*35-40 Yıl öncesine kadar petrol şehrinin en hareketli caddelerinden biri 2. Cadde’ydi. O güzergah o kadar hareketliydi ki; bu hareket banka şubelerini bu caddede açmak zorunda kaldılar. Haliyle 2. Cadde ‘Bankalar Caddesi’ diye anılmaya başladı…

*Batman’ın ‘İl’ oluşuyla birlikte o eski çarşının gözde iş merkezlerinde tanınan iş insanları, esnaflar ve zamanın ünlü markaları bu caddede yerlerini aldı. Şimdilerde şehrin kalbinin attığı eski çarşı merkezi öksüz kaldı. Oysa dünyanın hiçbir yerinde eski çarşı merkezleri ile mekanlar cazibesini kaybetmez aksine insanların nostalji yaşamak için ilgi dolu bir merakla oraya akın ederler. Biz de ise tam tersi oldu maalesef…

İĞNE ATSAN YERE DÜŞMEZDİ

40 Yıl öncesine kadar petrol başkentinin kalbi Cumhuriyet Caddesi’ne komşu 2. Cadde de atardı 

1.Caddeye ‘Ofis Caddesi’… 2. Caddeye ise ‘Bankalar Caddesi’ adlarıyla anılırdı.

1970’lerin Başında TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’nde çalışan petrol emekçisi sayısı 7000’lerdeydi.

Site Mahallesi’ndeki TPAO tesislerinde çok sayıda ünite vardı.

Mesai bitiminde DDY alt geçidinde bizim tabirimizle perondan çarşı merkezine çıkan petrol emekçilerini, 1. ve 2. Caddesindeki esnaf dört gözle beklerdi.

Çünkü petrol emekçileri, iki caddeye de tabiri caizse hayat verirdi.

Özellikle maaş günü petrol emekçileri, çarşı merkezine bayram havası estirirdi adeta.

Batman, 1990’da ‘İl’ olunca o eski çarşı merkezi de yavaş yavaş o eski cazibesini kaybetti.

Petrol şehri bir anda bir zamanlar ‘Kuş uçmaz, kervan geçmez’ yer diye tabir edilen Atatürk Parkı’nın olduğu bölgeye kaydı.

Mantar gibi biten çok bloklu yapılar eski çarşı merkezini Batmanlılara unutturdu.

BATMAN’IN İLK İŞ MERKEZLERİ

1957’de Cumhuriyet alanına ilk komşu yapılar Gör Pasajı, Demir Otel, Radar Otel… 2. Caddede de Sason Palas, Nuh Palas… 1980’lerde de Aydın Otel, Nihat Otel… Şehrin bir zamanlar konaklama mekanlarıydı.

Bu otellere yakın hamamlar da vardı.

O konaklama mekanlarına hayat veren iş merkezlerinin başında Öncü İş Hanı, Gör Pasajı, Japon Pasajı, Biçiciler, Şengünler, Gündüzler, Güneşler, Şen iş merkezi, Çankaya Pasajı, Çiçek Pasajı ve Özkılıçlar pasajı…

Bu şehrin ilk ticaret merkezi sayılan yerlerdi.

Çok hareketli olan o iş merkezlerinin komşusu banka şubeleriydi.

İş merkezlerini yazarken, bir o kadar da eski esnafların bir arada olduğu çarşılar da vardı… Elma Sokağı, Ulu Cami sokağı, Terziler sokağı ve Gök taksi de petrol kentinin ekonomisinin can damarı sayılırdı.

Şimdilerde o eski iş merkezlerinin çoğu, Kuyumcuların iş merkezlerine dönüştü.

Batman’ın ilk gazetecilerinden Haluk Yargıcı’nın matbaası ve gazeteyi çıkardığı yer; Çıkmaz sokaktı.

Bu sokakta bir zamanlar Diyarbakırlı Tosun amcanın ‘Tosun Çay Evi’ vardı.

Yine Batman’ın ilk fotoğraf stüdyolarının yeri Bankalar Caddesi’ydi.

Moda Fotoğrafçılık, Site, Cem ve Akan fotoğraf stüdyoları da Batman’ın en hareketli güzergahındaydı.

Batman’ın en güzel yılları 1970’lerdi.

ESKİ GELENEK SÜRÜYOR

1. ve 2. Cadde kabuğuna sığmayan güzergahlardı.

İlk petrolcülerin ayak izlerini bastığı DDY Garı’na komşu olan eski konaklama yerlerinde yer kalmazdı. Oteller tıklım tıklım olurdu.

İşte o yıllardan Batman’da kalan bir gelenek.

Yaz mevsiminde aşırı sıcaklarda ‘Dam Palas’ta konaklayanların çoğu Batı İl’lerinden petrol sektöründe çalışmaya gelen işçilerdi.

Batman’ın 60 yıllık otellerinden Sason Palas’ta halen o gelenek sürüyor.

3 Katlı otelin damında yıldızlar altında geceyi geçiren konuklar, diğer yıldızlı otellere göre hem ucuz  konaklama imkanı buluyor hem de bunaltıcısıcakların etkisini en aza indirmeye çalışıyorlardı.

Batman’ın eski yerleşim semtlerinden olan İluh Tepebaşı’nda kalanlar… Halen yaz mevsimini klimasız geçiren belki de en şanslıları.

Orada meltemsi bir hava esiyor.

Gün batımıyla birlikte damlarda kurulan tahtlarda yatanlar şehir merkezine göre çok şanslı.

Özetle; Batman’da dünden kalan damlarda yaz geleneği de kaybolmaya yüz tutacak gibi.

Çok ilginçtir… Dünyanın birçok ülkesinde eski çarşı merkezleri cazibelerini kaybetmiyor, biz de ise tam tersi.

Bakın bizdeki eski yerleşim birimlerinin haline?

Eski yerleşim birimlerini cazibe merkezi haline getirecek hiçbir proje bile yok.

Eskiden insanların gezip tozduğu, bugünlerine zemin olan hep bir arada kardeşçe duygularla yaşadıkları mekanların yok olması veya yok edilmesi bir kıyımdır.

O mekanları biz göz bebeğimiz gibi korumamız gerekirken… Yok olmaya terk etmememiz, geçmişimiz adına yapılabilecek en büyük ihanettir.

Yetkililerimizle birlikte hepimizin sorumluluk duymak zorunda olduğumuzu belirtmek isteriz.

Geçmişin olduğu mekanları yaşatalım ki, gelecek kuşaklara anlattığımız ve anlatacağımız her şey görünür ve canlı olsun.