Türkiye farklı kültürlerin, dinlerin ve geleneklerin harmanlandığı zengin bir coğrafya.
Ancak bu çeşitliliğin ortasında, birçok kadın için geleneksel yaşam kalıpları bir zorunluluk haline gelmiş durumda.
Kadınlar, toplumun kendilerine dayattığı rollerin dışına çıkmak istiyor ama ne yazık ki, aile baskısı ve toplumsal yargılar buna izin vermiyor.
Yaşadığımız coğrafya gerçeğinde kadınların görevleri hala evle sınırlı kalıyor. Ev işleri, tarımda çalışma sorumluluğu ve çocuk bakımı gibi görevler kadınların ana görevi haline gelmiş durumda.
Kendi hayallerini gerçekleştirmek isteyen birçok kadın, ailevi ve toplumsal baskılar nedeniyle ideallerinden ve hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor.
Üniversiteyi tamamlayıp kariyer yapmak isteyen kadınların, meslek edinme sürecinde bile önüne nice engeller çıkartılıyor. Bunun yanı sıra okuduğu bölümden veya yapacağı işten dolayı partneri tarafından bir ‘taraf’ seçmeye mecbur bırakılan kadınların örneği de çok fazla.
Duyguları ve mantığı arasına sıkıştırılan kadınlar…
Ev işleri ve çocuklar arasında sıkışan hayatlar…
..Ve gerçekleşmeyi bekleyen nice hayaller…
İşte bu çıkmazda verilecek karar kadınların bir yerde ‘dönüm’ noktası.
Elbette ev hanımlarını burada tenzih ediyorum.
Amacım onların kararlarına saygısızlık değil.
Bu geleneksel kalıplar kadınların kişisel gelişimine engel olmakla birlikte aynı zamanda refahı da olumsuz etkileyebiliyor.
Bir kadının eğitim erişimi kısıtlandığında, gelecek nesillerin de eğitimi ve gelişimi tehlike altında olur.
Gelenekler, kimliklerimizin önemli bir parçası ama zamana ayak uydurmak ve modern yaşamda; insan haklarına saygı gösterilmesi gerektiği unutulmamalı.
Türkiye’nin modernleşme sürecinde, kadınların bu zorunlu geleneksel yaşam kalıplarından kurtarmak tüm toplumun sorumluluğunda.
Kadınların hayallerini ‘gerçekleştirebilmek’ için kurduğu, özgürce seçim yapabildiği bir toplum, daha mutlu bir gelecek inşa etmenin temelidir.
Kadınlar, her koşulda geleneklerin ötesine geçebilmeli, kendi hayatlarını özgürce yaşayabilmeli.
Bir kadının sesi duyulduğunda, toplum olarak daha güçlü ve daha adil olacağımızdan kimse şüphe duymamalı…