Bir bayramın daha arifesine ulaştık. Öncelikle verdiği sıhhat ve afiyet için Allah’a hamd ediyorum.

İslam aleminin en büyük dini bayramı olan Kurban Bayramı’nı da bir kere daha covid 19 gölgesinde karşılıyoruz.

Ülke genelinde günlük 7 bin civarındaki vaka ve her gün 35’in aşağısına düşmeyen ölümlere rağmen toplumumuzun korona korkusunu yaşamadığını gözlemliyorum.

Covid 19 pandemisi bitmedi ve geçmedi…

Ancak atılan normalleşme adımları ile halk tüm tedbirleri elden bırakmış durumda…

Batman’da maske takanların sayısı hayli azalmıştır.

Geçtiğimiz gün bir halk pazarında yüzlerce kişinin maskesiz alışveriş yaptığına şahid oldum.

Bizden daha sorumsuz hareket eden yerleşim yerleri de var.

Evde maske konusunda sohbet ederken, büyük oğlum; “Baba Batman yine iyi. O gün Midyat’ta maske takan kimseyi görmedim adeta. Kamera çekimi yapacaktım, vaz geçtim” diye konuşacaktı.

NE ÇABUK UNUTTUK…

Ülkemizde bir kişinin koronoya yakalandığını canlı yayında titrek sesiyle Türkiye kamuoyuna duyuran Sağlık Bakanımızın attığı terleri ne çabuk unuttuk…

Batman’da ilk kez Gercüşlü bir vatandaşın koronoya yakalandığını, yaşadığı köyün karantinaya alındığını, söz konusu kişinin Batman’da hangi mahallede, hangi marketten alış veriş yaparak belki de başkasına da bulaştırdığı ile ilgili haberleri ve yaşadığımız o korkuyu ne çabuk unuttuk…

Türkiye’de daha bir tek ölümlü vaka haberi açıklanmamışken, büyük korkuya kapılan toplumumuz gerçeğini ne çabuk unuttuk…

Batman’da ilk ölümlü vaka sonrasında yaşanan büyük korku nedeniyle komşuların cenazelerine eşlik etmemek için mazeretler uydurduğumuzu ne çabuk unuttuk…

Korona pandemisi nedeniyle ilk aylarda uygulanan karantina uygulaması nedeniyle açlıkla karşı karşıya kalan ailelere korkudan gıda yardımını evlerine bırakmaktan toplumun büyük ekseriyetinin korktuğunu ne çabuk unuttuk…

Batman’da pik yapan covid vaka ve ölümleri gerçeğini ne çabuk unuttuk…

Bir bilim insanı o korkulu süreci şöyle ifade etmişti: “Eşe dosta sarılamıyorsun, kendi elini bile kendi yüzüne süremiyorsun, metroda, otobüste, merdivenlerde tutunduğun kollara düşman gibi bakıyorsun…

Eve gelince kıyafetin bile düşmanlaşıyor sanki. Gelecekle ilgili hayallerin ve planların altüst oldu, her şey yalan oldu dostlar, gel de depresif olma!

Annenin, babanın elini öperken çekiniyorsun, çocuklarına sarılamıyorsun. Eğer sağlık çalışanı isen bin defa daha fazla korkuyorsun, başka evde kalıyorsun, işyerinde kazara dokunsalar panik yapıyorsun, kağıdı arkadaşına uzaktan veriyorsun, dostlarından korkuyorsun sarılırlar diye…

Pandemi nerede duracak, yeni dalgalar mümkün mü? Atom bombasından korkarken, yarı canlı, kendi kendine üreyemeyen bu mikrop başımızı döndürdü, gücünü nereden alıyor bilemiyoruz ama kazandırdığı ve kaybettirdiği şeylerle iz bırakacak.”

Değerli Okurlar, çok yerinde tespitlerdi.

Korkuyu yenmemiz iyi, ama nice sevdiklerimizi de geçen zaman sürecinde yitirdik…

Evet, Covid 19 gölgesindeki bayrama buruk giriyoruz.

Covid 19, yani Koronavirüs, düne kadar ellerini öptüğümüz, hayır dualarını aldığımız nice büyüklerimizi hayattan kopardı…

Kendimden örnek vereyim, ailemizin büyüğü, çınarı babamı kaybettim.

Korona pandemisi Türkiye’de ilk can aldığında, dünyada ve ülkemizde yaşanan büyük korkudan merhum Babam da etkilenmişti

Merhum Babama; “Bizler elimizden gelen tedbirleri alacağız, geriye kadere teslim olmak kalır. Dünyada 7,5 milyar insan var. Türkiye’de de 83 milyon insan. Dünya için 7 milyarda bir, ülkemiz için 83 milyonda bir ihtimal ile koronadan ölüm kimi bulursa, milli piyango çekilişinde en büyük ikramiyeyi kazanması gibi bir şeydir” diyerek teselli vermeye, itikadını güçlendirmeye çalışıyordum. Babam, kadere inandığını ve korkmadığını söylüyordu.

Ne yazık ki koronadan sonra bulaş riski olmasın diye ellerini öpmediğim, öpmeye kıyamadığım babamı kaybettim.

Vücudunun herhangi bir yerinde ne bir ağrı ve sızısı olmadığı halde sadece nefes sıkıntısı nedeniyle hastaneye kaldırdığım babamın korona testi pozitif çıkınca iki gün tedavi aldı. Saturasyon değerleri oksijensiz 96 iken taburcu oldu, iki gece evinde torunlarıyla şakalaştı ve bir gece yarısı yeniden fenalaştı. Akciğere inmiş denilerek günlerce tedavi verilen babamın o günlerde de iştahı gayet yerinde, hiçbir ağrısı da yoktu. Kalp kası yorgunluğu teşhisiyle hayata veda etti…

Demem odur ki bu Kurban Bayramında sevdiklerimizi korumaya devam edelim. Yaşlılarımızın ellerini öpmeyelim, onları korumaya devam edelim. En önemlisi ise aşı olmaktan çekinmeyelim…

Dünyanın geri kalmış pek çok ülkesi aşı bulamıyor. Bizde evimize gelerek aşı yapılıyor ama aşı olmuyoruz. Aşıları ticarete alet edenler var ancak şu anda koruyucu başka bir şey yok unutmayalım. Covid 19 gölgesinde buruk bir bayram geçireceğiz. Bu vesile ile mübarek Kurban Bayramızını kutlar, pandemiye verilen kurbanlara Allah’tan rahmet, hastanelerde solunum sıkıntısı yaşayanlara ve herkese sağlık selamet dilerim.