Kaldırımlar, kent yaşamının en temel taşıdır.

Yalnızca beton değil; yaya hakkının, erişilebilirliğin, güvenliğin ve belki de en çok, kamusal alanın kendisidir.

Ama artık sokaklarda yürümek bile lüks.

Özellikle büyükşehirlerde…

Batman’da da benzer bir tablo var.

Kaldırımlar gitgide işlevini yitiriyor.

Yürünen yer olmaktan çıkıp işletmelerin uzantısı haline geliyor.

Adeta kamusal değil, özel mülke dönüşmüş gibiler.

Peki neden?

Neden kafeler, kahvehaneler, restoranlar kaldırımda masa sandalye açma hakkını kendilerinde görüyor?

Birer birer yayalara ait alanlar işgal ediliyor.

Özellikle de altını çizerek değinmek istediğim bir konu var; görme engelli vatandaşlar için kaldırımlarda yapılan hissedilebilir zeminlerin işgal edilmesi…

Bazı marketler, kahveler ve çeşitli esnaflarda görüyoruz görme engelli vatandaşın yürüyüş yollarını da fütursuzca gasp ediliyor.

Hayat onlar için zaten yeterince zor.

Biz neden bunu daha da zorlaştırıyoruz?

Bu bir yaşam hakkı ihlali!

Engelli bireyler için erişim neredeyse imkansız hale geliyor.

Çocuk arabası süren anneler, bastonla yürüyen yaşlılar, tek başına sadece yürümek isteyenler…

Hepsinin özgürlük alanı daralıyor.

Kaldırımda yürümek artık mücadele gerektiriyor.

Kültürel bir alışkanlık gibi görünse de, bu masa-sandalye düzeni kamusal olanı sinsice özelleştirme çabasıdır.

Unutmayalım; kaldırımlar yayalar içindir!

Ticaretin değil, yaşamanın alanıdır.

Evet, Batman Belediyesi zaman zaman denetim yapıyor.

Ama bu denetimler ya geçici kalıyor ya da ekonomik gerekçelerle göz ardı ediliyor.

Oysa mesele yalnızca birkaç sandalye değil; mesele bir hak, bir eşitlik meselesi.

Kent, herkesindir.

Fakat herkesin eşit erişimi olmadan kentleşmeden söz edilemez.

Bazı işletmeler tüm kaldırımı kapatırken, küçük esnaf bir tabela asmak için bile izin peşinde koşuyor.

Bu sadece adaletsizlik değil; aynı zamanda tehlikeli bir umursamazlık.

Çünkü kaldırımlar daraldıkça insanlar araç yoluna inmek zorunda kalıyor.

Ne yazık ki orası da artık güvenli değil.

Kentleşme sadece bina dikmek, yol yapmak değildir.

Kentleşme, adil, erişilebilir ve yaşanabilir alanlar yaratmaktır.

Eğer kaldırım artık yürümek için değil, kar etmek için kullanılıyorsa o şehirde nefes almak bile zorlaşır.

Kaldırımlar kimsenin malı değildir, herkesin hakkıdır.

Ve belki de en çok, sessizce yürümek isteyenindir…

Batman’da özellikle belirli noktalarda kaldırımlardaki vahim tablo alıp başını gitti.

İlgililere duyurulur!