için riskli işlerde çalışan emekçilerimizin iş sağlığı ve güvenliği için daha etkin tedbirlerin alınması yasal zorunluluktan öte bir vicdan borcudur…

Emekçilerimiz sadece inşaatlarda yaşanan iş kazalarında hayatlarını kaybetmiyorlar.

Hayatın pek çok alanında ağır işlerde iş sağlığı ve güvenliği için gereken tedbirlerin alınmaması nedeniyle emekçilerimizi yitiriyoruz.

Dünkü yazımda ifade ettiğim gibi emekçilerimizin iş kazalarında ölümleri kader değildir diyorum…

**

**

İnançlı bir Müslümanım ve dinimi de iyice araştıran biriyim.

Kim ki gereken tedbirlerin alınmaması nedeniyle yaşanan iş kazalarındaki ölümleri kader olarak yorumladığım için beni eleştirirse, böyleleri ile her zeminde tartışmaya, doğrulara ulaşmaya hazırım.

İslam’ın Kader anlayışını bilmeyenleri okumaya, aydınlanmaya davet ediyorum.

Bu köşede emekçilerin yaşam hakkını her zaman savundum ve savunmaya da inşallah devam edeceğim.

İş sağlığı ve güvenliği derken, neden mi söz ediyorum?

“İş yerindeki fiziki çevre şartları, çalışma ortamı gibi sebeplerden ötürü işçilerin karşılaşabilecekleri sağlık/güvenlik sorunları ve mesleki sorunların en aza indirilmesi veya ortadan kaldırılması için analizler ve çalışmalar yapılmasına iş sağlığı ve güvenliği denir.”

Yasa ve yönetmeliklerde emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sayfalar dolusu hükümler var. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120630-1.htm

Bu hükümlerin gereği yerine getirilirse, emin olun emekçiler lehine çok olumlu gelişmeler yaşanacaktır.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak kurumların görevlerini yapmadıklarına inanıyorum.

**

**

Değerli Okurlar, ölümlü bir iş kazası haberini sıradan bir medya haberi gibi okuyup geçmemek gerekiyor. Bu mesele üzerinde çok durmamız şarttır.

Gün geçmiyor ki ülkemizin değişik yerlerinde ve kentimizde genç emekçilerin, çalışanların başına bir felaket gelmesin, iş kazaları yaşanmasın ve insanlarımız hayatlarından olmasın, sakat kalmasın…

Ne yazık ki emekçileri düşünen yok…

Her gün inşaatlardan düşen,

elektriğe kapılan,

göçük altında kalan,

araçlarca ezilen,

çeşitli iş kazalarında hayatlarını kaybeden, yaralan ve sakat kalan emekçileri duyuyor ve görüyoruz. Yitirdiklerimiz bizim evlatlarımızdır.

Hayatın her alanında en ağır işlerde çalışarak hizmet üreten emekçiler, geçirdikleri iş kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden ölüyorlar…

Ne acıdır ki birçoklarının ölümleri bile iş kazası olarak gösterilmiyor ve gizleniyor…

Ülkemizin bu acı gerçeğine kafa yoranların sayısının çok fazla olmadığına inanıyorum. Çünkü güçlü bir ses duymadım…

**

**

Emekçilerin iş sağlığı, meslek hastalıkları konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Şu kadarını biliyorum ki nice emekçilerimiz iş kazalarında hayata veda ederken, niceleri de çalıştıkları kötü ortamlardan dolayı meslek hastalıklarına yakalanıp çok erken aramızdan ayrılıyorlar…

Ülkemiz genelinde olduğu gibi kentimizde de iş sağlığı ve güvenliği konusunda ciddi yetersizlikler, denetimsizlikler var…

Kentimizde devasa binalar inşa ediliyor değil mi?

Başlarında kaskla, ayaklarında çivi geçirmez botla çalışan kaç emekçi gördünüz diye sormak isterim?..

Kaç emekçinin sosyal güvencesi-sigortası var, kaç emekçimiz örgütlü?

Denetim yapan kaç görevliyi alanda gördünüz?

Sonuç olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda toplumsal bir duyarlılık oluşturmak zorundayız.

Sürekli bıktırırcasına olsa bile bunu yazmalı, gündemde tutmalı, tedbirler alınıncaya kadar ilgilileri baskı altına almalıyız. Gençlerimizin, emekçilerimizin iş kazalarında ölmeleri kader değildir gerçeğini herkese kabul ettirmeliyiz. Sağlıkla kalınız.